Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ADIM gibi eminim iktidara yakın gazetelerde yazan birçok gazeteci, köşe yazarı arkadaşımız da benim gibi düşünüyordu. Onlar da Devlet Bahçeli’nin “kader mahkûmları” adını verdiği mahkûmlara af getirilmesi konusundaki ısrarının yanlış olduğunu biliyorlardı. Ama “Fitne yapıyor, ittifaka çomak sokuyor” denilecek diye tek bir yorum dahi yapmadan öylece seyrediyorlardı Sayın Bahçeli’nin af konusundaki anlamsız ısrarını. Sadece af meselesi ısrarında değildi tabii bu suskunlukları... Bu arkadaşlar ittifaka da sırf Erdoğan istiyor diye ya tam destek verdi ya da sessiz kaldı.

        Ancak şunu söyleyeyim, ister korkudan, isterse saygıdan veya Erdoğan’a ölümüne biatkârlıktan... Her ne sebeple olursa olsun, bu arkadaşlar aldıkları tavırla Erdoğan’a iyilik değil, kötülük yaptı. Onlar da farkında bunun ama tabii atı alan Üsküdar’ı geçtiği için bundan sonra ne deseler beyhude.

        Bu arada kulağıma geliyor ki bazıları af talebiyle ilgili eleştiri yazılarımdan çok rahatsız olmuş. Bu yazıları bilinçli yazdığımı, Cumhur İttifakı’na nifak sokmak istediğimi ima eden muhabbetler yapıyorlarmış kendi aralarında.

        Şunu söyleyeyim, evet ben bilinçli yazdım o af yazılarını. Bu talebin kesinlikle yanlış olduğunu ve asla karşılık bulmaması gerektiğini bilerek yazdım. Neden? Çünkü her ne sebeple olursa olsun, birinin ölümünden sorumlu bir katilin ya da birinin malını gasp etmiş bir hırsızın affı seçim için malzeme yapılamaz! Bu konuda değil Bahçeli, rahmetli babam da olsa aynı tavrı gösterirdim. Unutmadık vaktinde “Rahşan affı” ile neler olduğunu ve neler yaşadığını bu ülkenin. Onlar daha hafızalarımızda tazeliğini korurken Sayın Bahçeli’nin, iktidar ortağı tarafından kesinlikle desteklenmeyeceğini bile bile affı gündeme getirip mahkûmlara ve yakınlarına umut vermesi doğru da etik de değildi!

        Neyse, ben bir daha yazmayacağım bu af konusunu. Çünkü önceki gece Zeytinburnu’nda halkla buluşmasında “Af ne zaman?” diye sorulunca, ötesini berisini düşünmeden cevabı yapıştırdı Cumhurbaşkanı Erdoğan! Bazıları Erdoğan’ın söyledikleriyle seçim sonrasını işaret ettiğini iddia ediyor ama bu doğru değil. Bu hâlâ bazılarının MHP’yle araya kara kedi girmesin saikiyle yaptıkları bir şey. Kim ne derse desin mühim değil. Çünkü benim zaviyemde Erdoğan, “Bizim gündemimizde af diye bir şey yok. Yani bu konularda kimse bize farklı yaklaşım göstermesin. Biz kalkıp da bu işi oya tahvil etmek için bir af filan çıkarmayız” diyerek harika bir cevapla meseleye son noktayı koymuştur!

        Sağ olsun... Var olsun...

        ***********

        MUHARREM İNCE BİR KONUDA İNCE DÜŞÜNEMİYOR BENCE!

        ASLINDA son CHP Kurultayı’nda bir farklılık, değişik bir tarafı olduğunu görmüştüm ve hatta bunun için de CHP’nin başına onun geçmesinin çok daha sağlıklı olacağını yazdım ve dile getirdim ama itiraf edeyim, ben bile bu kadarını beklemiyordum. Doğruya doğru, performansını harika buluyorum Muharrem İnce’nin. Mitinglerde olsun, çıktığı TV programlarında olsun kendine has duruşuyla, kullandığı dildeki akıcılıkla insanlarda gerçekten etki bırakıyor.

        Ancak bir konuda kesinlikle hata yaptığını, büyük bir yanlışa düştüğünü söylemem gerekiyor. Yeni sistem yani başkanlık sistemi... Bilen bilir, ben bu sistemin sıkı destekçilerindenimdir. Bundan dolayı da referandumda açıkça “Evet” dediğimi ilan ettim. Ve çok açık yazıyorum, hâlâ da aynı noktadayım. Herkes benimle aynı şeyi düşünmek durumunda değil ama ben bu yeni sistemle yönetimin Türkiye için çok daha verimli, sağlıklı olacağına inanıyorum. Ha, bu yeni sistemin Türkiye’ye uyarlanmasında benim de kafama yatmayan, benim de onay vermediğim birkaç nokta var ama bence “Kervan yolda düzülür” mantığından hareket edip yanlış olan kanunlar, kaideler değiştirilebilir. Mevcut sistem pekâlâ Fransa’daki gibi bir yarı başkanlık sistemine dönüştürülebilir.

        Açıkçası bu konu kafamı kurcalıyor başkanlık sistemini onaylamış bir vatandaş olarak. Niye parlamenter sistem yeniden? Neden mevcut, eldeki sistemi revize edip, yenileyip, modern ülkelerdeki sisteme uygun hale getirip onunla yol yürümek varken illa eskiye dönmek isteniyor? Naçizane fikrim, bence Muharrem İnce bu konuda bir daha ince ince düşünmeli. Bir de şunu hatırlatmak isterim kendisine. Bu sistem olmasaydı kendisi bugün cumhurbaşkanı adayı olma imkânına sahip olamayacaktı. Sistem illa güçlü ve etkili bir lideri zorlayan bir mantığı gerekli kıldığı için İnce şu anda cumhurbaşkanı adayı. Zaten açıkçası benim de bu sisteme desteğimin en büyük nedenlerinden biri budur. Başkanlık sistemi öyle bir güce sahip ki bu konuda, partileri güçlü lider bulmaya zorluyor. Mecbur bırakıyor. Ve öyle ya da böyle delege ağalarının filan değil, sokaktaki vatandaşın istediği kişi lider oluyor!

        Haksız mıyım?

        Diğer Yazılar