Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bugünkü yazımda biraz eskilerden başlayıp yine yeniye doğru yolculuk edeceğim. Her insanın hayatında bir ilk vardır. Sanat hayatında yaşanan ilklerde her ne kadar daha sonraları daha büyük heyecanlar yaşanıyor olsa da, ilk olanın tadı ve tecrübesi daha farklı ve özel kalıyor. Ankara Konservatuvarı'ndaki öğrenim süreci içinde ilk resitalimi Fazıl Say eşliğinde verdim. Daha sonra ikimiz de aynı yıl Alman Devlet bursunu kazandık. Yüksek lisans eğitimi gördüğümüz Almanya'dan, Sevda Cenap And Vakfı başkanı merhum Cevza And'ın hayattayken arzu ettiği bir dileğini yerine getirmek üzere, yine Fazıl'la birlikte, Uluslararası Ankara Müzik Festivali'ne getirtildik ve zengin bir programla ilk kez festivalde çaldık. Bu resitalde yorumladığımız, Bartok'un 1. Keman - Piyano Sonatı'nın büyük sükse yaptığını anımsıyorum. Fazıl, daha o dönemde bile fevkalade piyano çalıyordu. İlk resitalin programında Ysaye'nin 4 numaralı Solo Sonatı, Hasse ve Schumann Keman - Piyano Sonatları vardı. Alkışların sonunda ve sahne arkasında dönemin değerli radyo programcısı Cazibe Kavalcı tarafından tüm resital programını TRT Ankara Radyosu arşivi için kayıt etmek üzere bir teklif geldi. Değerli besteci, hoca ve aynı zamanda bir tonmaister olan ve maalesef beklenmedik şekilde erken hayata gözlerini yuman İstemihan Taviloğlu'nun gerçekleştirdiği bu kayıtla sanat hayatımızda yine bir ilki oluşturan TRT Radyolarıyla ilişkim başlamış oldu...

        Bugün hayatta olmayan, önce Ankara ve sonra İstanbul radyosu program yapımcılarından Perihan Ertaş'ın da ilk kayıt ve konserlerime gösterdiği ilgi ve alakayı burada belirtmek ve kendisini -özel bir sanatçı dostu olarak- burada anmak istiyorum. Daha sonra tanıdığım İstanbul'dan Leyla Uzman, Ankara'dan Neşe Tartanoğlu ve İzmir'den Hatice Alkaner ve Sina Akyol gibi değerli yapımcılarla da çalışabilme şansını bulmuş olmam, beni çok mutlu ediyor.

        Zaman ne denli çabuk akıyor ve gördüğüm kadarıyla, klasik Batı müziğine aşkla yatırım yapan böylesine duayen radyocular çok az sayıda ve zor çıkıyorlar. Ancak buna rağmen, yıllardır özellikle keman için bestelenmiş müziklere ve değerli küçük parçalara programlarında yer veren, klasik müziğin asla bir tabu olmadığını ve gerçekten sevilmeye değer müthiş bir olgu olduğunu Türk klasik müzik dinleyicisine olağanüstü güzellikte yansıtmayı ve sunmayı başaran Gaye Çağlayan'dan söz etmek isterim. Kendisi ve İstanbul'da klasik radyo müdürü dostum Caner Beklim tarafından konuk olarak davet edildiğim, özellikle ilgimi çeken, TRT Radyo 3'te her cumartesi ve pazar sabahı saat 10.00'da yayınlanan "Arkadaşım Müzik" adlı program, ülkemiz radyoculuk tarihinde bir ilki gerçekleştiriyor. Çünkü "Arkadaşım Müzik" ülkemizde çocuklar için hazırlanan ve çocuklarımıza onların diliyle ise seslenen ve sunuculuğunu yine çocukların üstlendiği tek klasik müzik programı. İki yıldır yayınlanan ve 2011 'de üçüncü yaşına girececek olan programın yapımcılığını Gaye Çağlayan ve Defne Kayhan üstleniyor, metin yazarı ise İdil Akçıl. Zeynep ve Can'ın "çocuk anlatıcılar" olarak sunumunu gerçekleştirdiği programın hedef kitlesi sadece çocuklardan oluşmuyor, aynı zamanda, yetişkinlerin de müzik zevkine hitap edecek kadar kaliteli ve eğlenceli bir yapım. Ajan Özgür'ün özgün anlatımıyla sunduğu "Çocuktan Al Haberi" adlı köşe ise çok keyifli...

        Her zaman düşünürüm, klasik müzik niye sevimli ve popüler olmasın diye... Bu ve benzeri yapımların değer ve katkısını önemsiyor, tüm emeği geçenleri candan kutluyorum.

        Not: Alzheimer Vakfı yararına Animato Filarmoni Orkestrası'nın 2 Kasım tarihinde İstanbul'da Aya İrini'de saat 20.30'da vereceği konseri, bilet alarak desteklemeniz dileğiyle salık veriyorum.

        Diğer Yazılar