Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Önceki gün Osmanlı’dan miras Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’nin yani İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin mezuniyet töreni vardı.

        1827’de kurulan ve bu yıl 195. Mezunlarını yola çıkaran fakültenin bu geleneksel töreninde birincilikle mezun olan başta olmak üzere genç doktorlar konuşma yaparlar.

        Bu yıl da bu ritüel bozulmadı.

        Ancak 6 yıl evvel okula birincilikle yerleşen ve birincilikle de mezun olan Merve Nur Uçar’ın yaptığı konuşma nedeniyle daha önce hiç olmadığı kadar gündem oldu halk arasında “Çapa” olarak bilinen İstanbul Tıp Fakültesi’ndeki son tören.

        Çünkü şaka gibi ama iktidara yakın bazı medya Merve Nur’un mezuniyet konuşmasını öyle bir eklemeyle servis etti ki!

        Sanki Merve ülkenin mevcut durumundan, şartlarından gayet memnun ve hatta bu yüzden de başka ülkelere giden meslektaşlarına laf sokuşturuyor filan.

        Oysa ki alakası yok!

        Oturdum üşenmedim baştan sona dinledim konuşmasını.

        Yazının sonunda linki veriyorum. Siz de birkaç dakikanızı ayırıp izleyin lütfen.

        Bir kere okula birincilikle girdiğini öğrendiği o an…

        REKLAM

        Kayıt işlemlerini yapan memurun; “Tebrik ederim Merve Nur. Okula birinci olarak yerleşmişsin. Ama mesele birinci olarak girmek değil, birinci olarak bitirmektir. Ki, o da çok zor!” dedikten sonra çok heyecanlandığını ama bu arada beraber olduğu babasının; “Hayır, hayır! Önemli olan derecesi değil. Mesleğini iyi yapan bir hekim olsun. Asıl önemli olan bu. Ben kızıma güveniyorum” diyerek nasıl mutlulukla kendisine sarıldığını anlattığı hikayesi çok duygulandırdı beni.

        Kendi ilk kayıt günümü hatırlattı çünkü.

        Neyse uzatmayayım…

        Merve konuşmasının devamında da doktorluk ideallerinden bahsediyor.

        Başta sağlık çalışanlarına şiddet olmak üzere tıp fakültelerinde eğitim konusundaki sorunlara önemle dikkat çekiyor ve kendisinin ve arkadaşlarının göreve geldiklerinde bu sorunları aşmak için ellerinden geleni yapacaklarının sözünü veriyor.

        Aynı okulun mezunu Aziz Sancar’a, 6 yıllık eğitim hayatı boyunca desteğini kendisinden hiç esirgemeyen asistan hocasına, babasına, annesine, kardeşlerine velhasıl onun bugünlere varışına şahitlik etmiş, destek olmuş herkese sevgi ve saygılarını iletiyor.

        Sadece tıp fakültelerinde sistemsel kaynaklı olduğunu düşündüğü sorunlardan bahsederken edebiyatçı/yazar Rasim Özdenören’in; “Hem bu deveyi güdecek hem bu diyardan gitmeyeceğiz. Çünkü deve de bizim diyar da!” sözüne atıfta bulunuyor.

        Bu kadar.

        Bunun dışında konuşmasının hiçbir yerinde siyaset içeren ya da ima eden herhangi bir cümle geçmiyor.

        Ama iktidara yakın medya Merve’nin bu cümlesini alıyor ve haberi kamuoyuna; “Ülkeyi elin memleketine garson kazandıranlar değil, kendisini okutan büyüten bu topraklara borcunu ödeyenler kalkındıracak!” ek ifadeleriyle sunuyor.

        Ve tabii konuşmasındaki her cümleyi önceden seçip hazırlayan ve mümkün olduğunca da her kesimi kucaklayıcı bir üslup olmasına özen gösteren kızcağız iktidar destekçisi gibi gösterildiği için de diğer taraftan yani muhalif kesimden 2 gündür linç yiyor.

        REKLAM

        Giden doktorların neden gittiğini anlayamadığı için kızanlar mı dersiniz…

        Ülkenin şartlarından gayet memnunmuş gibi gösterildiği için öfkeden deliye dönenler mi dersiniz…

        Velhasıl…

        Hiç hak etmediği halde yerden yere vuruluyor Merve.

        Dün artık babası Mehmet Uçar dayanamadı ve Twitter’daki hesabından; “Lütfen kimse kızımın başarısına, sevincine gölge düşürecek, onun söylemediği söylemleri üretip siyasi malzeme konusu yapmasın!” diyerek isyan etti Merve’nin konuşmasına ek yapıp, üzerinden alenen algı yapılmasına!

        Sadece o değildi isyan eden tabii.

        Merve Nur’un törenini bizzat yerinde izleyen muhafazakar kesimin yakından bildiği takip ettiği tarihçi/yazar Şevki Karabekiroğlu da itirazını; “Bu haberi bu haliyle kim yaptı bilmiyorum. Kızımız bu sözleri söylemedi. Oradaydım. Çok ayıp. Çok!” ifadeleriyle dile getirdi.

        Ama kim ne derse desin…

        Neyi düzeltmeye çalışırsa çalışsın…

        Sonuçta çiçeği burnundaki doktor Merve, yiyeceği dayağı yedi sosyal medya üzerinden.

        Peki soruyorum şimdi bu durumun yaşanmasına sebep olanlara!

        Başörtülü veya değil tüm gençlere rol model olacak ve örnek nitelikte şahane bir konuşma yapan alnından öpülesi bu evladımızı politik tartışmaların bir tarafı gibi göstermeye ne gerek vardı?

        Neden kutuplaştırıcı değil tam aksine kucaklayıcı, aydınlık bir konuşma yapan Merve böyle çirkin bir polemiğin parçası oldu?

        REKLAM

        Ayıp değil mi kardeşim?

        Utanmıyor musunuz gencecik bir doktoru kendi şahsi siyasi algılarınıza alet etmeye!

        Kızcağız şu anda ailesiyle, sevdikleriyle elde ettiği o büyük başarının tadını çıkarmalıydı ama sağ olasınız 3 gündür sayenizde içine düştüğü saçma sapan gündemin içinde debelenip duruyor!

        Nasıl?

        Mutlu musunuz?

        Diğer Yazılar