Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Yeni kurulan Yeşiller Partisi’ne oy verebileceğimi anlatan yazım çıktığından bu yana tanıdıklarımdan imalı telefonlar alıyorum. Dostlarım bana artık bu yazımdan sonra rahatlıkla Cihangir’e taşınabileceğimi ve artık o semtin duyarlılıklarına yakışacağımı filan söylüyorlar.

        Tanımadıklarımdan ise o yazının sadece bir Cihangir'e uygun fantezi olduğunu söyleyen mektuplar aldım.

        *

        Bunu yapmayı çok istesem de ne yazı ki şu anda Cihangir’e taşınma ihtimalim maalesef bulunmuyor.

        Ama evet bir kültürel Marksist olarak bazı kültür ve hayat tarzı meseleleri hakkında Cihangir duyarlılığı taşıdığım doğrudur.

        Ben Tuğrul Eryılmaz gibi Marksist kalamamış olsam dahi kültüre dair özellikle hayat tarzlarını ilgilendiren konularda Marksist duyarlılığımı sürdürmeye çalıştığımı söyleyebilirim. Bunu söylemem Tuğrul’u ne kadar kızdıracak olsa da bu konuda ısrarlıyım .

        Cihangir ile fiziksel temasım son yıllarda çok aralıklarla Tuğrul ve Mehmet ile kahvede bir fincan kahve içtiğimiz günlerle sınırlı olabiliyordu.

        Ama bu benim bazılarının güya kınamak için ifade ettikleri 'Cihangir duyarlılığı' kavramı üzerine düşünmeme mani bir şey değil.

        *

        Evet benim Yeşillere oy vermek ve hatta onların CHP ile koalisyon oluşturmasını istemem bence bir Cihangir duyarlılığına uygun bir düşüncedir. Ve bunu kınamak istermiş gibi söyleyenlerin aksine ben bu tür duyarlılığı hala daha taşıyabildiğim için kendimle gurur duyuyorum.

        REKLAM

        Bazı spekülasyonları baştan kesmek için bunu itiraf etmem benim bir şekilde Tuğrul’un gözüne girmek istemem ile alakası yok. Ben o umudumu yıllar öncesinde kestim ve beni her gördüğünde siyasi açıdan ağır sözlerine muhatap olmayı da hayatımın doğal ve olmazsa olmaz bir parçası olarak görmeye de başladım.

        *

        Diyeceğim o ki birçok insanın abuk biçimde kınamaya çalıştığı o Cihangir duyarlılığı denilen şey keşke bugünün Türkiye’sine daha çok hakim olabilseydi. Eğer denilen duyarlılık hayatın her alanına dair bazılarına hayal olarak gelebilen şeyleri düşünmekse ve gerçekçi olmak için imkansızı istemekse, keşke bugün düşünce üretmek açısından çok da fakir düzeyde olan Türkiye’de bu duyarlılık daha fazla hakim olabilseydi.

        *

        Biz eski Marksistler belki hiç bir zaman ortadan yok olmayız ama göz önünden çekilebiliriz de kültür ve hayat tarzları üzerine düşüncelerimiz daima o güzel düşünce sistematiğinin yani Marksizm'in etkilerini hayatımıza taşıyacaktır.

        Bugün Türkiye’de bunun kıymeti bilinecek yerde bazılarının bu duyarlılığı kınayacak bir olay olarak düşünebilmeleri ne kadar da acıklı bir şey.

        *

        Eski Marksistler göz önünden çekilirler derken bununla sakın ha Tuğrul Eryılmaz’ı kastettiğimi sanmayın, ben imkansızı isterim derken bu kadar da hayalci değilim, o aksine her geçen gün daha fazla göz önüne çıkmaya başladı. Onun daha fazla ortada görülebildiği Türkiye benim açımdan çok daha güzel bir ülkedir ama Cihangir duyarlılıklarını kendi yarım akıllarınca eleştiri konusu olarak görebilenlere bunun çok da güzel bir gelişme olacağını söylemek de mümkün değil.

        *

        Şimdi planım şu: Bir gün Cihangir’deki kahvede Tuğrul abi ile buluşup Yeşiller Partisi'ni konuşmak istiyorum. O konum ne olursa olsun konuşmasının ilk dakikalarında bana ağzına geleni söyleyeceğinden bu dakikaları sessizce geçiştirdikten sonra onun Yeşiller Partisi hakkındaki gerçek fikirlerini hakikaten merak ediyorum.

        *

        Özet olarak Tuğrul abinin eski bir arkadaşı olabildiğimden ve Cihangir duyarlılıklarını hala daha taşıyabildiğimden kendimle gurur duymaktayım. Bu tür duyarlılıkları, düşündüğünü sanan herkese de tavsiye ediyorum.

        (Önemli not: Bu yazıyı yazdıktan sonra Tuğrul abiyle onun attığı "Ben yeşil değil anarko Marksistim" diye başlayan şu mesajlaşmamız oldu. Ben "Yeşillere oy vereceğimi ilan ettim" deyince o da "Biliyorum ilan ettin ve alt sıralara düştün" mesajını attı. Bu mesajlaşmadan sonra Tuğrul abi ile buluşup konuyu konuşmak planımı ve bu yazıyı basılması için gönderme planını belki iptal etmek gerekiyordu. Ama gördüğünüz gibi bunu yapmadım ve onunla hala daha kahve içmek istiyorum.)

        Diğer Yazılar