Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        NE tuhaf! Fethullah Gülen son dönemin iki kritik olayında “durup dururken” müdahale etti. Belki “durup dururken” değildi!

        SAMİMİYET

        Biri Baykal’ı süpüren “kaset olayı” idi. Baykal, kamuoyu önüne istifa için çıktı. “Tarihi” bir anda “durup dururken” bir “mesaj” verdi: “Pensilvanya’dan aldığım üzüntü ve destek mesajlarının samimiyetine inandığımı da belirtmek isterim.” Belki “durup dururken” değildi!

        ASIL NİYET

        Şöyle soru-yorumlar da yapılmadı mı:

        1. Gülen, “Kaset olayıyla bizim çocukların ilgisi yok” mu demek istemişti?

        2. Onca kişi üzüntü ve destek iletmişken Baykal, Gülen’e atıfla ne amaçladı?

        3. Hükümet o ana kadar (“yandaş medya” da dahil) kasetin üstüne gitmemişken,

        Baykal’ı hükümeti baş sorumlu ilan etmeye “Pensilvanya” mı yöneltti?

        4. Baykal mı (o) cemaat ile hükümet arasında çatışma olduğunu ima etmek istedi; yoksa zaten bizzat Gülen mi bunu ima etti ve bir şekilde duyulmasını mı arzu etti? O gün istifa ederken aslında “kurultayda dönebilmeyi” düşünen Baykal bile, “mesaj”ın manasını bugün farklı yorumluyor olabilir! Çünkü gelişmeler çok hızlandı!

        SUİNİYET

        Gülen’in ikinci sürprizi “ABD, İsrail savunma hattı”ndan geldi.Wall Street Journal, “İmam Gülen’in ABD’de bir yayına verdiği ilk söyleşi”yi yayınladı.

        Gülen, “Gazze’ye yardım organizatörlerinin, İsrail’in rızasını aramamış olmaları, otorite tanımazlığın işareti” demişti. “Kendi hareketiyle bağlantılı bir yardım örgütü Gazzelilere yardım etmek istediğinde, İsrail iznini almaları gerektiğinde ısrar ettiğini” söylemişti. Yazı, “Gülen hareketi” kitabı yazarı Ebaugh’a dayanarak, “İzleyicileri gelirlerinin üçte birini onunla bağlantılı kuruluşlara vermek zorunda” dediği Gülen hakkında, “onun yorum yapmak istemediği” bir eski haberi de anmıştı:

        “Gülen izleyicilerine, yerel (ABD’li) Kongre üyelerine yardım yapmadan kendisini ziyaret edemeyeceklerini söyledi.”

        “Bağımsız araştırmacı gazeteci” Joe Lauria’nın yazısındaki unsurlardan birinin, “Gülen’i destekleyenlerden biri eski CIA mensubu ve şimdi (CIA bağlantılı) düşünce kuruluşu Rand Corporation’un daimi danışmanı Graham Fuller” olması da ilginçti!

        İYİ NİYET

        Kartlar yeniden dağıldı çocuklar! Saflar karışıyor. Bildiğimizi sandığınız çok şey belki de bilmediğimiz gibidir!

        Gazetecinin asıl derdi

        ORMANA bakarken ağacı, ağaca bakarken ormanı kaçırmamak için! “Gülen’le söyleşi” yi yapan “bağımsız araştırmacı gazeteci” Joe Lauria “özel” bir gazeteci. İngiliz Times’ta “FBI çevirmeni, itirafçı Türk Sibel Edmonds” ve “ABD nükleer sırlarının sızması” üstüne dizi yazdı. ABD’de muhalif eski Demokrat senatör(başkan aday adayı) Mike Gravel’in kitabının (“Amerikan militarizminin yükselişi ve onu durdurmak için bir adamın savaşı”) ortak yazarı oldu. İki konu da “İsrail yanlısı ABD’li şahinler”i hedef alıyordu.

        Lauria, “bana göre”, Gülen’den başka niyetle önceden randevu almış; güncel soruya cevapWall Street’in daha çok hoşuna gitmişti! O belki hâlâ eski konusu peşindeydi:

        "ABD’den nükleer bilgi sızdırma”da en büyük rolü “Türk ve İsraillilerin oynadığı”na dair yazıları. 2008’de şunu söylemişti:

        “Bazı yüksek ABD’li yetkililer, kimi Türk ve İsrailli doktora öğrencisine ABD’de nükleer tesislere erişimde yardımcı oldu. Bunlar Rand’le de çalışıyordu. En az bir ABD şirketi, Giza Teknoloji bu işte rol oynadı. Bu iş 1995’ten 2002’ye sürdü ama devam ediyor da olabilir. Nükleer bilgiler kimi Türk işadamı, kimi ABD’li yetkili aracılığıyla, bir dönem ABD’nin göz yumduğu üzere Pakistan’a, nükleer karaborsaya, başka yerlere de ulaşmıştı.”

        “Yüksek yetkililer” muhtemelen “Türkİsrail ittifakı”nın baba isimleri; “İsrail kankası, Ergenekon avukatı neoconlar” idi.

        Bu mevzu burada kalmaz!

        Diğer Yazılar