Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Nobel ödülü alamamış olsa da 22 Mayıs 2018’de hayata veda eden Philip Roth’un dünya edebiyatının dev isimlerinden bir tanesi olduğu kesindir. Derinden otobiyografik olan romanlarının her birisi yayınlandıktan sonra mutlaka yoğun tartışmalara, polemiklere yol açmıştır. Romancı Roth özel yaşamında ve romanlarında kadınlara oldukça problemli bir şekilde yaklaşmıştır. Romanındaki kadına yaklaşımı ne kadar tartışmalı olsa da bunun bir hayal ürünü olmasını söylemesinin onu eleştiri oklarından kurtarması yine de pek mümkün olamamıştır. Çünkü romanının hayal dünyasını kurarken onun ne kadarının hayal ürünü olduğu ne kadarının gerçekten yaşanmış olduğu hiçbir zaman net belli değildi.

        KADINSIZ DA ONLARLA DA OLAMIYORDU

        O, yaşarken tartışmalardan hiç kaçmadı ve kadınlara yaklaşımına dair kendisine yönelik bazı suçlamaları, "Onlar sadece romancının hayal dünyasına aittir" diyerek kendisinden uzak tutmaya çalışsa da bu büyük romancı hayatının son gününe kadar kadın sorunsalının içinde boğuşup durdu. Evliliklerinde ve evlilik dışı ilişkilerinde birlikte olduğu kadınlar ile daima yoğun sorunlar yaşadı. Birçok sorununu gerçek yaşamda değil romanlarında çözmeye girişti. Romanlarını Connecticut eyaletinin kırsal alanında, orman içindeki evinde inzivaya çekilerek yazsa da ne kadınlar onu bıraktı ne de o onları bırakabildi. Kadınsız olamıyordu ama bir şekilde onlarla da rahat olamama gibi çelişkili bir durumu vardı.

        KADINLARLA İLGİLİ HUZURSUZLUĞU

        Romanlarının büyük çoğunluğunu okuduğumdan iyi tanıdığımı sandığım bu romancının kadınlarla ilgili bu huzursuzluğunun nedeni neydi bilemiyorum ama büyük bir huzursuzluk, bir türlü bitirilemeyen bir nevi hesaplaşma olduğu da kesindi.

        Onun hakkında yazılmış birçok makale ve kitabı da okudum ama hayatında kadınsız olamayan bu yazarın kadınlarla ilgili huzursuzluklarının nedenini buna rağmen bir türlü çözemedim.

        Ölümünden üç yıl geçmiş olmasına rağmen Roth’un huzursuzluğun kadınları ile hesaplaşması bitemiyor.

        Diyebilirim ki Roth böyle giderse ölümünden sonra bile çok tartışılmayı, polemik yaratmayı başaran bir yazar olacak.

        OYUN HALA ONUN KONTROLÜNDE

        Roth’un bu hesaplaşmanın ölümünden sonra bile sürmesini ölmeden önce planladığı da ortaya çıktı.

        Ölmeden önce biyografisini yazacak olan kişiyi bizzat arayıp bulmuş. Aradığı yazarı bulmak için de birçoğuyla bizzat mülakat yapmış ve biyografisini yazması için 'uygun' yazarı seçince ona kendisi hakkında bilgileri vermiş. Tabii ki kadınlarla ilgili bitip tükenmek bilmeyen problemlerini de kendisi açısından ona anlatmış.

        Blake Bailey’in biyografisi piyasaya çıkınca bu nedenle ona ilgi büyük oldu. Aklınıza ne adar önemli gazete veya dergi gelirse onda bu biyografi ile ilgili bir yazı çıktı. Meraklısı olan bizim gibi insanlar bir aşamada o kadar fazla hakkında yazı okuduk ki içimize Roth’dan fenalık bile gelmeye başladı.

        Peki durumun böyleyse o zaman onunla ilgili ile bir yazıyı neden yazıyorsun ki diye de sorabilirsiniz.

        Çünkü kadınlarla ilgili hesaplaşmaları bir türlü bitemeyen ölü romancının çevresinin kadınların lanetine uğramasını yaşıyoruz bu aralarda.

        Onun bu bitemeyen mücadelesinde olayları onun açısından aktaran biyografinin yazarı kadınların lanetine uğramış görünüyor. İlk o kurban oldu bakalım kadınların lanetinde sıra Roth’a ne zaman gelecek.

        Blake Bailey 57 yaşında bir yazar. Roth biyografisiyle şöhrete ve paraya en sonunda kavuşmuş gibiydi. Aslında o çok iyi bir yazar daha önceki yazar John Cheever ile ilgili biyografisi de çok iyiydi ama Roth’u yazıncaya kadar şöhrete ve paraya kavuşamamıştı.

        Para ve şöhret şimdi geldi ve yazar Bailey tam şimdi biraz rahatlayacakken büyük ihtimalle Roth’un ona anlatmış olduğu kadınların lanetine uğradı. Şu anda başı fena belada. Hakkında geçmişten gelen tecavüz ve taciz suçlamaları ortaya çıktı. Taciz suçlamaları ortaokullu kız öğrencileri ile ilgili olduğundan adama hapis yolu bile gözükebilir. New York Times bestseller listesine girmiş olan biyografisinin yayıncısı olan W. W.Norton kitabın dağıtımından ve tanıtılması işinden çekildiğini açıkladı. The Story Factory adlı ajans da yazarı temsil etmekten çekildiğini söyledi. Kadınların lanetini üzerine çeken yazardan herkes uzaklaşmaya başladı şu aralar. Dava açılırsa hapishane yolu da açık gözüküyor.

        Diğer Yazılar