Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ABD merkezli New York Times gazetesinin İstiklal Caddesi’nde düzenlenen kanlı saldırıyı; "Her yıl dünyanın dört bir yanından Türkiye'yi ziyaret eden on milyonlarca turistin çoğu, pazar günkü bombalamanın gerçekleştiği bölgede vakit geçiriyor"ifadeleriyle haberleştirmesi büyük tepkiye neden olmuştu.

        Öyleydi ki bu tepki… Aynı ülkenin aynı seviyede etkiye ve saygınlığa sahip Washington Post’un Türkiye temsilcisi Vanessa H. Larson da Twitter’daki şahsi hesabından New York Times’ın yaptığı haberi alıntılayıp; “Bombalı saldırıda hayatını kaybeden 6 kişinin isimleri açıklandı ve hepsi Türk! Beyoğlu'nu sadece turizm merkezi olarak göstermek yanlış!" diyerek tepkisini gösterdi.

        Sonradan Larson’un bu tavrını diğer temsilciler de örnek alıp benzer ifadelerle NYT’nin saldırı haberini veriş biçimini kınar paylaşımlar yaparak ortak bir duruş sergilediler.

        Niyet okuyucu değilim ama bana göre de 11 Eylül gibi tahribatı çok ağır bir terör saldırısı yaşamış bir ülkenin en etkin ve en saygın yayın kuruluşlarından olan gazetenin patlamanın hemen akabinde haberi özellikle turizme vurgu yaparak paylaşması iyi niyetli gelmedi.

        Niyet o değildi ise bile o haberin mesajı; “Türkiye güvenli bir turizm lokasyonu değil! Dikkat edin!” gibi algılandı.

        Ancak üzülecekler…

        Çünkü dün yine İstiklal’deydim.

        REKLAM

        İlk gün biraz sakindi evet…

        Ki, onun da sebebi yapılan soruşturma gereği, cadde ve etrafı yayalara ve trafiğe tamamen kapatılmıştı.

        Ama çok şükür dün neredeyse eski haline geri dönmüştü.

        Özellikle patlamanın olduğu noktaya gittim ve hatta oradaki polislerle ayaküstü sohbet ettim.

        Memurlardan birinin yorumu aynen şu oldu; “Açılır açılmaz insanlar akın etti caddeye. İnanın sanki o olay burada yaşanmamış gibi gönül rahatlığı ve güven içerisinde geziyor insanlar."

        Sonra kafeteryada oturan birkaç yabancıyla konuştum.

        Mesela yanlarında küçük çocukları ile İstanbul’a gelen Katarlı bir aile vardı.

        Neden burada olduklarını şöyle açıkladılar; “Bizim biletimiz Pazar akşamıydı. İstesek iptal ederdik ama gerek duymadık çünkü terör her yerde var. Sadece İstanbul’da değil. Paris’te de var. Londra’da da var. New York’ta da var. Eşimle birbirimize, ‘Bulacağı varsa bu bela her yerde bulur’ dedik ve seyahatimizi ertelemedik!”

        Bu arada yanılmış olmamak için, herhangi bir iptal var mı yok mu diye yazıdan önce hem Turizm Bakanlığı’nı hem de Türk Hava Yolları'nı aradım.

        Çok şükür…

        Normalin dışında bir iptal falan olmamış.

        Yani değerli okurlarım…

        Hangi örgüt, hangi alçak derin yapı bilmiyorum... Çünkü PKK/PYD olduğu konusu henüz netleşmedi ancak PKK da olsa diğer başka bir örgüt de olsa fark etmez zira o bombanın patlatılmasının tek bir amacı vardı; O da Türkiye'nin şu anda en büyük gelir kaynağı olan turizme darbe vurmaktı!

        Bunun böyle olduğuna dair en ufacık bir şüphemiz yok.

        Ancak bilmeliler ki o niyetleri-çok şükür-istedikleri şekilde sonuçlanmadı!

        Çünkü insanoğlu artık terörle mücadelede en etkin yöntemin asla onun amacına hizmet edecek eylem ve tavırlarda bulunmamak olduğunu öğrendi!

        Sadece Öcalan'ın değil, HDP'nin de önünde artık

        Sadece Öcalan'ın değil, HDP'nin de önünde artık
        0:00 / 0:00

        Geçen ay gittiğim Diyarbakır’da, Diyarbakırlı ile yaptığım sohbetlerde zaten farkına varmıştım; O nedenle hiç şaşırtıcı bulmadım Metropoll Araştırma'nın yaptığı anketin sonucunu.

        Gerçekten de öyle.

        HDP’ye oy veren seçmen üzerinde etkili olan isim artık Selahattin Demirtaş.

        Eskiyi bilmeyenler için bu durum normal gibi görülebilir ama bilenler için öyle değil.

        Çözüm süreci yıllarında da ve ondan önce de defalarca gittiğim o coğrafyada Öcalan adeta bir ikondu HDP destekçisi Kürtler için.

        Hiç unutmuyorum mesela; "Demokratik Açılım" da denilen sürecin doludizgin devam ettiği 2010 yılındaki havayı ve hele de Ulu Camii'nin etrafında taburede oturan yaşlı Diyarbakırlılarla yaptığımız sohbeti.

        Öcalan'a inanılmaz hayranlık duyuyorlardı ve ondan da başka bir isim katiyen zikretmiyorlardı.

