Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        YÖNETİMİN üst düzeyiyle son derece hassas görüşme sürecine girilirken Türk-ABD ilişkileri hakkında Washington’da dile getirilen hassas noktaların da bilinmesi lazım.

        Afrin operasyonu başlayıncaya kadar yönetimin her kademesinde Türkiye’ye yönelik saldırgan bir tavır alan Washington’da operasyonun başlamasından sonra nispeten de olsa bir yumuşama görülüyor.

        Burada konuları bilen bazı uzmanlar bunu Amerika’nın kısa vadeli çıkarları yüzünden uzun vadeli ve çok daha önemli olan çıkarlarını tehlikeye atmaya başlayabileceğini görmeye başlamasına ve Türkiye’nin önemi konusunda yönetimde yeniden yapılmaya başlayan değerlendirmeye bağlıyorlar.

        Yönetimin çeşitli düzeylerinden kaynaklarla yaptığım konuşmalar, yönetimin başlıca şu iki konuda hassas olduğunu gösterdi:

        1 Amerikan yönetimi, Türkiye’de gittikçe tırmanan Amerika karşıtı duygulardan anti-Amerikan hissiyatın tırmanmasından çok rahatsız.

        2 NATO’nun iki önemli üyesinin sahada askeri olarak karşı karşıya gelmesi olasılığı da Washington’da büyük sıkıntı yaratıyor. Buna bağlı olarak Washington, Türkiye’nin Amerika’yla ilişkilerini iyice koparıp Rusya’yla bağlantılarını daha da sağlamlaştırma ihtimalinden çok rahatsız.

        Yönetimin bazı birimlerinden son günlerde yapılan şu tür açıklamaların da bu endişe ve rahatsızlıklardan kaynaklandığı belirtiliyor:

        a- Türkiye ile yeteri kadar empati kurmadık ve onların YPG/PKK duyarlılıklarını yeterince anlayamadık.

        b- Müttefikimiz Türkiye bize haklı olarak kızgın.

        c- YPG’lilere “Sizin için müttefikimiz Türkiye ile sıcak bir çatışmayla karşı karşıya kalmak istemeyiz” de denildi.

        Sadece bir ay önce bile burada böyle şeyler duyacağımı söyleseydiniz, “Haydi canım, artık burada bunlar duyulamaz” derdim. Türkiye’ye sert tavırlar neredeyse zirve yapmıştı ve iki ülke arası ilişkinin durumu sanki uçurumdan serbest düşüşe geçmiş durumdaydı.

        Buna ABD’lilerin dediği gibi, Türkiye’den hiç durmaksızın gelen tavırlar ve açıklamaların da katkısı olmuş olabilir, ama bu durumun gelişmesine Amerika’nın katkısının büyük olduğu tartışılamaz.

        YİNE SENATO

        Şimdi Washington bu özeleştiriyi yapmaya başladı ve iki ülke arası ilişkinin tamamen kopması tehlikesini görerek bir yeniden düşünme sürecine girdi.

        Tabii bu durum, ilişkilerin hemen çok güzel olacağı anlamına gelmiyor. İki ülke arasında çözümü zor ve belki de şu anda imkânsız görülen sorunlar gayet tabii ki sürüyor, ama Amerika her halükârda bir konuşup anlaşma kapısını mutlaka aralık bırakmak istiyor.

        Bu tavrı en son olarak çarşambayı perşembeye bağlayan sabaha karşı TSİ 04.00’te sona eren Senato Dış İlişkiler Komitesi’nin gizli oturumunda gördük. Oturumu sadece gizli bilgilere ulaşma müsaadesi olanlar izleyebiliyordu.

        Gerçi komisyonun dinlemek için çağırdığı tanıklar arasında Hazine Bakanlığı’ndan da ismin olması biz ulusal güvenlik yazarları açısından yeterli tüyoyu vermişti. Daha sonra uzun yıllar Kongre’de Türkiye istihbaratından sorumlu olarak çalışmış olan bir isimle yaptığım görüşmede tüyomu teyit ettim.

        Bu kapalı oturumda senatörler, Türkiye’ye diplomatik baskı yapmak için ekonomik konular da konuşmuşlar. Gerçi ben bunları dün yazdım, ama işin bugün de başka bir yönünü açıklamalıyım.

        YENİ TEHDİTLER

        Senatörler, kritik olduklarını düşündükleri bugünkü aşamada yeni bir baskı uygulama silahını yönetimin eline vermek istiyorlar, ama bunun Türk halkındaki anti Amerikan duyguları daha da güçlendirmesinden de endişe ediyorlar.

        Buna çözüm olacağına inandıkları şöyle bir formül üzerinde duruyorlar: Baskı tehdidi tabii ki yönetimin elinde tutulsun, ama bunlar Türk halkına direkt zarar verecek genel ekonomik yaptırımlar olmasın. “Seçilmiş hedefler” peşindeler.

        SONUÇ OLARAK

        Diyeceğim şu ki, evet ABD bizlere son derece ters gelen davranışlarda tabii ki bulundu. İki ülke arasındaki ilişki ne yazık ki berbat durumda. Ama şunu da unutmayalım: Washington’da bazı insanlar yine de konuşup anlaşmak için kapıyı açık tutmaya çalışıyorlar. Ne yapıldıysa, bunlar yönetimin kendi ulusal çıkarları için davrandığını sanan kısa vadeli planları nedeniyle oldu, yoksa Türkiye karşıtlığı gibi yapısal bir sorun yok Washington’da.

        Buna ben de inanıyorum. Amerika için kendi ulusal çıkarlarından başka hiçbir şeyin önemi yoktur ve bu aşamada onların ulusal çıkarları, Türkiye’yle ilişkilerin tamamen koparılmasına karşı. Bu bizim elimize bir diplomatik güç de vermektedir. Umarım başlayan bu hassas görüşme sürecinde duygusallığa düşmeden Türkiye’nin çıkarları için en iyi olan diplomatik sonuçları alırız.

        Diğer Yazılar