Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Hazine ve Maliye Bakanlığı'ndan Berat Albayrak’ın ayrılmasından sonra yönetimin ekonomide yeni bir yol arayışına girdiğinin işaretleri var Ankara’da.

        Yönetimin ekonomide yeni bir yola girilmesi zorunluluğunu da gördüğü sinyalleri de geliyor.

        Bu sancılı ve çok da kritik bir süreç.

        Çünkü yürünecek yeni yolda yeni bir yanlış yapılmasını Türkiye’nin şu anda kaldırabileceği çok da şüpheli.

        Bunun ekonomi yönetimindeki teknik kadronun değişiminin bize sağladığı son bir şans olarak görülmesi ve karşı karşıya bulunan sorunun objektif bir fotoğrafının çekilmesi ve ondan sonra yeni yolun tutturulması gerekiyor gibi gözüküyor.

        Yönetimin, bakan ve Merkez Bankası Başkanı gibi teknik kadrolarının değiştiğine ve Cumhurbaşkanının tutturulacak yeni yol için verdiği sinyallere bakıldığında yeni arayışın nelerden ibaret olduğu ve bu arayışta çıkabilecek yeni sorunların da objektif bir dökümünün şimdi yapılması gerekli.

        *

        1- Global yatımcı için elverişli güven ortamı: Aşı haberlerinin de gelmesiyle salgın ortamında 2021 yılı içinde global bir iyileşme olması ihtimali daha da güçlenmeye başladı. Gelecek yıl bu olduğu takdirde, kapitalist dünya sisteminin restorasyonunun başlamasıyla global düzeyde kendisine yeni yatırım imkanları arayan paranın Türkiye’yi de yeniden olumlu değerlendirmeye başlaması ihtimali yüksek.

        Türkiye’ye yeni paranın gelebilmesi için bu çevrelerin yatırımlarının beklediği hukuki düzenlemelerin yapılması acil bir iş olarak ortaya çıkıyor.

        Bu nedenle Habertürk medyanın Ankara Temsilcisi Muharrem Sarıkaya’nın ‘Makinistle birlikte yol da değiştirildi’ başlıklı yazısında "Yakın gelecekte para piyasasının önemli aktörlerinin Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’e yatırım ortamının iyileştirilmesi için hangi yasalarda düzenleme yapılması gerektiğine ilişkin bir brifing verirlerse şaşmayın" diye yazması Ankara’daki yeni havayı vermesi açısından son derece önemli. Bazı gerekli iyileştirmeler ve değişimler yapıldığı takdirde 2001 krizinden sonra, Ak Parti iktidarının ilk döneminde olduğu gibi ülkeye para akması ihtimali oldukça artabilecek gibi görülüyor.

        2- Acı reçete söylemi: Bu ülkenin kolektif bilincinde ‘acı reçete’ kavramı IMF ile özdeşleşmiştir. Bu böyledir de ancak acı reçeteler bir ülke ekonomisinin yapısal krizinden kurtulmasının tek formülüdür de. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın IMF hakkındaki siyasi tavrı net olduğundan bu yol Türkiye için şu an kapalı.

        Ancak bu, gerekli acı reçetelerin kendi başımıza da uygulanmayacağı anlamına gelmiyor. Nitekim bunun işaretini Cumhurbaşkanı Erdoğan Ak Parti grubunda yaptığı konuşmada verdi ve "Devlet ve millet olarak fedakarlık yapmaktan, acı da olsa doğru reçeteleri uygulamaktan kaçınmayacağız" diyerek hem gidilecek yolun işaretini hem de global sermayenin beklemekte olduğu olumlu reçete mesajı da verdi.

        3- Acı reçeteden sonra ne olacak sorusu: Acı reçete Türkiye’nin kısa vadeli tıkanıklıklardan kurtulmasına yol açabilir ancak ondan sonra gidilecek yönün de piyasadaki belirsizlikleri ortadan kaldırmak için net belirlenmesi gerekecek.

        Global sermayenin de beklemekte olduğu hukuki düzenlemeler yapıldıktan sonra, hem Türk iş dünyası hem de Türkiye’ye yatırım yapmayı düşünebilecek yabancı sermayenin orta ve uzun vadede önünü görebilmeleri için acı reçete sadece bir ilk aşamayı oluşturabilir. Ondan sonrası için de Türk iş dünyasının da beklemekte olduğu gelecek için belirsizlikleri ortadan kaldıracak bir planlama içine girilmesi gerekiyor. Türkiye üzerinde düşünülmüş ve hedefleri net tayin edilmiş ve sektör bazında hedef ve teşvikleri gösteren bir stratejik plan ortaya çıkardığında yani ülkenin gideceği yön belli olduğunda o aşamada Türk ekonomisi yeniden global hiyerarşide hak ettiği yeri almak imkanına kavuşabilecektir.

        Özetle bugün görünen şu:

        Gidilmesine çalışılan yeni yolun aşamaları şöyle görünüyor...

        1- Türkiye’nin ihtiyacı olan ve global sermayenin de beklediği hukuki düzenlemeler yapılacak.

        2- Ekonomik yapısal sorunların gerektirdiği reçeteler acı da olsa uygulanacak.

        3- Beklenen orta ve uzun vadeli hedefleri netleştirecek ve ekonomideki belirsizliği azaltacak bir plan çerçevesinde yürünecek.

        Bunlar yapıldığında Ali Babacan’ın ekonomi bakanlığı dönemindeki olumlu global koşullar nedeniyle tutturulmuş olan ekonomik başarının tekrar edilmemesi için bir neden ortada yok. Bu ancak siyasette yaşanabilecek bir sürpriz nedeniyle gerçekleşmeyebilir. Bu yüzden hem siyasi söylemlerde hem de ekonomik hedefler konusunda bir kafa netliğinin ve tutarlılığın daima olması gerekiyor.

        Diğer Yazılar