Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        - PARİS -

        “KİMYASAL silahlar” üzerine çok şüphe, çok söz dolaşırken, oyuncaklardaki gizli “kimyasal tuzaklar”a dikkat çekildi.

        Avrupa Birliği bünyesinde Helsinki’de faaliyet gösteren Avrupa Kimyasal Ajansı (ECHA), 27 ülkede çok sayıda ürünü incelediği son raporunda, “yasaklı maddeler”in piyasada cirit attığını belirledi.

        Bu “cirit”in mızrak olup bedenlerine, sağlıklarına, geleceklerine saplandığı en zayıf halka ise çocuklar.

        İncelenen oyuncakların yüzde 20’sinde, “yasaklanmış oranın çok üstünde ftalat ya da oftalat” bulundu.

        Yani her 5 oyuncaktan biri, çocukları fiilen zehirliyor. Özellikle plastik yoğun oyuncaklar.

        “Tehlikeli” DEHP, BBP, Dibütil ftalat gibi türler, sinir sistemine zarar veriyor, metabolizmayı bozuyor, ileriki yıllarda kısırlığa yol açıyor.

        Başka raporlar da “ftalat” ın sinir sistemine etkisinin çok büyük olduğunu ortaya koyuyor. Hamilelik döneminde bunları içeren kozmetik veya plastik maddeleri kullanan kadınların, özellikle erkek çocuklarında 3-5 yaşında önemli sonuçlarla karşılaştıkları belirtiliyor.

        Kısacası, sinir sistemi ve beyin, daha anne karnındayken minikleri rehin alıyor ve hayatlarına adeta ipotek koyuyor.

        Annenin “plastik” tuzaklarına, çocuğun neşesi oyuncakların niteliğine göre kurduğu tuzaklar ekleniyor.

        Hayatınıza çok uzak gibi gelen “kimyasal silahlar”, bir deodorantın fıslamasıyla yahut parlak renkli oyuncakların cazibesinde, bir bebeği, bir çocuğu yaralıyor.

        Hepimizin düşebildiği tuzaklar.

        Çünkü nasıl yürüdüğümüzü önemsemiyoruz, nasıl yürüyeceğimizi bilemiyoruz; çünkü ürünler fiilen yahut simgesel olarak tamamen “plastikleşmiş!”

        DİYABETTEN KANSERE

        Kimi araştırma daha etraflı, daha tedirgin edici:

        Sperm kalitesinin düşmesinden organların gelişiminde anomalilere...

        Diyabet 2’den çeşitli kanser türlerine!

        Hastalığı o anda ortaya çıkan bir kötülük zannettiğimiz için, bu tuzakların özellikle küçük bedenlere nasıl sızdığı, nasıl yuvalandığı, nasıl beslenip serpildiği üzerine fazla fikrimiz de olmuyor.

        ECHA’nın ayrıntılı araştırmasında, çocukları bir an unutup “mücevher ve takılar”a da takılabilirsiniz: Yüzde 12’si “kadmiyum”lu; deri eşyaların yüzde 13’ü “krom”lu.

        Katalitik ısıtıcılar vücudunuza sıcaklık verirken bir ihtimal asbest de saçabiliyor...

        Termoslarda sıcak tuttuğunuz çay ya da kahveye (yine bir başka tuzak olan) şekerden önce yine asbest sızma ihtimali mevcut.

        DİRENİŞ HATTI

        Bu raporun kaba önemi şu:

        Söz konusu olan zaten epey katı sınırlamaların bulunduğu 27 Avrupa ülkesi. Daha yakından bildiğimiz daha denetimsiz ülkeler değil.

        Elbet hepsi değildir ama baş şüpheliler “Çin işi” olanlar, isimsiz, etiketsiz, taahhütsüz, denetimsiz olanlar!

        Gıdadan kozmetiğe, oyuncaklara, bu kadar yoğun “kimyasal saldırı” altında insanoğlu, özellikle çocukları için “sağlıklı bir yol”u kolay bulabilir mi?

        Muhtemelen bulamadığı için “yeni, yaygın hastalık türleri” geleceğe kurdukları tuzaklarla birlikte onları esir almanın yolunu buluyor.

        Çoğu zaman iş işten geçtikten sonra farkında olana kadar...

        Ya da bir ihtimal, hep farkında olup yasal, bilinçli, dikkatli, örgütlü bir direniş hattı oluşturana kadar!

        Diğer Yazılar