Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yeni Papa Hıristiyan alemine ve dünyaya ne getirir bilemem ama…

        Bize kendi dini-ideolojik-siyasal pozisyonuna dair kavramı ödünç verebilir.

        Bu münasip bir kavram.

        Bizdeki siyasi-ideolojik-muhafazakâr yükselişi de, geç de olsa izah edecek kavram.

        ***

        Esasen adını “Yoksulların azizi” St. Francis d’Assisi’den alması bile kafi.

        İsterseniz “François” deyin, ama seçimi bu.

        İtalya’da, doğduğu Assisi kasabasında, 1200’lerin başında Fransiskenliği kurmuş Francis.

        Azizlikten önceki, savaşta esir düştüğü sıradaki adıyla Francesco di Bardone; ki İtalyan asıllı Arjantinli Papa’nın yeni adı da aynı zamanda Francesco tabii.

        O esaretten sonra “Bir lokma bir hırka” din yorumu getiriyor Francesco-Francis.

        ***

        Bugün pazar ya; yazıyı sinemaya götürürsek…

        Michael Curtiz’in 1961 yapımı “Francis of Assisi” filmi onu anlatır.

        Franco Zeffirelli’nin daha çok bilinen 1972 yapımı “Fratello sole, sorella luna”, “Erkek kardeş güneş, kız kardeş ay” filmi.

        Liliana Cavani’nin 1989 yapımı, Mickey Rourke ve Helena Bonham Carter’“Francesco”su!

        Bir de, faşizm sırasında Assisi’de kaçak Yahudileri ve direnişçileri saklayan kiliseye dair James Mason, Irene Papas’lı, sanki “Vatikan’ın faşizme boyun eğişi”ni aklamak üzere sipariş bir film: Ramati’den “Assisi underground”!

        O boyun eğişi de Costa Gavras’ın “Amen”i işler biraz.

        Esasında, faşizmle işbirliği içinde servet de yapmıştır Vatikan. Daha sonra ise Gladio’nun kirine bulaşır.

        (Arjantin’de Kilise’nin cunta sırası yaptığı da odur.

        Kilise ile faşizm işbirliğin teorik-teolojik kavramı olarak, “Klerikal Faşizm” yahut “Nasyonal Katolisizm” de kullanılmıştı).

        ***

        Yeni Papa da, Cizvit inadıyla, bu “sosyal muhafazakâr” yoksulluk yoruma sıkı bağlı.

        Arjantin’de Kardinal lüksü içinde yaşamaktansa, yoksul mahallelerde dolaşıp şehirde sıradan bir evde basit bir yatakta yattığı; lüks araca binmek yerine toplu taşıma kullandığı; Arjantinli papazları, Vatikan’ı ziyaret yerine o parayla yoksullara yardıma teşvik ettiği; mütevazı lokantalarda yemek yediği anlatılıyor.

        Bunları bildiğimiz muhafazakârlık türleri ile de karşılaştırabiliriz diye yazıyorum!

        Özellikle “merkez siyasi muhafazakârlık” yerine “çevreden, yoksullar arasından yükselen siyasi muhafazakârlık”lar bakımından.

        “Sosyal merhametli muhafazakârlık” diyerek belki!

        ***

        Nitekim Arjantin’de “Özgürlük teolojisi”ne bağlı nice papazın yaptığı da bu.

        Zenginliği reddedip yoksullarla iç içe olmak.

        “Hayat kadınları ve babası belirsiz çocukları” mevzuunda bile, yeni Papa, eski adıyla Jorge Mario Borgoglio; kimi katoliğin dışlamasına inat, onlara, çocuklarına kucak açar, vaftizlerini yaparmış; İsa’yı da örnek göstererek.

        Papa, “yoksullaştıran, sefalete yol açan neo-liberalizm ve küreselleşme”ye karşı tavırlarıyla bu açıdan tutarlı!

        Bu zaviyeden de bildiğimiz muhafazakârlık türleriyle karşılaştırmalar yapabiliriz!

        ***

        Fakat tabii sonuçta “muhafazakârlık” Papa’nınki de.

        Eş cins evliliklerine, onların evlatlık almasına, Arjantin’de Bayan Başkan’ın bu yöndeki siyasi kararlarına kökten karşı.

        O yüzden sık sık kapışmışlar.

        ***

        Nihayetinde, ister cumhuriyetçi, ister kralcı, ister Katolik vs…“muhafazakârlık”!

        Arjantin’de Kilise, darbe-cunta dönemi için biraz özeleştiri yapsa da…

        Deniyor ki, üçte ikisi Katolik Arjantinlilerin yüzde 90’dan fazlasını kiliseden uzaklaştıran sebep, Kilise’nin “Kirli Savaş”ta 30 bin insanı yok eden işkenceci infazcılarla işbirliği.

        Nitekim Papa için de, “yoksullara daha da yakın, biraz liberal mi, solcu mu ne” iki papazı işkencecilere bir nevi teslim ettiği iddiası var.

        Ünlü gazeteci Verbitsky bu meseleyi “Sessizlik” adıyla kitaplaştırmış.

        Bu konuda suç duyurusu, ama Papa’nın ifade vermeyi reddedişi var.

        Başka iki gazeteci ise Papa’nın beş ay işkence gören iki papazı kurtarmak için Cunta lideri Videla ile görüştüğünü yazan bir kitap çıkarmış!

        ***

        Alicia de la Cuadra, Arjantin’de ailesi darbecilerce öldürülüp zenginlere verilen bebekler için “Cumartesi Anneanneleri”ni kuranlardan.

        Ailesinden, hamileyken gözaltına alınıp orada doğurduğu bebeği çalınan bir kadın da dahil, 5 kişi öldürülmeden önce, yeni Papa’ya yapılmış çağrıların o vakit nasıl duvara çarptığı anlatılıyor.

        O döneme dair de sinemaya gidersek…

        Marco Bechis’in “Garage Olimpo”su, Hector Olivera’nın “Kalemlerin Gecesi” filmi, özellikle kayıp bebekler için Luis Penzo’nun “Resmi Tarih”i ve Gaston Biraben’in “Cautiva”sı mesela.

        ***

        Kimi muhafazakârlığın özellikle Kanlı Pazar, 12 Mart ve 12 Eylül, hatta kiminin 28 Şubat işbirlikçiliğini de düşünebilirsiniz!

        Yoksulların arasından, gecekondulardan çıkan “sosyal muhafazakâr” zaferi de.

        Ve tabii, yine muzaffer kimi muhafazakârlığın, bir lokma bir hırkayı sıyırıp zenginliği ve zenginleri tutkuyla sevmesini, “muhafaza-kâr”laşmasını…

        Neo-liberalizme, küreselleşmeye yapışıp “neo-muhafaza-kârlaşma”sını da!

        Bir lokma bir hırkadan ziyade, bir papa bin fukara bir dünya zaten bu!

        Diğer Yazılar