Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        "ÂŞIĞIM... Belki yarın daha fazla ya da daha az, bilemem, ama ben buyum ve bu kadar!..."

        Müzisyen olarak ve yine tüm müzisyenler adına seslendiğim köşeme, şimdiye dek ve özellikle son haftalarda Türkiye'nin en büyük müzisyenleri, meslektaşlarım ve tüm dostlarımdan gelen değerli telefon, mektup ve e-postalarla iletilen mesajlara ve bu olağanüstü enerjilerine teşekkürü bir borç bilirim. NOT(A) SEHPASI adlı müzik köşesinin artık yalnız benim değil, tüm müzisyenlerin ve gerçek sanat/müzik severlerin seslerini duyurabildiği ve her zaman duyurabileceği yetkin bir yer olduğunu görmek, mutluluk verici...

        Türkiye'de herkesin kendisini "müzik yazarı" ilan etmesi, basının yetkinlik sınaması yapmadan herkese sayfa açması beni ve benimle birlikte birçok değerli müzisyeni uzun süredir düşündüren bir konudur. Bilindiği üzere, Almanya'da üniversitesi okunan "Musik Wissenschaft" - "Müzik Bilimi" adını taşıyan bir eğitim ve öğrenim dalı bulunmaktadır ve kişiler bu yüksek okulun mezunu olmadan yetkin müzik yazarlığına asla soyunamazlar. Müzik yazarlığı, "kanki" ilişkileriyle erişilen bir merci değil, uzmanlık gerektiren bir bilim dalının sonucudur. Son yazılarımdan birinde okura yaptığım "yazarın yetkinliğini sınama çağrısı", son derece haklı ve önemli bir uyarıdır. Yazarlık bir yana, müzikolog titriyle ortada dolaşan bazı kişilerin yetkinliği bile tartışılmalıdır bence. "Müzik yazarlığı ve müzik muhabirliği" birbirleriyle karıştırılmaması gereken iki ayrı olgudur. Kaldı ki bazı kişilerin prestijleri adına daha dikkatli davranmaları gerekirken, bunun tersine, internet ortamında da olsa: şahsıma, sanatıma, sanata, müziğe, emeğe, müzik yazılarıma, köşeme ve gazetem Habertürk'e yönelik mahalle ağzı, tarz ve Türkçe'siyle ele alınmış saldırı mahiyetindeki -gerçek ve etikle hiç bağdaşmayan- davranış biçimini profesyonelce bulmadım ve ciddiye alacak da değilim/değiliz!!... Dolayısıyla, benim bu saldırılar üzerine ayrıca bir açıklama yapmama da gerek yok. Hedefim olan nokta ne kişiler, ne de Türkiye'deki küçük savaşlardır, benim ilgi alanım, dünyadaki evrenselleşme adına atılan değerli adımlar ve sadece müziktir... Bu yüzden, "creame de la creame" işlerle uğraşırken, çok şey bilirim deyip de bir şey bilmeyen kişilerin takdirleri de kendilerine kalsın! Bunlara ayıracak zamanım yok! Eğer tekrarlamam gerekirse: herkesin müzik tadı, kendi algılamasıyla sınırlıdır.

        Sahnede kendini kanıtlamış ve yetkin bir müzikçi olarak, bunları söylediğimde, şahsıma gelecek hiçbir saldırı, ne kullandığım sözün etkisini hafifletir ne de benim prestijimi zedeleyebilir. "Kalitenin ve kalitesizliğin" son derece "net" olduğu dünyamızda, tabii ki herkese kendimizi beğendiremeyiz ve böyle bir mecburiyetimiz de yok. Proje ve düşüncelerimizi de herkes desteklemek, bizimle hemfikir olup paylaşmak mecburiyetinde de değil. Ancak en başta müziğe, sanata ve onun gerçeklerine, ayrıca birbirimize karşı "Etik" davranmak zorundayız!

        Sizlere "Merhaba..." dediğim ilk yazımdan bu yana yaklaşık iki buçuk yıl geçti. Kendi maddi imkânlarımla çıkardığım bir gazetede değil, Türkiye'nin en etkili gazetelerinden birinde adıma açılan özel bir köşede sesimi duyurabiliyor olmaktan gururluyum. Müzisyen arkadaşlarım adına da, müziği algılama birikimi ve içeriğimizin profesyonel bir gerçekliği olduğu tartışılmaz! Bunun yanında, pek tabii ki saygıdeğer müzik eleştirmenlerinin de "dinleyerek" algıladıkları müzik, bilgi birikimi ve erdemli düşünceleri vardır. Ama biz müzisyenleri bundan ayıran olgu, akademik eğitim ve birikimimizdir. Konuyla ilgili paylaşım ve düşüncelerinizi duymak beni mutlu edecektir.

        Başladığım konuyu yine aynı şekilde noktalamak istiyorum: "Âşığım... Belki yarın daha fazla ya da daha az, bilemem, ama ben buyum ve bu kadar!... " Sevgilerimle...

        Diğer Yazılar