Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        DÜN sabah uyandığımda telefonumun ekranında şöyle bir mesaj vardı: “Yazını okudum az önce. Dediklerinde yüzde yüz haklısın. Bu kurultayın gerçek galibi, kazananı Muharrem İnce olmuştur! Tribünleri, tabanı coşturması bir yana tamamen Kılıçdaroğlu ve ekibinin yörüngesinde olan o delegasyondan 447 oy alabilmek de çok büyük bir başarıdır!”

        Mesajı gönderen CHP’de uzun yıllar siyaset yapmış, partideki iç işleyişe, delegasyon yapılanmasına hâkim eski bir siyasetçi. Çok kıymetli olduğundan biraz daha fazla yorumunu alabilmek için aradım. Uzun uzun konuştuk. Partiye kırgınlığı olduğu için önce gelmek istememiş kurultayın yapıldığı salona. Evde oturup izlemeyi düşünmüş, ancak son anda “Oradaki havayı tam hissedemem televizyondan izleyerek” endişesiyle salona gelmeye karar vermiş. “Tribündeydim” diyor. Partililerin arasında yani. Ve kurultayın başından, Muharrem İnce’nin konuşması bitene kadar da yerinden kalkmadan salonun ortasında oturan delegeleri izlemiş.

        Diyor ki: “O kadar belliydi ki delegenin çoğunluğunun Kılıçdaroğlu tarafında olduğu. Bu en çok da Muharrem İnce’nin konuşmasını yaparken belli oldu. İnce’ye şans verebilecekler kafaları dik, pür dikkat onu dinliyorlardı. Vermeyecekler, daha doğrusu veremeyecekler ise başları önde, ya elindeki telefonda bir şeylere bakınıyordu ya da faaliyet raporunu karıştırıyorlardı.”

        Yani demek istiyor ki siyaset erbabı ağabeyim, “Muharrem İnce değil, kim çıksaydı Kemal Kılıçdaroğlu’nun karşısına durum değişmezdi, çünkü o delege kendisini delege yapan iradeye biat etmeye yemin etmişti bir kere”.

        Açıkçası ben bunun değişebileceğine inanıyordum. Yani İnce’nin kurultay salonunda yarattığı heyecana ve coşkuya, tabanın değişim mesajına o delegenin yarısından bir fazlasının kayıtsız kalamayacağına inanıyordum. Ondan dolayı da sayısal olarak da kazananın İnce olabileceğini düşündüm ama düşündüğümle kaldım. Çünkü parti tabanının çok açık bir şekilde ifade ettiği değişim isteğini ne yazık ki sadece 447 delege duyabildi. Ama tabii siyaset erbabı ağabeyimin dediği gibi bu da büyük bir başarı İnce için. Sonuçta 1266 delegenin ancak 165’i açıktan Muharrem İnce’ye şans verebildi. Geriye kalan 282 dahil kimse rengini belli etmemeyi tercih etti. Etmemeye de devam edecekler çünkü hepsinin bir hesabı var. Kiminin PM’ye girme, kiminin ileride yapılacak seçimlerde belediye başkanlığına veya milletvekilliğine aday olma arzusu... İşte bu kişisel hesaplarına, arzularına halel gelmesin diye de üç maymunu oynamaya devam edecekler.

        ***********

        ‘TRİBÜNÜN DEĞİL, DELEGENİN DEDİĞİ OLUR!’

        ANCAK seçim bittikten sonra istişare yapabildik delegelerle. Zira Genel Merkez o kadar kurnazca bir düzen kurmuştu ki salonda, bırakın konuşmayı delegelerin yüzünü bile görmek mümkün olmadı. Neyse ki, önce bir türlü temas kurmamıza izin verilmeyen delegeyle seçim bittikten sonra muhabbet etme fırsatım oldu. Yoklamaya çalıştım, kurultaya dair yorumlarını öğrenmeye çalıştım ama biri hariç hiçbirinden cevap alamadım. O biri de Ankara Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar’dı. Bir yanında İzmir Başkanı, diğer yanında Ankara İl Başkanı sohbet ederken yakaladım Sayın Yaşar’ı. Tabii yakalar yakalamaz da sordum neler olup bittiğini, kimin kazanıp kazanmayacağını filan.

