Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        AK Parti ve devletten yeni bir değişim/dönüşüm sinyalleri gelmeye başladı.

        Bunun sadece konjonktürün zorunlu kıldığı yani kısa vadeli siyasi sonuçlar almak için girişilecek bir dönüşüm olup olmadığı henüz belli değil.

        Bu tür dönüşümlere eskiden umut bağlayanlar koşullar değişince ve istenilen kısa vadeli sonuç alındığında umut bağlanan o dönüşümün artık durdurulduğunu görüp hayal kırıklığına da uğramışlardı.

        Geçmiş deneyimler bugün de bunun böyle olması ihtimalini çağrıştırdığı için korkutuyor insanı.

        Gerçi bugünlerde özelikle Cumhurbaşkanından gelen sinyaller yeni değişim/dönüşümün daha temeli olan daha uzun dönemli bir dönüşüm olacağını düşündürtüyor.

        Benim umudum AK Parti’nin esaslı bir kendini sorgulamadan geçmesi (Bunun başlamış olduğunun işaretleri geliyor) ve eğer yapabiliyorsa iktidarının ilk yıllarındaki kuruluş ayarlarına geri dönmeyi gündemine alması.

        Devletin zirvesinden gelen mesajlar bunun ihtimali dahilinde olduğunu düşündürtüyor.

        Partinin kuruluş ayarları neden önemli

        AK Parti kendisini iktidara taşıyan ilk seçimi kazanmadan aylar önce ben o dönemde yazmakta olduğum Hürriyet gazetesinde 11 Ağustos 2012 tarihli yazımda AK Parti'nin iktidara geleceğini ve bunun Türkiye için çok önemli olduğunu yazmıştım. (Yazının tarihini net hatırlıyorum çünkü oğlumun doğumundan bir önceki gündü)

        O günlerde ülkenin müesses nizamının koruyucuları bu fikre karşıydılar ve bunun olacağına nedense hiç ihtimal veremiyorlardı.

        AK Parti’ye destek veren ve onların iktidarının Türkiye için güzel olacağını söyleyen o yazım aslında müesses nizamı karşısına alan bir yazıydı.

        O dönemde yazmakta olduğum gazete nedeniyle benim de içinde bulunduğum farz edilen müesses nizama bu kadar ters düşen bir yazıyı o gazetede yazabilmem oldukça şaşkınlık yaratmıştı.

        O bir manifestoydu aslında

        Ama aslında ben müesses nizamdan kopuş manifestomu aynı gazetede AK Parti yazısından çok önce yazmıştım.

        ‘Öteki Türkiye’ yazımda o dönemde magazin programlarında anlatılan hayatlar, gülen eğlenen Türkiye dışında kalan ve gülen eğlenenlerin görmek, duymak bile istemediği, kendilerini topluma eklemleyememiş, arzuladıkları hayatı sürdüremeyen, gelecek hakkında hayal kuramayan umutları kırgın bir ‘Öteki Türkiye’nin de var olduğunu söylemiştim.

        Bana göre o ‘Öteki Türkiye’ yazısından seçimden aylar önce Ak Parti’ye destek veren yazım arasında direkt çizgi çizilip bağlantı kurulabilir. Çünkü bana göre AK Parti 'Öteki Türkiye’ye hayat vermek, onları toplumsal süreçlerin içine aktif olarak çekmek için ve 'öteki'lerin de hayal kurabilmeleri ve mutlu olabilmeleri için iktidara geliyordu. Nitekim iktidarının ilk yıllarında bunu gerçekleştirdi.

        Sol çevrelerin desteği

        O günlerde benim gibi AK Parti’nin ideolojisine katılmayan ama onların Öteki Türkiye’ye sahip çıkmasına katılan ve Atatürkçü düşünceyi yanlış yorumlayıp özellikle dini duyguları güçlü vatandaşları ‘ötekileştiren' düzene ayar yapılmasını destekleyen sol ve özgürlükçü çevreler ilk yıllarında AK Parti'ye destek verdiler.

        Daha sonra yaşanılan bazı gelişmeler sonucunda hayal kırıklıkları da yaşadık ama olumlu gelişmelere konsantre olup, kendimizi belki biraz kandırarak desteğimizi sürdürmeye çalıştık. Ancak daha sonra biriken hayal kırıklıklarının ağırlığı dayanılmaz hale gelince bazılarımız partiye küstü.

        *

        Ben inanıyorum ki benim gibi AK Parti’nin ilk yıllarında ona destek veren sol ve özgürlükçü çevreler şimdi de Cumhurbaşkanından düşünülen dönüşüm ve değişim hakkında gelecek mesajları umutla dinliyorlardır.

        Çünkü kuruluş ayarlarına tekrardan kavuşmuş bir AK Parti hem Türkiye hem de dünya açısından önemlidir.

        Hem de unutmayalım o kuruluş ayarları nedeniyle Türkiye 2001 krizinden AK Parti iktidarı döneminde muhteşem biçimde çıkmıştı ve bugün de ihtiyacımız olan budur.

        Endişe

        Bu yazıyı tamamlar tamamlamaz içimi bir endişe kapladı. Ben her yazımı yayınlanmak için göndermeden önce karıma mutlaka okuturum. Onun onayı benim için çok önemlidir. Bu yazıyı göstermeye ise korkuyorum çünkü "Sen hiç geçmiş deneylerinden, yanlışlarından ders çıkamıyor musun? Kaç hayal kırıklığı yaşadın bir yenisine neden ihtiyaç duyuyorsun ki" diye konuşacağından korkuyorum. Üstelik ona hemen verebileceğim tatmin edici bir cevabım da yok.

        Yeni bir risk almaktan başka çare yok gibi gözüküyor.

        Diğer Yazılar