Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Baştan söyleyeyim…

        Din, benimle Allah arasındadır.

        İnançlarım sadece beni ilgilendirir.

        Kimseye hesap vermem, kimseyle de tartışmam!

        İnançlıyımdır ama dindar değilimdir.

        Fakat dindar olanı başımda taşırım…

        Buna mukabil dini istismar edenlerden de uzak dururum.

        Çünkü bu tipler dindar olduklarından değil, din üzerinden kah ticaret yapıp rant devşirenlerdir...

        Kah siyaset yapıp, güç devşirenlerdir!

        Dünden bu yana bu simsarların büyük bir kampanyası ile karşı karşıyayız!

        Mal bulmuş mağrip misali…

        Elde ettikleri malzeme üzerinden büyük bir pazarlama çabasındalar.

        Devam etsinler…

        Etsinler ama bilsinler ki, bu yaptıklarının gerçek dindar nezdinde hiçbir karşılığı yok!

        Çünkü hakiki Müslüman bir dindar, İslam’da herhangi bir kutsal nesne olmadığını çok iyi bilir!

        Kâbe’nin güneydoğu köşesine, tavafın başlangıç noktasını belirlemek amacıyla yerleştirilen “Hacer-ül Esved” taşının bile mahiyetinin ilahiyatçılar tarafından tartışıldığı İslam’da, namaz seccadesinin “Kutsal” bir değerinin olmadığından da emindirler.

        REKLAM

        Seccade sadece ibadet ederken kullanılan bir nesnedir.

        Olmadığı, bulunamadığı yerlerde müminler gazete kağıdı üzerinde bile namaz kılar.

        Cuma namazlarında camiye sığmayan insanların caddeler üzerine ceketlerini, montlarını sererek ibadetini yaptığına defalarca kez şahit oldum, olduk.

        Örf ve adetlerimiz gereği özen gösterilmesi ise İslamiyet’in bir ritüeli değil, Anadolu’nun geleneğidir.

        Mesela ben annemin evlenirken çeyiz sandığıma koyduğu el işlemeli, oyalı seccadeleri hala özenle saklarım ve bir misafirim geldiğinde de kullanımlarına sunarım.

        Namaz kılanın işi bittikten sonra ise ilk işim o seccadeyi katlayıp, aynı yerine koymaktır.

        Ama kutsal olduğundan vs değil bu özen.

        Edep gereği... Kültür gereği...

        Dolayısıyla kah sonradan yırtılıp çöpe atılan gazete kağıdı, kah ceket, kah bir mont ya da tişört olabilen “seccade”ye kutsalmış gibi bir anlam yüklemek ve istemeden, farkında olmadan seccade üzerinde ayakkabı ile fotoğrafı çekildi diye Kemal Kılıçdaroğlu’na saldırmak…

        İnançları oya çevirmek için dini siyasete alet etmekten başka bir amaç taşımaz!

        Fark etmediği için o seccadeye ayakkabı ile basmış olmasını milletin gözüne sokmaya çalışmak, din ticareti yaparak oy toplamak içindir.

        Yani din tüccarlığıdır ve hiç kusura bakılmasın ama büyük iki yüzlülüktür!

        Başkaca da hiçbir şey değildir.

        Şimdi soruyorum Kemal Kılıçdaroğlu’nun fotoğrafı üzerinden ortalığı yıkan din istismarcılarına...

        REKLAM

        Örflerin gereği özen gösterilmesi gereken seccadeye o özeni göstermeyen Kemal Kılıçdaroğlu mu hatalı yoksa namazını kıldıktan sonra o seccadeyi katlayıp yerine kaldırmayan mı?

        Bir de garip olan şu; söz konusu fotoğrafın çekildiği mekan namaz kılınan özel bir mekan falan değil.

        Yani cami değil orası.

        Ya da mescid.

        İftarın yapıldığı lokantanın işletmecisinin yönetim odası.

        Yerdekinin seccade mi, seccade benzeri halı mı olduğu bile belli değil.

        Kaldı ki, Kemal Bey’in üzerinde durduğu seccade alttaki halı ile neredeyse aynı renk!

        Ve yanında da başka bir desende başka bir küçük halı var.

        Her şey bir yana…

        Kemal Kılıçdaroğlu’nu; “İslamiyet’e saygısızlık” yaptığı gerekçesi ile yaftalayanlar, linçleyenler, ağıza alınmayacak kelimelerle hakaret edenler neden söz konusu iftarı organize eden eski Adalet Bakanı İsmail Müftüoğlu’nun yaptığı açıklamayı dikkate almıyor?

        Pardon da…

        Siz, Milli Nizam Partisi kurucularından olan ve daha sonra da Milli Selamet Partisi Genel Başkan Yardımcılığı ve Genel Başkan Vekilliği yapmış ve 1975-1977 yılları arasında da Adalet Bakanlığı görevini üstlenmiş Müftüoğlu’ndan daha mı dindarsınız?

        Tabii ki değilsiniz…

        Hatta zaten siz dediğim gibi dindar falan değil, din tüccarısınız!

        Dini istismar edenlersiniz...

        O nedenle bu yaptığınız şey aslında gayet normal.

        Yakışanı yaptınız ve adım gibi eminim 14 Mayıs’a kadar da devam edeceksiniz!

        Edin bakalım…

        Diğer Yazılar