        Fethi Yaşar, henüz sonuç belli değilken, “Genel Başkan’ımızla devam edeceğiz” cümlesini kurdu. Ben de bunun üzerine Muharrem İnce’nin de şansı olabileceğini söyledim. Sonra parti tabanından gösterilen teveccühten filan bahsettim. Ve dedim ki, “Belli olmaz. Bakarsınız delege parti tabanının, sokağın bu değişim isteğine kayıtsız kalmayabilir. Nihayetinde hepimiz gördük ki, Muharrem İnce tribünlerden çok daha fazla destek gördü Kılıçdaroğlu’ndan.”

        Ne cevap verdi bu yorumum üzerine biliyor musunuz Fethi Yaşar?

        Aynen şunu dedi okurlarım, hem de partililerin şahitliğinde:

        “Tribün, sokak ne derse desin önemli değil. Olur öyle şeyler. Muharrem İnce tribünde, sokakta heyecan yaratır ama nihayetinde CHP’de son sözü delege söyler! Yani mühim olan sokağın ne dediği değil, delegenin ne dediğidir!”

        ***********

        TRİBÜNÜN HESABI KİMDEN SORULUR?

        BU son kurultay birçok anlamda ilklerin kurultayı oldu ama bazı şeyler aynıydı. Mesela ressam Bedri Baykam. Her zamanki gibi salonda dolaşıp etrafını saran partililere parti içi demokrasinin hayat bulması için düğmeye basılmasından bahsediyordu. Bir ara biz de konuştuk. 20 yaşımdan beri katıldığım kurultayın adeta sembolleşen ismi olan Baykam’ı aynı tarzda görmek beni mutlu etti. Nostaljik oldu. Ümit Kocasakal da adaydı, yeterli imzayı alamadığı için aday olamadı. Çok bakındım salonda da göremedim. Gazeteciler salonun en dibinde oturtulduğu için partililerle iletişim kurmak imkânsızdı. O yüzden bir ara (Muharrem İnce konuşmasını yaparken) kalktım gittim en ön tarafa. Kemal Bey’i izledim biraz. İnce, ince ince eleştirirken gülümseyerek izliyordu söylediklerini ama belli ki bu gülümseme içten bir gülümseme değildi. Bu arada bir detay daha vereyim. Mühim. Tribünlerin durumu malum. Genel Merkez’in düzenlediği bir kurultayda Genel Merkez’in adayının karşısında bir rakibin tribünden destek görmesi olağan bir durum değildir. Enteresan oldu tabii tribünlere oturtulan partililerin tamamımın Muharrem İnce’nin yaptığı konuşmayla coşması... Çok moral bozdu bu durum. Bizzat şahit oldum, Muharrem İnce konuşurken tribünlerden deliler gibi destek görmesini hayretler içerisinde izliyorlardı. Şoka girmiş gibiydiler. Aldığım duyuma göre, bu can sıkıcı duruma sebep olanların üzerini çizmiş Kılıçdaroğlu. İnce’nin konuşması bittikten sonra kurmaylarına dönüp “Bu işin hesabını vereceksiniz bana” demiş. Galiba bu hesabın sahibi de Tekin Bingöl’müş. Kılıçdaroğlu’na destek verecek coşkulu bir kitle olması konusunda sıkı sıkı tembihlenmiş.

        Hülasa, Bingöl’ün yeni dönemde eski pozisyonda olmama olasılığı çok yüksek. Kulis veren kaynağım diyor ki: “MK’ya dahi almazsa şaşma. O kadar kızdı Tekin Bingöl’e!”

        Bence de Kemal Bey kızmakta haklı ve bunun hesabını kesme konusunda da. Çünkü öyle böyle değil, gerçekten de çok kötü bir gol yedi tribünlerden.

        Diğer Yazılar