Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Bilmediğim bir dildir Kürtçe…

        O nedenle de özel bir merakım yoktu şarkılarını, türkülerini dinlemeye.

        Ama ne zaman ki Aynur Doğan’ı keşfettim.

        (Ki, o keşif de, Yavuz Turgul’un yönetmenliğini yaptığı “Gönül Yarası” adlı şahane film sayesinde olmuştur.)

        Tüylerimi diken diken etmişti filmde söylediği şarkı ve işte o gün bugündür tek kelime anlamasam da fırsat buldukça Aynur’un sesinden Kürtçe şarkı dinlemekten büyük keyif alırım.

        Allah nazarlardan korusun…

        Gerçekten çok değişik, özel bir sesi var.

        Sadece Kürtçe değil…

        Türkçe söylediği türküler de bambaşka bir duygu yüklüyor insana…

        Mesela YouTube'da milyonlarca izlenmiş ve izlenmeye halen devam edilen saz çalarak söylediği; “Daha Senden Gayrı” adlı parça…

        Off... Off…

        Her dinlediğimde aynı şeyi mırıldanırım kendi kendime; “Allah nasıl bir ses vermiş bu kadına! Nasıl bir oktav!” diye…

        Bin defa dinlemişimdir herhalde.

        Hele de efkarlanmak istediğimde.

        Sadece efkar da değil.

        Üniversite yıllarımızın vazgeçilmez halay türküsü…

        “Keçe Kurdan!”

        Eğer o türküyü Aynur’dan dinlememişseniz…

        Dinlememiş sayın kendinizi.

        Çünkü bambaşka okuyor.

        Bir haberde okumuştum.

        2 yıl önce gittiği Amerika turnesinde… New York’un en popüler gösteri merkezi The John l. Tishman Auditorium’da söylemiş “Keçe Kurdan”ı. Salondaki tüm Amerikalılar halaya kalkmış.

        REKLAM

        Nereye giderse gitsin. Hangi ülkede söylerse söylesin dinleyen herkesi kendisine hayran bırakıyor.

        O kadar büyük bir hayranlık ki bu…

        Dalga dalga büyüdü ve onu dünya, müziğinde bambaşka bir noktaya taşıdı.

        Özetle…

        Müthiş bir ses, müthiş bir yetenek Aynur Doğan…

        O nedenle bayağı bir afalladım Kocaeli’nin Derince ilçesinde 20 Mayıs’ta düzenlenecek konserinin belediye tarafından iptal edilmesine.

        Çünkü daha geçen yıl dünyanın en prestijli müzik oluşumu olan WOMEX’in yılın sanatçı ödülüne layık görülmüş bir sanatçı Aynur.

        “Hangi gerekçe ile böyle büyük bir sanatçının konseri iptal edilir?” deyip düştüm meselenin peşine.

        Önce organizasyonu yapan Gergedan adlı şirketi aradım.

        Uzun uzun anlattılar konserle ilgili detayları.

        Aylar önce kiralanmış konser alanı Derince Belediyesi’nden ve daha o gün parası ödenerek.

        Bu arada 40 gün önce pankartlar asılmış ilçenin dört bir yanına, biletler satılmış ve hatta pankartların altına da; “Derince Belediyesi’nin katkılarına teşekkür ederiz” diye bir not düşülmüş filan.

        Bunlar bir yana… Asıl bomba şu ki; Gergedan adlı şirketin Derince Belediyesi’ne ait o gösteri merkezinde düzenlediği tek konser Aynur Doğan değil.

        Aynı prosedürle 25 Mayıs’ta popçu Ediz de sahne alacakmış.

        Yani Aynur’un iptal edilen konserinden hepi topu 5 gün sonra.

        Ve; “Gerekli izinleri olmadığı için iptal ettik” diye açıklama yapan Derince Belediyesi’nin aynı şirketin aynı prosedürlerle 5 gün sonra yapacağı Ediz konserine dair herhangi bir itirazı, iptal talebi olmamış.

        Neyse…

        Bütün bu öğrendiklerim ışığında Derince Belediyesi’ni aradım.

