Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BAŞKALARININ hakkımda ne düşündüğüne değer veririm. Ancak benim insanlar hakkında ne düşündüğüm de "benim için" son derece önemli ve değerlidir!...

        Herkesin bir değeri olduğu gibi, herkese de yer vardır planetimizde. Müziğin veya hayatın tadı, herkesin kendi algılamasıyla sınırlıdır. Yeter ki kişi kendi yerini ve niteliklerini tanısın, öğrensin, geliştirsin ve kendi kendini aşma yolunda sürekli ilerleyebilsin. Yaşamın ve ruhun tekamülü için de gerekli olan bu erdem sayesinde hayatımız, başlı başına anlam kazanır. Bu özelliğe sahip her kişi, pek tabii ki başkalarındaki kalitelerin farkında, onları gören ve takdir edebilen, gelişmiş yapıda bir "birey" olmayı başarabilmiş insandır. Çünkü onlar, daima kalplerindeki sevgiyle hareket ederler, saygı duyar, değerli olanı yok saymadan ve unutmadan yaşamayı bilen kişilerdir. Ne yazık ki durum bunun tersi olduğu düşünüldüğünde, sağlıksız bir kısır döngü içinde, hazımsızlık dolu ve oldukça zavallı bir manzarayla karşılaşabiliyorsunuz...

        Müziğe hayatı boyunca asla ihanet etmeyen bir insana haksızlık edilemez. Deneyimsiz ve hatta çocukluk yıllarımda bile, bu ve benzeri konularla ilgili kendime "neden" diye basit bir soru yönelttiğimde, yanıt bulmakta zorlanmıştım. Bu hikâye, bugün bile beni aşıyor olsa da, içimi tamamen ferahlatan tek şey, gerçeğin varlığını görebiliyor ve yaşıyor olmamdır. "Altın" yüz yıl boyunca toprak altında kalsa bile, paslanmazmış! Dilerseniz, Galileo'nun çevresindeki meşhur (!) Hipokratlara söylediği o ünlü ve tek tümceye kulak vererek bu konuyu kısaca kapatalım: "Sizler ne derseniz deyin, dünya dönmeye devam ediyor ve edecektir!" diyor büyük düşünür ve bilgin. Şükürler olsun ki, bugün "sığ" değerlere gönül rahatlığıyla tebessüm ediyor ve kendimi gerçeğin kollarına güvenle teslim edebiliyor olmaktan mutluyum...

        Dünyanın dönmeye devam ettiği bir gerçek. Geçtiğimiz hafta 7 Temmuz günü, keman ekolünün klasik temsilcilerinden biri olan ünlü Çek keman virtüözü Josef Suk'u kaybetmenin üzüntüsü içindeyim. Çünkü Suk, gerçek büyük bir müzisyendi. Onun konçerto plaklarını dinleyerek büyüdüm dersem, inanır mısınız? Özellikle Mendelssohn, Bruch konçertolarını en fazla ondan dinlemiştim çocukluğumda. Şimdilerde ise, kendisinin en büyüklerle birlikte seslendirdiği (Julius Katchen, Janos Starker gibi müzisyenlerle) oda müziği repertuvarı kayıtlarından, derinlikli, ciddi ve olağanüstü güzellikteki yorumlarını dinlemekten büyük zevk alıyorum. Kendisiyle aynı adı taşıyan Çek besteci Josef Suk'un onun büyükbabası, Antonin Dvorak'ın ise büyük büyükbabası olduğunu biliyor muydunuz? Hayatı boyunca Dvorak ve Suk'un bestelerinin yanı sıra, Mozart'tan Beethoven, Brahms ve Berg'e kadar bir çok bestecinin eserlerini seslendiren ve kayda alan Suk, kalıcı yorumculuğuyla daima yaşayacaktır.

        Kendisi gibi 20. yüzyılın büyük pedagog ve kemancılarından, benim de hocalarımın öğretmeni olan Macar asıllı Musevi müzisyen Andre Gertler, bilindiği üzere pek az müzikçiyle birlikte müzik yapmıştır. Ancak Josef Suk'la, Bela Bartok'un iki keman için bestelediği "Duo"ların tamamını birlikte plağa kaydetmişlerdir. Bu değerli kaydı, Suk ve Gertler'in anılarına sizlere salık vermekten mutluluk duyarım. Büyük kemancılara ve sanatlarına daima sonsuz içtenlik ve saygıyla...

        Diğer Yazılar