Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Hepimizin hayatına girdiği 2004 yılından bu yana Facebook kendisini düşünce özgürlüğünün ateşli bir savunucusu olarak gördü ve tüm dünyaya da kendisini böyle anlattı.

        Her görüşün, her fikrin platformunda yer almasını isteyen bir sosyal medya olarak kendini algılıyordu ve herkes tarafından da böyle algılanmayı istiyordu.

        Her farklı görüş ve fikrin taşıyıcısı olmak fikri iyi ve güzeldi ama bu bazı riskler de taşıyordu.

        HANGİ DÜŞÜNCE ÖZGÜR OLMALI

        Örneğin bazı görüşlerin yasaklanmasını istemek de bir görüştü ve bu da fikir özgürlüğü çerçevesinde ifade edilmiş olabilirdi.

        Ayrıca ırkçı tonlar içeren, ayrımcılık yapan hatta nefret söylemleri içeren düşünceler de bir tür görüş sayılabilir ve bunlar da sınırsız fikir özgürlüğünün bir sonucu olarak düşünülebilirdi.

        Facebook’un tarihine baktığımızda tüm bu risklerin gerçekleşmiş olduğunu görebiliriz. Zaman içinde bu sosyal medyada ayrımcılık yapan, ırkçı tonlar içeren görüşler de görülebildi. Her türlü komplo teorisi yine bu medyada boy gösterebildi.

        Düşünce ve ifade özgürlüğüne bir tanım getirilmesi ve bunun gerçekte nasıl hayata geçirileceğinin kurallarının konulması ihtiyacı doğmuştu

        REKLAM

        Bazı kriterler sağlam konulmazsa, bazı yıkıcı ve ‘tehlikeli’ fikirlerin nasıl engelleneceğinin sağlam ve üzerinde uzlaşma sağlanmış kriterleri olmazsa, bazı fikirlerin engellenmesi, yasaklanması keyfi alınmış kararlar olarak yorumlanabilirdi.

        Bu tür kararları almak geçmişte Facebook’un kurucusu ve sahibi Mark Zuckerberg’e kaldığından bu hiç hoşlanmadığı işi yapmak zorunda kalmak onun üzerinde ağır bir yük oluşturmaya başlamıştı.

        *

        Hangi fikrin düşünce ve ifade özgürlüğü çerçevesinde kabul edileceği veya bunun engelleneceği kararlarının kurumsal çerçevede ve üzerinde artık tartışılmasına gerek duyulmayacak kriterler ışığında alınabilmesi için birkaç yıl önce şirket içinde bir çalışma başlatıldı.

        Facebook şirketi içinde başlatılan bu çalışma mümkün olduğunca gizli tutuluyordu. Çünkü tartışmalar sızarsa ve hangi fikirler üzerinde konuşulduğu duyulursa toplumdaki çeşitli gruplardan gelebilecek baskılardan korkuluyordu.

        Bu gizli çalışmanın ne yöne gittiğinden ve neyin oluştuğundan ben, Facebook içindeki bu çalışmaya sınırsız erişim ve çalışmalara katılma hakkı verilmiş olan yazar Kate Klonick’in New Yorker dergisinde yazmış olduğu yazı sayesinde öğrendim.

        Başta kuralları, deyim yerindeyse, fikir ve ifade özgürlüğünün anayasasını oluşturmak için bir ‘Gözetim Kurulu’ oluşturulması kararı alındı.

        Facebook’ta ifade edilen görüşlere bir itiraz veya şikayet olduğunda bu kurul itirazı her boyutuyla tartışacak ve sonunda haklı olup olmadığı yolunda karar alacak.

        İtiraz haklı bulunursa o görüşün Facebook’ta yasaklanması kararı Mark Zuckerberg’e bile danışılmadan alınacak. Kurul daha önce alınmış bir yasaklama kararını da kaldırabilecek. Yani şu anda Facebook'ta yasaklanmış olan eski ABD Başkanı Trump’ın görüşlerini yaymasına yine izin verilecekse bu kararı Mark Zuckerberg değil bu kurul alacak.

        REKLAM

        KRİTERLER NASIL YAZILACAK

        Bu tür kurul kararları biriktikçe ve ortaya bir anayasaya benzer metin çıkarılmasına yetecek kadar karar ve kural oluştuğunda kurul bunu da düşünce ve ifade özgürlüğü hakkında kararlar verilmesi için kriterler olarak ortaya koyacak. Böylece süreç sonunda Facebook’un elinde çağımıza uygun bir düşünce ve ifade özgürlüğünün adil işletilmesi yolunda bir metin (anayasa) olacağı bekleniyor.

        Gözetim kurulunun mümkün olduğunca işe en uygun insanlardan oluşturulması için bir arayış platformu bir süre önce oluşturuldu. İsteyen herkesin başvuru yapmasına açık olan bu platforma gelen başvurular da şirket içinde uzman bir kadro tarafından değerlendirildi ve hedeflenen işe en uygun, mesleğinde en uzman insanlar seçildi ve gözetim kurulu da çalışmaya başladı. Kurulda hukuk profesörleri, ABD adalet bakanlığında yetişmiş uzmanlar, insan hakları konusunda çalışmalar yapanlar, siyasetçiler de bulunuyor.

        ZOR AMA ZORUNLU BİR İŞ

        Hemen her insanın düşüncelerini ifade etmek ve sosyal medya aracılığıyla bunu yaymak imkanı olduğu çağımızda böyle bir çalışmaya gerek olduğu net. Bu işin çok zor olduğu da net. Ama zor da olsa yapılması gereken zorunlu bir iş bu. Neyin düşünce ve ifade özgürlüğü sayılması gerekeceği yolunda elimizde net kriterler olmazsa alınacak her kararın keyfi görüleceği de bariz.

        Süreç sonunda oluşturulacak kriterlerin de herkes tarafından tartışmasız kabul edilmesinin mümkün olmayacağına eminim, Düşünce ve ifade özgürlüğü gibi sınırların nerede başlayıp nerede bittiği zor bilinecek bir konuda net kuralar getirilmesi her ne kadar çok zor olsa da Facebook’un bu imkansız görünen işi mümkün olabilecek en düzgün biçimde yapmaya çalıştığı için tebrik etmek gerekiyor.

        REKLAM

        MİZAH SORUNSALI

        Karşı karşıya olunan en zor konulardan bir tanesinin de mizah kategorisine giren bazı itici veya tepki çekebilecek konuların ifade özgürlüğü ilkelerini zedelemeden nasıl ele alınacağının kararlaştırılması olacağı da görülüyor.

        Çalışmalardan alınacak sonuçları merakla bekliyorum. Özellikle anayasa tartışmasının tekrar başladığı ülkemizde Facebook’un ortaya çıkaracağı düşünce ve ifade özgürlüğü metninin iyi incelenmesini ve anlaşılmasını umuyorum.

        Diğer Yazılar