        REKLAM

        Başkan Zeki Aygün’le görüşme talep ettim ama kabul görmedi ve özel kalem tarafından basın danışmanı Lokman Karaaslan’a yönlendirildim.

        Ben sordum.

        Sağ olsun o da açık açık cevap verdi…

        Emniyetten izin alınmaması sebebiyle iptal kararı aldıklarını söyleyince; “Aynı şirket Ediz için de ayın 25’inde kiralama yapmış. Bu durumda onun da iptal olması gerekmez mi?” diye araya girdim.

        Biraz kem küm etti basın danışmanı sonra da; “Ona daha vakit var. Eğer emniyetten izin almazlarsa onu da iptal edeceğiz” dedi.

        Bu defa; “Aynur Doğan’ın konseri de ayın 20’sinde. Daha 4 gün var. Siz de destek olursanız çok hızlı bir şekilde bu izin mevzusu hallolur ve konser de gününde pekala yapılabilir” şeklinde bir öneride bulundum.

        Bu makul önerim üzerine basın danışmanının cevabı ise aynen şu oldu değerli okurlarım; “Yok Sevilay Hanım! Artık izin alınsa dahi başkan bu konserin yapılmasını istemiyor. Çünkü bu iş sosyal medyada çok büyüdü. Bambaşka bir noktaya evrildi. Biz bu işin altından artık kalkamayız!”

        Dedim belki yanlış anladım.

        Tekrar sordum aynı soruyu ve Lokman Bey de tekrar aynı cevabı verdi.

        O an işte emin oldum ki mesele emniyetin izni, şu, bu filan değil.

        Mesele Aynur Doğan’ın repertuarındaki Kürtçe türküler!

        İnanın o an ne diyeceğimi bilemedim kendi kendime.

        Desem ki; “Bu bir iletişim hatası. İstenilirse belediyenin küçücük bir hamlesi ile mesele düzeltilir.”

        Olmaz.

        Çünkü belediye basın danışmanı çok açık ve kesin bir biçimde polisten izin çıksa dahi bu konseri asla yaptırmayacaklarını söylüyor.

        Desem ki; “Eyvah eyvah! Türkiye 2000’li yılların öncesi yasakçı zihniyetine yeniden teslim olmuş!”

        O da değil!

        Çünkü daha bir hafta önce Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi işbirliğiyle edebi Kürtçenin kurucu isimleri olan büyük şairler Ahmede Xani, Mela Ahmede Cizıri ve Feqiye Teyran’ın eserleri ve hayatlarına adanan mükemmel bir sempozyum düzenlendi.

        REKLAM

        Ve o sempozyumda tebliğler hem Kürtçe hem Türkçe sunuldu.

        Hepsi bir yana bu ülkenin devlete ait televizyonunda gece gündüz Kürtçe dilinde yayın yapan TRT Kürdi adlı bir kanal var.

        Sabahtan akşama kadar Kürtçe şarkıların, türkülerin klipleri dönüyor.

        Hal böyleyken Derince Belediyesi’nin bu kararını AK Parti’ye veya hükümete atfetmek haksızlık olur.

        Ama belli ki devlet ve parti kadrolarında hâla eski şoven kafalarla hareket edenler ile “Kürt, Kürtçe” deyince kültür zenginliğimiz yerine aklına sadece güvenlik kaygısı düşen bir eğilim mevcut.

        Ve bu tip anakronik kararların arkasında da bu eğilimdeki insanlar var.

        O konserin iptal olması bunların eseri!

        Öyle olmasa Aynur Doğan gibi müziğin evrensel karakterini çok iyi özümsemiş, her türlü şiddete, teröre uzak ve mesafeli bir duruş sergilemiş ve dünya çapında bilinen ve sevilen mükemmel bir sanatçının konserini; “Repertuarında Kürtçe parçalar var” diye “güvenlik sorunu” gerekçesiyle iptal etmek mümkün olmazdı…

        Eğer “güvenlik” ölüm sessizliği değil, barış içinde onurlu ve huzurlu cıvıl cıvıl bir yaşam anlamına geliyorsa bu yaşam Aynur Doğanları yasaklayarak değil…

        Onların özgürce konserlerini verebilecekleri ortamı sağlayarak mümkün olabilir ancak.

