Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        20’nci yüzyılın başında dönemin global güç merkezleri Osmanlı İmparatorluğu'nun çökmesi durumunda kendilerine en fazla yarar sağlayacak manevra alanlarını belirleme çalışmalarına girişmişlerdi.

        İngiltere, Fransa, İtalya, Almanya, Sovyetler Birliği, hepsi, Osmanlı'nın çöküş ve parçalanma sürecinin kendilerinin kontrolünde olması ve süreçten en fazla yararı sağlayabilecek düzenlemeleri yapabilmenin peşindeydiler.

        *

        Tarih Vakfı Yurt Yayınları tarafından yayınlanmış ve editörlüğünü Marian Kent’in yaptığı ‘Osmanlı İmparatorluğu’nun Sonu ve Büyük Güçler’ adlı kitapta da denildiği gibi; "Büyük güçlerin 20’nci yüzyılın başında Osmanlı İmparatorluğu’nda hatırı sayılır çıkarları vardı. Bu ekonomik çıkarlar büyük ölçüde 18. ve 19. yüzyılda edinilmişti. Her 'Güç’ün Osmanlı İmparatorluğu’nda kendi özel kaygıları ve özel ilgi alanları vardı. Fakat güçler birbirinin çıkarlarına ya da özel çıkar alanlarına ciddi biçimde biçimde dokunulmadığı sürece, bu alanda ciddi rahatsızlıklardan kaçınıldı.’

        *

        Yani bahsettiğim çalışmanın işaret ettiği gibi dönemin küresel güçleri hem Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılmasından sonra oluşacak dünyadan en büyük payları alma peşindeydiler, hem de bunun bir yeni paylaşım savaşına yol açma ihtimalinden de çekiniyorlardı.

        REKLAM

        *

        Dönemin hegemonik global gücü İngiltere, Birinci Dünya Savaşı sonrasında dağılması kaçınılmaz hale gelen Osmanlı sonrasında dünyada önemli güçler arası yeni paylaşım anlaşmazlıkları çıkmaması için 1916 yılında Sykes Picot Anlaşması ile Osmanlı sonrası statükoyu kendisine göre düzenledi. Bu anlaşmanın metni Kut’ül Ammare kuşatmasında İngiliz ordusunun Osmanlı ordusu karşısında bozguna uğratılmasından 17 gün sonra ortaya çıkarıldı.

        Büyük güçler arası olası çıkar çatışmaları bu anlaşma ile bir süreliğine donduruldu. İngiltere, Osmanlı sonrası oluşan dünyada nasıl yeni bir düzen oluşacağını daha sonraki yıllarda belirleme zamanı geldiğinde bunu global gücünü kullanarak diğer büyük güçlere de tatmin olacakları Osmanlı İmparatorluğu'nun topraklarından paylaşım sağlayarak, yani yeni bir savaşa yol açmadan yapmayı düşünüyordu. Savaşın sonunda bölgedeki sorunlar işte bu yüzden bir süre için dondurulmuştu.

        *

        İngiltere’nin bu planının istediği gibi çalışabilmesi için planlanan paylaşımda Anadolu toprakları da önemli bir yer tutuyordu. Bunun anlamını Sevr Antlaşması'nın haritaları ortaya çıkarılınca görmüştük.

        Ancak dönemin hegemonik gücü olan İngiltere düzen sağlayacağını düşündüğü o planı hiçbir zaman uygulanamadı çünkü hesaplanamayan bir şey olmuştu. İngiltere, Mustafa Kemal Atatürk’ün tarih sahnesine çıkacağını görememişti ve Kurtuluş Savaşı verilip yeni Türkiye Cumhuriyeti kurulunca İngiltere’nin Osmanlı eski topraklarında istediği düzeni kurma planı istediği kapsamda uygulanamadı. Dondurulmuş sorunların çoğu donduğu gibi bırakıldı.

        REKLAM

        *

        Dönemin dünya sisteminin hegemonik devleti İngiltere planlarını bozan Türkiye’yi hiç affetmedi ve bu hıncını diğer planları ile birlikte emperyalizmin merkezinin uzun vadeli gizli planlar raflarına kaldırdı.

        Büyük güçler o dönemde tamamlayamadıkları Türkiye ile hesaplaşmaları için uygun zamanı beklemeye başladılar.

        *

        İngiltere’nin uzun vadeli dünya düzeni ve bunda kritik rolü bulunan merkezinde Türkiye’nin de bulunduğu bölgemizle ilgili düşüncelerini içeren planlar İkinci Dünya Savaşı sürecinde dünya sisteminin yeni hegemonik gücü olan Amerika’ya devredildi.

        *

        Bu planların devir tesliminin nasıl gerçekleştiği de ayrı bir ilginç konudur. İkinci savaş sonrasında Amerika’nın İngiltere’nin yerini alacak hegemonik güç olacağı belli olunca İngiltere, Washington’da kapsamlı bir büyükelçilik oluşturdu. Büyükelçiliğin örgütlenmesi de ilginçti ve Amerikan dışişlerinde ne kadar daire ve bölüm varsa elçilikte aynen o kadar benzer birim bulunuyordu. Eski hegemonik güç İngiltere elçiliğinde kurmuş olduğu gölge Amerikan Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla tüm politikalarını Amerika ile koordineli yapmaya başladı.

        İki ülke politikaların bu şekilde iç içe geçmişlikleri daha sonra İngiltere’de yetişen Rus ajanlarının İngiltere’ye zarar verirken aynı zamanda ABD’ye de büyük darbeler vurmasına yol açtı ama bu daha sonra incelenebilecek çok ilginç bir başka konudur

        *

        Türkiye ile Osmanlı sonrasındaki hesaplaşmasını bitirememiş İngiltere o dönemde Türkiye ve bölgesi ile ilgili uzun vadeli planlarını da o süreçte Amerika’ya aktardı.

        REKLAM

        Ülkesinin özel konumu ve izolasyonu nedeniyle o güne kadar Ermenilerden, Kürtlerden ve Suriye’den fazla haberdar olmayan Amerika, İngiltere sayesinde o dönemde bunları ustasından öğrenmeye başladı.

        *

        Diyeceğim o ki bugünlerde sınırlarımızın her yanının patlamaya hazır saatli bombaya dönüşmüş olması katiyen tesadüf değildir ve en azından 100 yıllık ve belki de daha uzun bir hesaplaşmanın ürünüdür.

        Türkiye son yıllarda bölgesinde emperyalizmin çıkarlarına dokunan adımları atmaya başlayınca bu hesaplaşmanın tarihi biraz öne alınmış görünüyor.

        Ne Dağlık Karabağ’da ne Suriye’de olanlar ne de İsrail ile ilgili yaşananlar ve ne de Yunanistan'ın saldırganlığı ve buna bağlı ikincil global güçler olan Fransa ve İtalya’nın tavırları uzun dönemli tarihi okuyabilenler açısından hiç şaşırtıcı olmamalıdır.

        *

        Bilmem dikkat ettiniz mi ama ortada görünen ikincil düzeyde güç olan ülkeler dışında ne İngiltere ne de Amerika, Akdeniz’de gözükmüyorlar çünkü onlar perde arkasında bölgemiz için birlikte oluşturdukları uzun vadeli planları ile varlar.

        Diğer Yazılar