Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Kurban Bayramını fırsat bilip yıllık iznimden de bir bölüm kullanınca yazılara ara verdim.

        Saydım 12 gün olmuş bu ara.

        Esasında birkaç günüm daha vardı… Çünkü tatil planım kesintisiz 15 gündü.

        Ancak bir gazeteci olarak sıcak haberin her zaman önceliğinin olduğunun bilinciyle bu planı bozdum ve bilgisayarımın başına geçtim.

        Öncelikle dün gece başlayan ve İstanbul’u teslim alan sel felaketinden dolayı tüm İstanbul’a geçmiş olsun diyorum.

        Şu anda orada olmasam da ekranlarda gördüklerim, yakınlarımdan duyduklarım dolayısıyla bir İstanbullu olarak olayın farkındayım.

        Ancak Başkan Ekrem İmamoğlu, biz sıradan vatandaşları bile uzakta olmamıza rağmen endişeye sevk eden bu felaketin büyüklüğünün herhalde farkında değil!..

        Değil ki, 16’sında yani geçtiğimiz Cuma günü aldığı 6 günlük iznini yarıda kesip de hepi topu 50 gün önce başkan olarak seçildiği İstanbul’a zahmet edip dönmüyor.

        Öğrendiğim kadarıyla yine Bodrum’a gelmiş başkan.

        Söylenene göre Cuma gece yarısına doğru Ortakent Yahşi’de bizim siteye de komşu olan yazlık evine giriş yapmış.

        Ancak giriş o giriş… Sonrasında da bir daha görülmemiş Ekrem Bey. İstanbul’u sel götürürken Bodrum’daki evinde keyif çatmayacağına göre nerede peki Sayın İmamoğlu?

        Söyleyeyim… Denizde… Ege sularında gezintide. Sanırım o gece, yani Cuma gecesi ayak basar basmaz Bodrum’a, ailesi ve bazı yakın dostları ile birlikte denize açılmışlar.

        Keyifleri bol olsun gözümüz yok ama bir İstanbullu olarak iki çift lafımız var elbette.

        Bir kere nedir bu tatil aşkı gerçekten anlamakta zorlanıyorum.

        Hepi topu 50 gün olmuş başkan seçileli ve bu süre içerisinde iki kez izne çıkmak, bırakın onun o koltuğa oturması için gecesini gündüzüne katan partilileri filan tüm İstanbullulara saygısızlık!

        23 Haziran seçiminden önce kendisi demiyor muydu; “İstanbul’un kaybedecek bir saniyesi bile yok!”

        Ee, ne bu şimdi?

        50 gün önce seçilmiş bir başkanın ardı ardına birer haftalık izne ayrılması İstanbul için bir kayıp sayılmıyor mu?

        Hadi diyelim birincisi hatalı bir karardı…

        Peki bu ikinci izin kararı ne?

        Kaldı ki ilk izin nedeniyle epeyce bir eleştirildi kendisi ve hatta bu eleştiriler üzerine imajı toparlamak adına saçma sapan bir market şov yaptırıldı… Dedik ki aklı başına gelmiştir herhalde.

        Ama gördük ki gelmemiş!

        15 gün sonra… Üstelik de meteorolojinin günlerdir “aşırı yağış” olabileceği uyarısına rağmen koşa koşa Bodrum’a gelmiş başkan.

        Belli ki çok seviyor Bodrum’u…

        Madem bu kadar seviyordu… Keşke İstanbul yerine Bodrum’dan aday olsaymış.

        En azından randımanlı bir yöneticilik fırsatı yakalamış olurdu.

        Tabii işin asıl fecaat yanı, felakete rağmen iznini kesip dönmemesi.

        Sosyal medyada millet çığlık çığlığa “İmamoğlu nerede” diye soruyor...

        İstanbullunun öfkesine taş bile olsa çatlar ses verirdi ama Ekrem Bey’den tık çıkmadı.

        Ancak akşam saatlerinde Twitter’da bir tweet’le bir şeyler demeye çalıştı ama tabii İstanbullunun öfkesi dinmedi.

        Haklılar da…

        Çünkü sorumlu bir başkan nerede olursa olsun bir yolunu bulup ne yapıp edip dönerdi yönettiği şehre…

        Ekrem İmamoğlu’na güvenip destekleyen ve oy veren bir ağabeyimle bu konu hakkında konuşurken diyordu ki; “Ben olsam otobüs bulamazsam kamyon, onu da bulamazsam koşarak gelmeye çalışırdım! Olacak şey değil İmamoğlu’nun bu tavrı! Yeni seçilmiş bir belediye başkanı İstanbul’u sel almış olduğu halde nasıl iznini kesmiyor ve dönmüyor Bodrum’dan!”

        Bunun da cevabı var bende.

        Mutlaka İmamoğlu da dönmek istemiştir geri. Çaba da sarf etmiştir ancak bildiğim kadarıyla dönemiyor. Çünkü Marmara Bölgesi’ni vuran kuvvetli fırtına Ege Denizi’nde de çok etkili oldu. Başkan da yatla açık denizde olduğu için fırtınanın yarattığı olumsuzluk nedeniyle karaya çıkamıyor galiba.

        Bu arada bir hususun daha altını çizmek istiyorum yazıyı bitirmeden evvel.

        Sosyal medyada bazıları sel felaketine neden olan altyapı eksikliğine isyan ederken İmamoğlu’na da saydırıyordu.

        Bunu yapanların büyük bir hakkaniyetsizlik yaptığını söyleyeyim.

        Çünkü İstanbul’un altyapı eksikliğinden İmamoğlu asla sorumlu tutulamaz.

        Sorumlular elbette ki İstanbul’u daha önce yönetenlerdir ancak zaten İstanbul halkı tercihini onlardan yana değil, İmamoğlu’ndan yana bu yüzden kullandı.

        Onları beğenmedikleri için yeni bir insan İstanbul’u yönetsin dediği için seçildi İmamoğlu.

        Sırf bu nedenden dolayı İmamoğlu bugünkü sorumluluğuna sahip çıkmak zorundaydı.

        Felaket sırasında İstanbullunun yanında, içinde olup sorumluluğunu yerine getirmeliydi.

        Üzgünüm ama ilk sınavında sıfır not alarak büyük bir hayal kırıklığına neden oldu İmamoğlu.

        Umarım toparlar… Umarım tüm bu eleştirileri bundan sonra yürüyeceği yolda bir fener gibi kullanır ve daha fazla çuvallamaz!

        Diğer Yazılar