Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İdlib’de bir şekilde sona yaklaşılırken ve üç ana oyuncu, Türkiye, İran ve Rusya, arasındaki perde arkası trafiği çok hızlanmışken, Washington’un İdlib konusunda neler yapmakta olduğunun da iyi anlaşılması gerekiyor.

        Şunu baştan söylemek mümkün ABD’nin şu anda her yönüyle düşünülmüş tutarlı bir stratejisi bulunmuyor. Washington’da bazı birimlerde Suriye‘de iplerin elden Rusya’ya kaçırıldığını bile söylüyorlar. Ancak buna rağmen başkan Trump’ın daha önce söylediği "ABD askeri çekilecek" lafının artık geçerli olmadığı ve Suriye’nin siyasi geleceğini belirlemekte Amerika’nın da etkin, belirleyici, rolü olsun diye askerlerin o aşamaya kadar tutulacağı da söyleniyor Washington’da.

        ASTANA ÜÇLÜSÜ ARASINDA ANLAŞMAZLIK

        Washington’daki birimler İdlib hakkında çözüm üretmeye çalışan Türkiye ile İran ve Rusya’nın anlaşmazlığa düşmesini ve Amerika’nın da bu anlaşmazlık üzerine bir oyun planı kurmasını düşünüyorlar. Amerika'da böyle bir anlaşmazlığın boyutu büyüdüğü takdirde bunun Türkiye’yi, Rusya ve özellikle İran ile karşı karşıya getirmesinin kendilerine bir avantaj sağlayacağını düşünüyorlar.

        Bu yüzden Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ve ulusal güvenlik danışmanı John Bolton, Rusya ve Suriye rejiminin yapacağı bir askeri harekata destek verirken, durmadan Amerika’nın buna karşı olduğunu açıklayarak kendilerine Türkiye’nin almış olduğu pozisyona yakın bir pozisyon oluşturmaya çalışıyorlar. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun 23 Ağustos’ta Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov ile yaptığı telefon görüşmesinde, ABD’nin tavrını tekrar vurguladığı belirtiliyor burada.

        Washington özellikle üç ülke liderinin, 7 Eylül’de İran’da yapılacak zirvesinin sonuçlarını merakla bekliyor ve o zirvede Türkiye ile diğerlerinin yaklaşımlarındaki farklılığın boyutlarının bir büyük anlaşmazlığa dönüşmesini umuyor.

        ANLAŞMA ZOR GÖZÜKÜYOR

        Washington’daki kaynaklar Astana üçlüsünün arasında İdlib konusunda bir anlaşma olabilmesinin çok zor olduğunu vurguluyorlar.

        Esas sorun İdlib’de konuşlanmış muhalif güçler içinde, kimin terörist kimin gerçek muhalif olduğunun net tanımlanmasında. Washington bu konuda ortada net bir kriter olmadığını ve Türkiye’nin her ne kadar adil bir çözüm getirmek için uğraşsa da terörist tanımının İran ve Rusya’nınkinden farklı olduğunu görüyor; oyun planını kurarken de bu farklılığı çıkış noktası yapıyor.

        Türkiye, diğerlerinin tanımından yola çıkılıp İdlib’e bir harekat yapıldığında bunun sonucunun bir felaket olacağını ve masum canların kaybının yaşanacağını devamlı vurguluyor. Amerika buna hak vermekle birlikte böyle bir gelişmeyi önlemek için somut bir adım da atmıyor. Çünkü bu sürece girildiğinde Türkiye’nin tepki vereceğini hesaplıyor ve bunu da kendi oyun planı doğrultusunda kullanma çalışması var.

        GÜVENLİK DANIŞMANLARI ZİRVESİ

        Ulusal güvenlik danışmanı John Bolton, Rus mevkidaşı Niikolay Patrushev ile Suriye üzerine yüzyüze konuştu ama İdlib konusunda özel bir somut adım planı çıkarılmadı.

        Amerika, Türkiye’nin amaçladığı gibi tüm gerçek muhalifleri teröristlerden ayıkladıktan sonra Özgür Suriye Ordusu altında toplayıp birleştirmeyi başardığı takdirde Türkiye’nin elinin Suriye’de çok daha güçleneceğini ve ülkenin geleceğini Rusya ile Türkiye’nin ABD'yi tamamen dışlayarak birlikte belirleyeceğinden korkuyor.

        PROVAKASYONLARA AÇIK DURUM

        Burada sürekli görüştüğüm ulusal güvenlik konusundaki uzman yazarlar Amerika’nın bu yaklaşımının sahada provokasyonlara çok açık bir ortam yarattığını ve küçük bir provokasyonun bile durumun kontrolden tamamen çıkmasına yol açacağını belirtiyorlar.

        Washinton’daki birimler bir çatışma çıkması durumunda Türkiye sınırına doğru 2.5 milyon insanın hareketleneceğini hesaplıyorlar. Ulusal güvenlik yazarı arkadaşlarım, Türkiye’yi zor duruma düşürmek isteyebileceklerin provokasyonlar düzenleyip çatışmayı tetiklemeleri endişelerinden bahsediyorlar.

        50 İHA SALDIRISI

        Amerikan kaynakları muhaliflerin bulunduğu bölgelerden Rus askeri tesislerine bugüne kadar 50 insansız hava aracı saldırı girişimi olduğunu tespit etmişler.

        Pentagon kaynakları olası bir çatışmaya karşı Karadeniz'den gelen Rus donamasından 10 savaş gemisinin ve iki de denizaltının Suriye kıyısına yakın beklemekte olduğunu, bunların Amerika’ya gözdağı olsun diye 2 Ağustos’ta donanma tatbikatına da başlamış oldukları tespitini yaptı.

        Türkiye’nin son olarak Heyet Tahrir El Şam’ı (HTŞ) terör örgütleri listesine almasını Washington, Türkiye’nin teröristleri gerçek muhaliflerden ayırma çabalarının bir parçası olarak görüyor. Ancak bu adıma rağmen Türkiye’nin işinin zor olduğu düşüncesinde Washington. Bir defa HTŞ, İdlib’de kontrolü elinde tutuyor ve direnmeye kararlı olduğu, tünel ve derin siper kazımı çalışmaları sürdürdüğü istihbaratı Washington’a geldi.

        Washington, Türkiye eğer Rusya ile anlaşıp kuzeye doğru bir yol açabilirse İdlid’deki masum halkı Fırat Kalkanı bölgesine taşımak isteyebileceğini de düşünüyor. Amerikan tarafı buna Suriye rejiminin de karşı olduğunu ve bunun olmaması için hem Rusya hem de İran üzerine baskı yaptığını da görüyorlar. Pentagon'da bir grup Türkiye’nin eğer İdlib’ten bir göç olursa bunları Fırat’ın doğusuna da yerleştimek isteyebileceğini düşünüyor. Bu konuda pentagon ile sürekli temasta olan YPG’nin sürekli alarm verdiği de belirtiliyor Washington’da.

        Anlayacağınız bir sona yaklışıyor olsa da şu anda İdlib'de nelerin olacağını göremiyor Washinton. Türkiye’nin atacağı her adım da çok yakından takip ediliyor yönetim birimlerinde.

        KASIM SÜLEYMANİ

        Bu arada Amerikan istihbarat kaynakları, General Kasım Süleymani ile Hizbullah yönetiminin arasının açıldığını, İsrail kaynaklı olarak öğrendiklerini de söylüyorlar. Bunu Suriye rejiminin İdlib’e planladığı harekatı etkileyecek boyutta bir anlaşmazlık olup olmadığını da takip ediyor Amerikan kaynakları.

        Diğer Yazılar