        İşte 12 sene sonra yine gittim Ulu Camii’ye…

        Yine buldum taburede tespih çeken yaşlı amcalar.

        Tabii 2010’daki o mutlu, heyecanlı amcalar yoktu.

        Keyifsizlerdi bu defa karşılaştıklarım.

        Başta ekonomik sıkıntılar olmak üzere çok neden vardı böyle olmalarına ama asıl sebep o umut bağladıkları “Demokratik Açılım”ın başarıyla sonuçlanmamış olmasıydı.

        Erdoğan’a geçmişte yaptıkları için hakkını teslim ediyorlardı ama sonunu getirmediği için de kırgınlıklarını her cümlede yansıtıyorlardı ama bu arada bir dönem ikon olarak gördükleri Öcalan’a mesafe koyduklarını da belli ediyorlardı.

        REKLAM

        Kin, nefret yoktu ama o eski abartılı övgüler kalmamıştı artık.

        Kimine göre bunun en büyük nedeni son cumhurbaşkanlığı seçiminde yazdığı mektuptu.

        “Selo içerideyken işbirliği yapmayacaktı bunlarla” dedi aralarından biri.

        Bunun üzerine sormuştum; “Peki siz bu saatten sonra kimin dediğini dinlersiniz? Öcalan’ın mı, Demirtaş’ın mı? HDP’nin mi? Kandil’in mi?”

        (Çünkü bana göre Kürt siyasal hareketi bakımından hepsi artık ayrı birer aktör.)

        Çok ilginç ama…

        Tamamı “Demirtaş” dedi.

        Ve neden öyle düşündüklerini de uzun uzun anlattılar.

        Konunun özetini, sebep-sonuç ilişkisini ise demir yolundan emekli olduğunu söyleyen 80'i devirmiş amca şöyle aktardı; "Gasteci abla... Bak biz huzur istiyoruz, huzur. PKK geçen ay Mersin'de polisevine saldırdı. Gariban bir polisi öldürdüler. Yazık değil mi? Ne suçu vardı o garibanın. Bir de bize ne faydası oldu? Aksine zarar gördük. Millet sanıyor ki sanki biz Kürtler kan dökülsün istiyoruz, insanlar ölsün istiyoruz! Biz öyle bir şey istemiyoruz. Tamam Kürt kimliğimiz tanınsın, bilinsin, kabul edilsin, ana dilimizi istediğimiz gibi konuşalım, çocuklarımıza okullarda ana diliyle eğitim verilsin ama bunlar olurken aynı zamanda barış da istiyoruz. PKK'nın her saldırısı, her eylemi biz Kürtlere nefret olarak dönüyor! Özellikle başka şehirlerde yaşamak zorunda olan insanlarımız mağdur oluyor Kürt kimliği yüzünden! Onların yaptığı yüzünden bizi bilmeyenler, tanımayanlar, 'İşte Kürtler şöyledir, böyledir' deyip suizanda bulunuyor. Biz böyle bilinmek istemiyoruz artık!"

        Ve ben şunu anladım ki taburede oturan amcalarla son sohbetimizde…

        HDP’ye oy veren, vermeye meyilli Kürt seçmenin büyük kısmı artık ne olacaksa demokratik yollarla olması gerektiğine inanıyor.

        REKLAM

        Çünkü silahın, şiddetin devamının, "çözüm süreci" sayesinde elde edilmiş olan kazanımlara "halel" getireceğini düşünüyorlar.

        Ve çok net; Kürtlerin büyük kısmı artık Kandil’le irtibatta olan siyaseti istemiyor!

        PKK ile araya artık kalın ve asla yıkılamaz bir set çekilmesini ve ne yapılacaksa da bundan böyle Kandil'den bağımsız, Kandil'i dinlemeden ve hatta Kandil'e gerektiğinde posta koyan yol ve yöntemin izlenmesi gerektiğine inanıyorlar ve bu yüzden de hatta HDP yönetimine Kandil'e yeterince tavır koyamadıkları için çok kızıyorlar.

        Ve en önemlisi kendilerini temsil edecek liderin sadece kendilerinde değil, tüm Türkiye’de karşılık bulabilecek bir mizaca, dile, anlayışa ve politikaya sahip biri olmasını arzu ediyor.

        Bunun için de Demirtaş ismi ağırlık basıyor.

        Tabii böyle düşünenler olduğu gibi hala eski kafaya devam eden bir kesim de var.

        Öcalan’ın, Kandil’in etkisi küçük de olsa karşılık buluyor.

        Ki, 15-18 Ekim arasında 28 ilden 2 bin 145 kişinin katıldığı araştırma sonucu bu dediğimi doğruluyor.

        Ankette, HDP seçmeninin yüzde 75'inin Demirtaş, yüzde 22'sinin ise Öcalan dediği görülmüş.

        İster kabul edilsin ister edilmesin…

        HDP’ye oy veren seçmenin yeni ikonu artık Selahattin Demirtaş.

        Bence Türkiye’de siyaset, bu tespit göz ardı edilmeden yapılmalı.

        Buna HDP’yi de dahil ediyorum.

        Demirtaş’ı dışlayarak, yok sayarak güdülecek bir politika partilerine asla artı getirmez!

        Aksine eksi yazar.

        Benden söylemesi…

        Diğer Yazılar