Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        " İnsanlar sıklıkla yaşamlarını ters yaşarlar: Kendilerini daha fazla mutluluğa taşıyacak şeyleri daha fazla yapabilmek için, daha fazla nesneye veya paraya sahip olmaya çalışırlar. Aslında olay tam aksi yönde çalışır. İlk önce gerçekten kim iseniz o olmalısınız, sonra istediklerinize sahip olmak için gerekeni yapmalısınız!..." Margaret Young

        İtibarlı bir büyüğüm: "İyi bir sanatçı için, çok konserle veya az konserle başarılı olmak, her ikisi de bambaşka bir hadisedir..." demişti. Benzetmek doğru olursa veya eski deyimiyle tabir-i caiz ise, sözünü ettiğimiz "hem parayla hem de parasız olmayı bilmek/başarmak" gibi bir şey galiba. Sonuçta kazanmak, bazen sadece ayakta durmayı başarmak değil midir? Yaşam kendisi, zamanla her şeyi öğreterek olgunlaştırıyor zaten. Bunun için fazla bir şey yapmanıza gerek yok. Belki de, işin özünde yatan ve bizi biz yapan, olgunlaşmanın sağlam temeli bu olsa gerekir. Çünkü her şey hediye olunca, bunun kıymeti ve getirisinin de sanıldığı kadar pek müthiş olmadığını zannediyorum...

        Emre ile birlikte gerçekleştirdiğimiz güzel bir "ilk" konserin ardından, bu anlamlı resitalin bana düşündürdükleri üzerine birkaç satır karalamak keyif verici. Her ikimiz için ya da her sanatçı için, az ya da çok konserle, nihayetinde sonucun "başarı" olduğunu görmek pek tabii ki mutluluk vericidir. Çünkü başında veya sonunda müzik, her zaman her şeyin önünde ve üstünde geliyor. Her türlü dejenerasyonu hiç edip yok eden de yine müziğin kendisi değil midir sizce?...

        Bunun yanı sıra sanat hayatında, aslında sınırlar olmadığı ve her şeyin göreceliği olduğu gerçeğinin -benim için- değer ve önemini şimdilerde bambaşka kavrayabiliyorum. Hocalarımın bana söyledikleri: "Her yol Roma'ya gider; yeter ki siz ne istediğinizi görün ve bilin!.." sözlerini de unutmam. İnsan yaşadıkça bir bütünü görmek ve onu unutmamak gerektiğini ve bunun önemini anlıyor. İngilizler, "Less is more..." - "Daha az olan, aslında daha fazladır..." atasözüyle de ne güzel ifade etmişlerdir bu olguyu...

        "Nicelik ve nitelik" kavramları bir yana, dilerseniz kendimizi müziğin derinliğine, sesine, eşsiz değerlerine, felsefesine ve o zengin ruhuna bırakalım. Ve arzu ederseniz, Beethoven'in "Müzik, tüm gücüyle ışığını yeryüzüne yaymalı... " sözlerine tekrar tekrar ve daima kulak verelim. Büyük besteci burada, sevginin gücünü ve onun erdeminin büyüklüğünü çok derin vurgulamıştır. Çünkü insanlığın her şeyden fazla, yaşamı anlamlı ve değerli kılan "sevgi"ye ihtiyacı vardır. Sevgiye ve belki de Tanrı'ya müzik sevgimle ulaşabildiğime inanan birisiyim...

        Diğer Yazılar