Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        "Son günlerde “pandemi” koşulları ile daha da bir sarsılan ekonominin vatandaş üzerinde yarattığı etki gerçekten olumsuz!

        Ancak o vatandaşın bir kısmı; 'Kime oy vereceğim?' diye ortada kalmış ve hali hazırda kara kara düşünüyor ise bu iktidar için değil, muhalefetteki partiler için büyük sorun..."

        İşte dün ifade ettiğim bu görüşüm, son günlerde yüksek görünen kararsız oy oranının yüzde 100 muhaliflere transfer olacağından medet uman muhalif cephenin bayağı bir canını sıkmış...

        Varsın sıksın...

        Çünkü sıkı can iyidir.

        Sarsar, kendine getirir insanoğlunu ve eli mahkum düşünmeye, ince eleyip sık dokumaya sevk eder...

        Peki neyi düşünmeli muhalif kanat?

        Soru gayet basit aslında; "Biz bugün yüzde 25’in üzerine çıktığı iddia edilen kararsız seçmeni neden ikna edememişiz ve ne yapsak da acaba şimdiden ikna ederiz?”

        Onlar düşünedursun tabii de...

        Bana göre sorunun cevabı çok net!

        1. Derhal ittifaka hangi partilerin dahil olacağı netleşmeli...

        REKLAM

        2. Ortak politikalar ve yol haritası belirlenmeli.

        3. İttifakın Cumhurbaşkanı adayının kim olacağına artık en kısa sürede karar verilmeli!

        Büyük iş, büyük olay tabii bu yazdıklarım ama kararsız seçmenin kararını verebilmesi adına yukarıda maddeler halinde saydığım aşamaların bir an evvel hayata geçirilmesi bir mecburiyet...

        Çünkü kararlı ya da kararsız tüm seçmenler net bir fotoğraf görmek istiyor artık!

        Kimin kiminle olacağı ve kimin “Reis Adayı" olarak öne çıkacağını bilmek istiyor.

        Cumhur İttifakı’nın en büyük avantajı da bu zaten.

        Normal tarihinde dahi yapılacak olsa...

        Önümüzdeki seçimde kimi aday göstereceği şimdiden belli!

        Peki ya diğer taraf?

        Orası ne alemde?

        Söyleyeyim; Bambaşka bir alemde!

        Bırakın Cumhurbaşkanı adayının kim olacağını falan...

        Hala ittifaklarının çatısı altında hangi partiler var ya da olacak belli bile değil.

        Hülasa...

        Bir an evvel adımların atılıp son rötuşların yapılıp tablonun acilen sergiye çıkarılması lazım.

        Unutmayalım ki; Erken kalkan her zaman daha kolay yol alır ve elbette ki daha çabuk varır finish çizgisine...

        Aziz Yıldırım'ın bu öfkesi niye? 

        Aziz Yıldırım'ın bu öfkesi niye? 
        0:00 / 0:00

        Futboldan anlamam.

        Hele hele hangi oyuncu iyidir, hangi hoca uygundur filan hiç bilmem.

        Ama Aziz Yıldırım ile yakın dost olunca ister istemez içinde oluyorsunuz o dünyanın.

        Çünkü dün dediği gibi; “Fenerbahçe’nin kendisi o!”

        Dolayısıyla da her bir araya geldiğimizde sohbetin tamamı olmasa da bir bölümü Fenerbahçe üzerine yoğunlaşıyor ve mutlaka Aziz Yıldırım’ın Fenerbahçe Başkanı olduğu yıllara neler sığdırdığı, kulüp yüksek standartlara kavuşsun diye hem maddi hem de manevi neler yaptığı konuşuluyor...

        “Abartıyorsun” diyebilir bazıları ama gerçekten evladı gibi bir şey Fenerbahçe Aziz Yıldırım için.

        Ama şundan da eminim ki kapattı artık başkanlık defterini filan.

        Etrafından, taraftardan gelen baskılara rağmen aday olmayacağına uzun zamandır yüzde 100 emindim.

        Peki o halde neden gerek duydu bir basın toplantısı yapmaya?

        Hem de kongrenin hemen öncesi…

        Çünkü yazılmasını, kamuoyuyla paylaşılmasını arzu etmiyordu ama yeni yönetimin hem kamuoyu önünde hem de perde arkasında başarısızlıklarını sürekli; “Enkaz devraldık!” sözleri ile açıklamasına haklı olarak içerliyordu.

        “Haklı” diyorum çünkü kim olsa Aziz Yıldırım’ın yerinde aynı duygu içerisinde olur.

        Dile kolay 20 yıl.

        Ve cezaevine girecek kadar ağır şekilde ödenen bedeller.

        Çok açık söyleyeyim; Onun beklediği tek bir şey vardı yeni yönetim ve Başkan'dan…

        Sadece takdir edilmek.

        Son dönemde basın açıklamalarında filan bu konuda biraz daha dikkatli olmaya başlamıştı yeni yönetim. Bildiğim kadarıyla dost sohbetlerinde filan buna pek riayet edilmiyordu.

        Duyuyordu, kulağına geliyordu aleyhine konuşulanlar bir biçimde.

        Ve tabii bunları duyunca da hem çok üzülüyor hem de öfkeleniyordu.

        O nedenle pek şaşırmadım dün basın toplantısındaki sert üslubuna.

        Taraftarın da şaşırmaması lazım.

        Çünkü Aziz Yıldırım bu işte!

        Ne hissediyorsa yansıtan ne düşünüyorsa olduğu gibi ortaya koyan yani içi dışı bir, arka bahçesi, b planı vs olmayan dümdüz ama aynı zamanda tertemiz bir adam işte!

        Diğer Yazılar