Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        -PARİS-

        Dünyanın “hala” fiili sosyal devletlerinden sayılan Fransa’da yeni “yoksullukla mücadele planı”nın anahtar kavramı “Kader eşitsizliği.”

        Daha radikal kapitalizm eleştirilerinde “Eşitsizliğin kader olmadığı” temel alınırken, “liberal – reformist” Macron çizgisinin bu kilit kavramı demeye getiriyor ki, “Kadersizlik eşitsizlik yaratmasın.”

        FARKI FARK ETMEK

        Aradaki ciddi fark şu:

        Kapitalizm eleştiriniz, sisteme köklü muhalefetiniz varsa, yoksullar, ezilenler katından en üst kattakilere bakarsınız…

        Oysa Macron ve kurucusu olduğu iktidardaki “Cumhuriyet Yürüyor” hareketinin temel eleştiri odağı zenginlik, servet ve dağılımından ziyade; “alttakilerin hali.”

        İlki üsttekileri hedef alırken…

        Bu ikincisi “alttakiler”i kendi kaderlerini yeniden aynı biçimde üretmekten çıkartmak adına sadece onlara bakıyor!

        O yüzden de yukarıdaki zenginliğin dağılımından ziyade, devletin sosyal dağıtım politikalarıyla “bu işin böyle gitmeyeceği, yoksulluğun önlenemediği” gibi istatistiksel bir “hakikat”ten yola çıkıyor…

        Yoksulun cebine para desteğinden ziyade, yoksul aile çocuklarının kaderini değiştirecek (değiştirebilecek, bir ihtimal değişmesini sağlayabilecek) projeleri ön plana çıkartmak istiyor.

        KADER YUVARLAKTIR

        Nitekim “Dayanışma ve Sağlık Bakanı” Agnes Buzyn daha yeni dedi ki, “Parasal destek geçici bir onarımdır. Bir hayat projesinin yolunu açmaz. Biz gençlere hakiki fırsat eşitliği sunmak istiyoruz. Özellikle mesleki açıdan.”

        Bu da tek kelimeyle “eğitim” manasına geliyor.

        Bir devrimle dünyada genel, laik, cumhuriyetçi eğitimi en sağlam biçimde hayata geçirmiş; üniversiteleri hala hemen herkese açık ve parasız olan bir sistemin kendini yenileme çabasından; kifayetsiz ve adaletsiz bulmasından söz ediyoruz.

        Esasen bu “proje”nin başarılı olduğu çok popüler bir saha var: Futbol.

        Büyük kulüplerin gelirlerinin, uçuşan TV yayın haklarının içinden yapılan “Tobin Kesintisi” ile altyapılara, amatörlere, mahalle kulüplerine kaynak ayrılması… Ve bu sayede, yeni kuşağı Dünya Şampiyonu olmuş her etnisiteden Fransız gençlerin, yetenek, emek, liyakat ölçüsünde hiç olmazsa top sahasında önünün açılması!

        O sayede dünyada en çok futbolcu yetiştiren ülkelerden birinin, Brezilya’dan sonra dünyanın ikinci büyük futbol ihracatçısının yaratılması.

        Sadece kendi milli oyuncularının değil; Fas, Tunus, Cezayir, Senegal, Fildişi Sahili, Kamerun gibi Afrikalılara da “çift kimlikli” çocukların arzı.

        Tabii nihayetinde “parlak, iyi kazançlı futbolcular” bir eşitlik manasına gelmiyor onca genç açısından; ama bir “fırsat” yaratıyor!

        “Tobin Kesintisi”, iktisatçı James Tobin’in dünyadaki spekülatif sermaye hareketlerinden yapılacak kesintiyle, yoksul ülkelerin finansmanına kaynak yaratılması hayaliydi; bakın nerede sonuç veriyor!

        ANA FİKİR

        “Kader eşitsizlikleriyle mücadele”nin ana fikri şu:

        Bilhassa Fransa’da, bu sistem içinde, yoksul ailelerin çocuklarının kaderi büyük oranda yoksulluk oluyor.

        Doğduğu yer ve yetiştiği aile onu bu kaderin içine hapsediyor ister istemez ve çıkış ihtimali çok düşük!

        İktidara göre, Fransa’da yoksullu oranı düşmüş olsa, yoksulluktan kurtuluş için daha çok sayıda kuşağın harcanması gerekiyor; tabii eski yöntemlerle. Nitekim Cumhurbaşkanı Macron’a göre son 30 yılda “Kader eşitsizliği” artmış durumda. Ve bu insanlar “unutulanlar” sayılıyor.

        PASTANIN KREMASI

        Ama baştaki ikileme gelirsek; mesele sadece devletin sosyal politikalarını, kaynak kullanımı ve aktarımını değiştirmek mi, yoksa “Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik (Dayanışma)” diyen bir devrimle ortaya çıkmış, tüm okulların, resmi dairelerin girişine bu kavramları yazmış bir Cumhuriyet’teki sorun, yüksek gelirlerin aldığı payın sürekli artması mı?

        Nitekim Fransa’daki en büyük 500 servet sahibi 2016’da 460 milyar Euro’luk bir zenginliğe sahipken bu rakam iki yılda 650 milyarı buldu. 9 yıllık artış yüzde 70’e ulaşırken, aynı dönemde milli gelir artışı yüzde 12. O azınlık servetin milli gelirdeki payı ise yüzde 30’a ulaşmış durumda.

        Bloomberg’in bir raporuna göre, en zengin 13 Fransız’ın serveti yılbaşından bu yana 24 milyar Euro arttı.

        Yine yeni bir araştırmaya göre, dünyanın önemli şirketlerinde hissedarlara dağıtılan kâr payı bir yılda yüzde 13 arttı ve 500 milyar dolar bu şekilde dağıtıldı. Avrupa’da bu artış yüzde 18,7… Fransa’da ise 51 milyar dolarla yüzde 23,5! En çok kar payı dağıtanlar arasında Sanofi, BNP, Total gibi üç Fransız devi de bulunuyor.

        BAKMAK BAŞKA

        Herkes bakınca eşitsiz görür; mesele, arkasında neyi gördüğünüz ve mücadelede samimiyetle neyi, kimleri hedef aldığınız.

        “Kader eşitsizliği”ni yıkmanın birinci yolu belki sadece kadersizlerin kaderine şefkat göstermek değildir!

        Diğer Yazılar