Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Bu kaçıncı yazımdır; “Çılgın” denilerek önümüze konulan “Kanal İstanbul”la ilgili bilmiyorum ama belli ki son da olmayacak.

        Sanırım bir İstanbullu olarak karşı olduğum bu proje hayata geçinceye kadar daha çok yazacağım.

        Geçinceye kadar diyorum…

        Çünkü dün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın beyanıyla öğrendik ki…

        Kararlılar bu projeyi pratiğe dökme konusunda.

        Hazırlıklar bitmiş.

        İhale sürecine girilmiş.

        “Çok safsın” filan diyebilirsiniz mahsuru yok çünkü biraz saflık var galiba…

        Yemin ediyorum; “Bu yaz Kanal İstanbul’un temelini atıyoruz” cümlelerini ilk duyduğumda Erdoğan’dan…

        Şoka girdim o an.

        Çünkü Cumhurbaşkanı’nın; “Müjde” diyerek duyurduğu bu haberin bir gün gerçekten hayata dönüşebileceğine inanmadım hiç.

        Gerçekten bu projeden eninde sonunda geri adım atılacağına inandım hep.

        Eyvallah tartışılıyor, sürekli, “Yapacağız” deniliyor ama halkın büyük çoğunluğunun rıza vermediği, karşı çıktığı bilinen bir proje üzerinde yürümeye de devam etmezler diye düşündüm hep.

        Yanılmışım.

        İstanbullunun ne düşündüğü gerçekten kimsenin umurunda değilmiş.

        Diyecekler ki şimdi, “Nereden biliyorsun İstanbullunun büyük çoğunluğunun karşı olduğunu?”

        REKLAM

        Biliyorum tabii ki.

        Ben bu şehirde yaşıyorum.

        7/24 bu şehrin havasını çekiyorum içime.

        Bırakın muhalif olanları filan.

        AK Parti’ye oy veren tanıdığım, bildiğim tek bir insandan dahi projeye olumlu bakan kimseyi görmedim.

        Tam tersine değişik gerekçelerle ciddi bir karşıtlık var.

        Dün elimde bir veri olsun diye Twitter’daki hesabımda 2 saat süren bir anket yaptım.

        Hiç yorum yapmadan; “Cumhurbaşkanı Kanal İstanbul’un hazırlıklarının tamamlandığını ve temelinin bu yaz atılacağını duyurdu. Bu habere sevindiniz mi sevinmediniz mi?” sorusunu sordum.

        Son 10 dakikasına kadar oran yüzde 80’e, yüzde 20 civarındaydı.

        Yani projeyle ilgili olumsuz düşünenlerin oranı olumlu düşünenlerin neredeyse 16 katı filandı.

        Ancak 6 binlerde olan oy kullanımıyla durum buyken son dakikalara yaklaşıldığında birden bire 18 binlere fırladı ve sonuç da yüzde 56 olumlu, yüzde 44 olumsuz olarak kesinleşti.

        Yani projenin destekçisi taraf ankete yüklenip sonucu kendi lehlerine değiştirmeyi başardılar.

        Tebrik ediyorum ama bilmeliler ki bunun benim için hiçbir önemi yok.

        Çünkü esas dikkate aldığım o 2 saatlik zaman dilimi içerisinde yapılan yorumlardı.

        Üşenmedim tek tek okudum hepsini…

        Toplam 157 yanıt/yorum gelmişti ve ‘gerçek’ olduğunu bildiğim takipçilerimin çoğunluğu da projeye değişik gerekçelerle itiraz ediyordu.

        (O tweet'i aynen iliştiriyorum… Siz de çok rahat girip görebilirsiniz vatandaşın gerçekte ne düşündüğünü…)

        Eminim kabul etmeyeceklerdir bu tezimi ama bana göre, benim gördüğüme göre; Halk bu projeye karşı aşırı mesafeli.

        REKLAM

        İstenmediği, kabul görmediği net biçimde ortada.

        Hal buyken neden bu inat?

        Eğer deniliyorsa; “Sen yanılıyorsun! Halkın çoğunluğu da razı bu projeye!”…

        O zaman demokratik teamüllere neden başvurulmuyor?

        Neden referanduma gidilmiyor?

        Neden İstanbullunun önüne bir sandık konulup; “Ne diyorsun ey vatandaş?” diye sorulmuyor?

        Cumhurbaşkanı her daim der ki; “Milletle inatlaşılmaz! Millete rağmen iş yapılmaz!”

        Ee bu durumda ne oluyor şimdi?

        İstanbul’un dünya haritasındaki şeklini değiştirecek, bir kısmını adaya dönüştürecek böyle riskli, kritik bir projeyle ilgili; “Ben istiyorum, illa ki olacak" demek inatlaşmak değil midir?

        Diğer Yazılar