Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Sosyal bir hukuk devleti ile sosyal bir medyanın seviyeli ilişkisi etkileyici.

        Bir aşk yok belki ama görüşüyorlar.

        Twitter sosyal medya olarak özgürlük platformu açıyor.

        İşinde gücünde güçlülerin sınırladığı, baskıladığı, kısıtladığı insanlar kamusal alanı böyle tek tek basaraktan genişletmeye çalışıyor.

        Demokrasi belki böyle bir şeydir diye.

        Sosyal bir hukuk devleti ise avlamak istiyor.

        Bir yandan hakikaten mübarek bir barış niyetinde…

        Bir yandan da keskin nişancılıkla tek tek savaş derdinde.

        ***

        Twitter, çok sayıda gazetecinin, kamu çalışanının, hatta özel sektör elemanının zıpkınla, oltayla, av tüfeğiyle halledildiği bir av sahası oldu.

        Sosyal medyada özgürlük icra edersen, sosyal bir hukuk devleti, ki bi de demokratik, infaz ediyor.

        Çünkü özgürlük sandığın gibi değil.

        Çünkü ifade özgürlüğünü kullanacağın mecra bulduğunu sanıyorsun; ama okulda, kamuda, işyerinde, medyada esasen özgür değilsin.

        Oralardaki hak ve özgürlükleri, en klasikleri, en temel olanları sağlama almadığında, geriye 140 karakterle istediğini yazabilme özgürlüğün kalıyor; o da temel hak ve özgürlüklerin zincirlerine takılıyor.

        Twitter mesajları yüzünden insanlar alındı, kimi salındı, kimi büyük suçlar isnadıyla tutulmak isteniyor.

        Bence de tartışmalı, ama sadece tartışmalı bir konu olan, “Gazetecinin Twitter yayınları” üzerinden çok sayıda gazeteci işten atıldı.

        (Hakaret ve şiddet meselesi ayrı: İster duvara yaz, ister sosyal medyaya, ister köşeye, ister kürsüden binlerce insana et!)

        ***

        Şimdi bir başka misal vereceğim size.

        Yine Twitter infazı.

        Bu “militer” vakaya bakıp çok sayıda sivili yargısız infaz eden “sivilleşme”nin de ne olduğunu anlayın artık!

        Daha Gezi ve gazı yokken; ne “Faiz lobisi”, ne “dış mihraklar”; on binlerce muvazzaf ve emekli asker, özellikle astsubaylar Twitter üzerinden ses duyurmaya çalıştı.

        Çünkü üstünü üstüne şikayet yine eziyet olarak dönüyordu.

        Çünkü ne hükümet ne Genelkurmay alttakini umursuyordu.

        Çünkü güvenip Başbakanlık BİMER’ine yazdıklarında oda hapsi olarak biniyordu.

        Çünkü hükümet daha da ezecek Disiplin Kanunu’nu paşalara hediye etmişti.

        Çünkü çocukları dahi koyu bir ayrımcılığa tabi tutuluyordu.

        Bu eylem, haraç kesen askeri vakıf dayatmasına yaygın ve kararlı bir itiraz getirdi.

        Tehditlere rağmen, haysiyetli bir itiraz!

        Derken “temizlik” başladı.

        Twitter mesajlarında eleştiri yapan kimileri oda hapsine, kimi harbi hapse gitti.

        Kimi sindirildi. Kimi de “ordudan, yani işten” atıldı, atılıyor.

        Orada en azından bir mahkeme var! Hoş sonucu bile beklemeden atıyorlar!

        Medyada filan zaten o da yok. Anla yani sivilleşmeyi!

        Ama sonuçta her ikisi de “intikam”. Çünkü demokratik bir hukuk devleti bu.

        Sivilliği de böyle militerliği de!

        ***

        Ömer Ş. 14 yıllık deniz astsubayı(ydı)!

        Dört yıl da okul; 18 yıl.

        5 takdir belgesi, 13 yıl boyunca tek ceza almaması, Twitter’daki iki kelimelik hak talebi, haksızlık beyanı yanında hiç sayıldı.

        Çok üstün bir üst’ün iki dudağının arası; bir insanın, bir eşin, doğumuna bir hafta kalmış bir kız bebeğin kaderini belirledi.

        Babası polis maaşıyla okutmuş Ömer’i. Hayatı kurtuldu sanmış.

        Lakin hayat ile haysiyet bir arada olmuyor işte! Henüz söyleyememiş babasına.

        Belki avukat tutacak. Hak arayacak. “Yeniden köle olabilmek için” mücadele verecek.

        Atılma gerekçesi “TSK itibarını zedeleyecek ahlak dışı harekette bulunmak”.

        Darbecilik değil, kantin soymak değil, bir eri kim vurduda yahut döverek öldürmek değil, bir askeri intihara sürüklemek değil, 25 askeri cephaneliğe sokup havaya uçurmak değil, 34 köylüyü bombalamak değil, 13 yaşında bir çocuğu asit çukuruna atmak değil.

        Öyle olsa, niceleri ne işini kaybetti, ne rütbesini, ne itibarını!

        Bir yakınına sordum, nasıl hissediyor diye:

        Fikri hür, vicdanı hür ama işsiz bir askermiş!

        ***

        Kim demişti, fikri hür vicdanı hür diye?

        Öyle ya, hazır ol; en cumhuriyetçi kurum orası.

        Rahat; burası da demokratik hukuk devleti!

        Uludere davasının sivil mahkemede reddedilip alttaki askerleri, ezilenleri genellikle haksız görüp üsttekileri masum çıkarmakla ünlü “paşa mahkemeleri”nin militer adaletine teslim edildiği canım ülke.

        Havadan gördüğün köylü de böcek olabilir…

        Tepeden baktığın alttaki asker de!

        O militer kafayla, gazeteci de, belki sen de!

        Bir sabah uyandığında…

        Bir bakmışsın!

        Diğer Yazılar