Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        " Yaptığımız tüm sanat çıraklıktır, sanatın büyüğü yaşamdır..." M.C. Richards

        Hayatımızın kalitelerinden biri de değerli dostluklarımızı doyasıya yaşayabilmektir. Sevgi, saygı ve tolerans üçlüsü sayesinde kimi dostluklar bir ömür boyu sürerler. Bu kaliteyi kazanmak ve yaşamak, fedakârlıkları da beraberinde getirir. Ancak gerek iyi günde ve gerekse zor günlerimizde, yeryüzünde samimi dostlarımızın yanımızda durması ve bulunması kadar erdemli ve güzel bir şey yoktur...

        Geçtiğimiz pazartesi akşamı Süreyya Operası Salonu'nda işte böyle bir gece yaşandı. Merhum Mükerrem Berk ve eşi Sevin Berk adına düzenlenen anma gecesinde, başta onların çocukları olan arkadaşlarım Leyla ve Murat olmak üzere, Gürer Aykal, Ayla Erduran, Suna Kan ve Ruşen Güneş gibi değerli sanatçıların bir araya gelerek, onları bir araya getiren müziğin bu uzun ve ilginç serüveninde paylaştıkları ve yaşadıkları dostluklarını, hem konser vererek hem de oradaki varlıklarıyla, sanat ve dostluk adına duruşlarını gönülden ortaya koymaları çok güzeldi.

        Mükerrem Bey, önemli bir müzik adamı ve flüt sanatçısıydı. Türk sanat hayatına ufuklar açmış ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası müdürlüğünün yanı sıra, Kültür Bakanlığı tarafından İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nı da kurmakla görevlendirilmiş ve uzun zaman bu orkestramızın müdürlüğünü de yapmıştı. Aynı zamanda ülkemizin Fransa ile kültürel ve sanatsal ilişkileri nedeniyle Fransa Cumhurbaşkanı tarafından "Legion Merit" nişanıyla da ödüllendirilmiş bir devlet sanatçımızdı. Değerli eşi Sevin Berk ise gerçek bir "yıldız" arp sanatçısıydı. Mütevazı ve içten kişilikleriyle de merhum büyüklerimizi saygı ve sevgiyle anıyorum.

        Bu özel gecede özellikle vurgulamak istediğim başka bir gerçek ise, ünlü orkestra şefi Gürer Aykal hocamın samimi ve doğal konuşmasının yanı sıra, karizmasıyla da gecenin enerjisini çok yüksek tutması oldu. Değerli sanatçılardan oluşan bir topluluğu yönetirken, orkestra ve solistleri yürekten destekliyor, dostluk ve sanatın birlikteliğinin kalıcı önemini müzik yaparak da vurguluyordu. Kendisinin sanatını ve başarısını herkesin son derece yakından tanıdığını düşündüğüm ve son yıllarda Borusan Filarmoni Orkestrası ve Yaylı Çalgılar Dörtlüsü'nü de ülkemize kazandıran değerli Gürer hocama derin saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

        Diğer Yazılar