        Hani Gönül Yarası filminde Aynur’un Kürtçe; “Dar Hejiroke” türküsüne ağlayan Meltem Cumbul’a; “Sen Kürtçe biliyor musun?” diye sormuştu Şener Şen...

        Cevaben Cumbul ne demişti hatırlar mısınız?

        “Abe… Bu türküye ağlamak için Kürtçe bilmek mi lazım?”

        İşte müziğin ve gerçek sanatın evrensel gücü budur!

        Ve unutulmamalı ki; “Türküleri yapanlar, yasaları yapanlardan her daim her koşulda daha güçlüdür!”

        Birinin keyfi başka biri için zulme dönüşmemeli!

        Birinin keyfi başka biri için zulme dönüşmemeli!
        0:00 / 0:00

        Yazmadığım dönemde gündemdi mesele ama hala devam ediyor müzik yasağı ile ilgili tartışmalar.

        Görünen o ki bir süre daha devam edecek.

        Hatırlayanlar olacaktır mutlaka…

        Geçen sene Covid-19 kısıtlamaları gerekçe gösterilerek getirilen yasağı ben de eleştirmiştim.

        Çünkü “pandemi” dolayısıyla çok zor günler geçiren müzik sektörünün tam kazanç sağlayacağı yaz sezonuna girişte alınan yasak kararı en çok o sektörden ekmeğini kazanmaya çalışanlara darbe vurmuştu.

        Sektördeki insanlardan konuya dair yazdığım yazı çok takdir toplamıştı.

        Ancak aksi yönde de ağır tepkiler almıştım.

        Özellikle yaz aylarını yazlık evlerinde geçiren okurlarımdan.

        Kızmışlardı bana.

        Çünkü Covid-19 gerekçesi ile de olsa müzik yasağı kararı tam da onların istediği bir uygulamaydı.

        Çok sayıda mektup, mesaj gelmişti ama itiraf edeyim ki; Sektör çalışanları o kadar zor durumdaydı ki geçen yıl… Yazamamıştım o eleştirileri.

        Yeri geldi o nedenle değinmek istiyorum konuya.

        Bence bu müzik yasağı işine verilen tepkilerde biraz aşırıya kaçılıyor.

        Bu konu hep gündemdeydi.

        Bilhassa vatandaşın istediği bir düzenlemeydi.

        Bilen bilir… Bodrum’un Türkbükü, Gümbet, Yalıkavak gibi beldelerinde bu sebepten dolayı yıllardır huzursuzluk var.

        REKLAM

        Yüksek müzik sesi nedeniyle karakolların telefonları susmuyor.

        Ama o kadar haklılar ki.

        Yıllar evvel bir aylığına tuttuğum bir kiralık ev dolayısıyla tecrübe etmiştim.

        Türkbükü’ndeydi o ev.

        Fiyatı da gayet uygundu.

        Ama sonu tam bir hüsrandı.

        Çünkü evin bulunduğu bölgenin alt tarafında eğlence mekanları, gece kulüpleri vardı.

        Ve o zamanlar yasak da yoktu.

        Bazı mekanlar akşam saat 10.00'dan sabah 05.00’lere kadar bangır bangır müzik açıyordu.

        Bazen cinnet geçirecek gibi oluyordum.

        Sonradan meseleye aydım ki fiyatının makuliyeti sabahlara kadar devam gürültü kirliliği ızdırabındanmış.

        Özetle değerli okurlarım…

        Ben gece müzik sınırlamasının 01.00'e kadar uzatılmasının doğru bir karar olduğuna inananlardanım.

        Bir düzenleme şart.

        Elbette müzik olacak.

        Elbette müzikle dans edip, çılgınlar gibi eğleneceğiz ama mutlaka bunun da bir sınırı olmalı.

        Bir kimsenin eğlencesi, keyfi…

        Başka bir kimse için zulme dönüşmemeli!

        Haksız mıyım?

        Diğer Yazılar