Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        MİT devrede olmadan toplanan istihbaratın felaketlere neden olabileceği Uludere olayıyla belli oldu.

        Bence yaşadığımız kötü deneyimden sonra bundan sonra içinde MİT olmadan toplanan hiçbir istihbarata dayalı eylem yapılmamalı. Ben devlet içinde yaşanan son kötü deneyimden sonra Türkiye'de istihbaratın toplanması ve paylaşılması konusunda kapsamlı düzenlemeler yapılmasını bekliyorum.

        Uzun zamandır takip ettiğim ve üzerinde düşündüğüm bu konuda dün MİT Başkanı Hakan Fidan'ın basın toplantısından sonra yapılan değerlendirmeleri dinlerken kesin sonuca vardım.

        MİT başka kurumların topladığı istihbaratın kendisine verilmesi zorunluluğu olmadığını söylüyor. Bu mevzuata ve devletin işleyişindeki kurallara uygun bir durumdur muhakkak. Ama aynı zamanda çok önemli hatalara ve hatta Uludere olayında olduğu gibi felaketlere yol açabilecek bir durumdur da.

        İnanın bunu bazı devlet kurumları arasında iyi-kötü ayrımı yaptığımdan söylemiyorum. Başkaları gibi hiçbir devlet kurumuna otomatik karşı veya taraftarı değilim.

        Aksine hem askerin hem de MİT'in kendi bildikleri yöntemlerle bu ülke için iyi şeyler yapmaya çalıştıklarına dayanılıyor ve bu yüzden yapılan hataların bütün kalbimle inanıyorum.

        BAZI YÖNTEMLER OTOMATİK KÖTÜDÜRLER

        Ama özellikle istihbarat konularında kullanılan bazı yöntemlerin, kurumları otomatik biçimde yanlış yapmaya sürüklediğine inanıyorum.

        Ne demek istediğimi Amerikan istihbaratının yaşadığı bazı sorunları anlatarak açmaya çalışacağım. CIA kurulduktan sonra çok uzun bir süre "insana dayalı istihbarat"a (HUMINT) dayanarak çalışmaya başladı.

        En sağlam istihbaratın insana dayalı olduğunu biliyorlardı ve sadece bu yüzden tarihin en büyük istihbarat savaşlarından bir tanesi olan "soğuk savaş"ı kazanan taraf Amerika oldu. (Üstelik o savaşta ClA'nın karşısında KGB gibi olağanüstü güçlü ve acımasız bir casusluk örgütü vardı.)

        HUMINT'TEN ÇIKIŞ FELAKETİ

        Amerika daha sonra kademeli olarak insana dayalı istihbarattan çıkmaya başladı ve elektronik istihbarata dayandı.

        Amerika bundan sonra savaşlar kaybetmeye başladı. 11 Eylül'den de sadece bu yüzden haberdar olamadı. Irak'ta bu yüzden başarısız oldu. Son dönemlerin tek başarısı olan Usame bin Ladin'e yapılan saldırının başarıya ulaşmasında, operasyon da yerdeki casusların da yer almasının yattığı biliniyor.

        Son yıllarda elektronik istihbaratta insansız uçaklara çok daha fazla da sayısı artıyor. Yapılan hatalar sonucunda ölen masum insan sayısı da hayli fazla.

        DEMOKRATİK ACIMASIZLIK

        İnsansız hava uçaklarının sağladığı istihbarata dayalı saldırı yapıldığında çok sayıda yanlış yapılıyor ve masum insanlar da ölüyor. Çünkü bu tür teknolojilerde "acımasızlıkta demokrasi" var, yani saldırıda bulunulacak gruplar içinde "masum olanı-suçlu olanı" ayırma özelliği yok.

        Elektronik istihbarat insana dayalı istihbaratla desteklenmediği takdirde yanlışlar yapılması ve bu yanlışların büyük haksızlıklara, felaketlere yol açması olasılığı büyük. Uludere'de de aynen bu oldu.

        Genelkurmay ağırlıklı olarak insansız uçakların sağladığı istihbarata dayanıyor; MİT'te ise daha fazla insana dayalı istihbarat var. Askerin, kendi başına sağladığı istihbaratı MİT'e de kontrol ettirmediği takdirde büyük yanlışlar yapılması her zaman olasıdır.

        YENİ BİR İSTİHBARAT SİSTEMİ

        Üstelik asker, doğası gereği savaşmaya koşullanmış kafa yapısıyla "acımasızlıkta demokrasi" uygulamaya çok daha

        uygundur. Askeri istihbaratın MİT tarafından kontrol edileceği ve doğrulanacağı bir sistem mutlaka kurulmalıdır.

        İstihbarat toplandıktan sonra tek sivil merkezde değerlendirilmelidir. Bu daha önce yapılmış olsaydı Uludere olayı da yaşanmazdı diye düşünüyorum.

        Dünkü MİT basın toplantısından sonra belki bu yolda bazı olumlu adımlar atılması yolu da açılacaktır diye umuyorum.

        ***

        Ölüme yabancılaşmak

        UÇAKLARDAN yapılan bombardımanla savaşmak ve üstelik bunu insansız hava uçaklarıyla uzaktan komutayla yapmak, öldüreni öldürme kavramına yabancılaştırır ve bu çok da tehlikeli bir durum oluşturur.

        Uzaktan kumanda yoluyla istihbarat toplarken siz izlediğiniz grup hakkında fazla düşünmezsiniz. O gruptaki

        bireyler arası farklılıkları değil sadece ekranda gördüğünüz bilgisayar oyunu gibi figürleri görürsünüz.

        Bu da sizi yapacağınız acımasızlığa yönelik yabancılaştırır. Ondan sonra yok etme kararı çok kolay verilir ve uygulanır. Bunu önlemenin tek yolu, yerde insana dayalı istihbarat ile kontrol mekanizmaları kurmaktır.

        ***

        W. G. Sebald

        DÜNYA tarihinde en acımasız ve insan ayırmayan biçimde en feci bombardımana tutulmuş ülke Almanlardır.

        Onların İkinci Dünya Savaşı sonuna doğru yaşadıkları öyle fecidir ki bu W. G. Sebald gibi önemli bir yazarı, uçak bombalamasının gayri insaniliği üzerine düşünmeye ve onun tarihini yazmaya yönlendirmiştir.

        Bunların günümüz Türkiye'sinde kesinlikle okutulup öğretilmesi gerekiyor; çünkü bunları okursak gece haberlerinde ekranda patlayan bombaları görünce ancak o zaman yerdeki bombalananları içimizde hissederek düşünebiliriz diye düşünüyorum.

        ***

        MİT'ten görev talep ediyorum

        DÜNKÜ basın toplantısından çıkanlardan öğrendiğime göre MİT, "uydu tarlası" diye adlandırdığı bir bölgede bin yabancı televizyonu aynı anda izleyebiliyormuş.

        Ben bu merkezde izleyici olarak çalışmaya gönüllüyüm; iyi televizyon analizi de yaparım kimse merak etmesin.

        Umarım bu iş talebim biran önce müspet sonuçlanır. Çünkü Türkiye'de bu işe Ertuğrul Özkök'ten sonra en uygun insan benim diye düşünüyorum.

        İkimiz de profesyonel düzeyde iyi birer televizyon izleyicisiyizdir. Bilmem anlatabiliyor muyum?..

        Diğer Yazılar