TUSAF 13. Uluslararası Kongre ve Sergisi

ANTALYA (AA) - Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakan Yardımcısı Mehmet Daniş, isminin önünde akademik unvanları olan birçok kişinin, gıda ürünleri konusunda, sektörü, üretimi etkileyecek, toplumu endişeye sevk edecek açıklamaları sorumsuzca yapmaya devam ettiğini belirterek, "Televizyon ekranlarında birçok renkli görüntülerin arasında sağlığınızla ilgili sizi yönlendirmeye yönelik aslında bu yayınların çok etkisi altında kalınmaması gerektiğini düşünüyorum." dedi.

Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu (TUSAF) tarafından düzenlenen, "Buğday ve Un Ticareti, Unlu Mamullerde Trendler ve Yenilikçilik" konulu 13. Uluslararası Kongre ve Sergisi, Antalya'nın Belek Turizm Merkezi'ndeki bulunan bir otelde başladı.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakan Yardımcısı Mehmet Daniş, burada yaptığı konuşmada, dünyada milyonlarca kişinin açlık veya yetersiz beslenmeyle karşı karşıya olduğu düşünüldüğünde tarımın stratejik sektör olmaya devam edeceğini söyledi. Bu nedenle bakanlık olarak tarıma günübirlik politikalarla değil, uzun dönemli politikalar oluşturarak yaklaştıklarını kaydeden Daniş, son 15 yılda tarım sektörünün en istikrarlı dönemine ulaştığını ifade etti.

Türkiye'de hububat üretiminin 2016 yılında yaklaşık 35 milyon ton olarak gerçekleştiğini anımsatan Daniş, 2018 yılından itibaren hububat üretiminde kuraklığı da sigorta kapsamına aldıklarını dile getirdi. Daniş, Milli Tarım Projesi ile Türkiye'yi 941 havzaya ayırdıklarını, buğday üretimini 941 havzada da destek kapsamında tuttuklarını vurguladı.

Konu gıda olunca sektörün zaman zaman "medyanın azizliğine" uğradığını ifade eden Daniş, şöyle konuştu:

"Medyanın parlattığı, isminin önünde de akademik unvanları olan birçok kişi maalesef gıda ürünleri konusunda sektörleri, ürünlerimizi etkileyecek, toplumu endişeye sevk edecek açıklamaları sorumsuzca yapmaya devam etmektedir. Şunu bilmenizi isterim ki bu kişilerle sürekli temas halindeyiz, bunların bazıları neyle karşılaşacaklarını bildikleri için bize cevap bile vermemektedir. Burada medyamızı daha duyarlı olmaya, halkımızı da her söylenene inanmamaya davet ediyorum. Bizim geleneksel beslenme yöntemlerimiz var, hastanelerimizin, sağlık hizmetlerimizin de ne kadar geliştiğini anlatmaya gerek yok. Herkesin çok hızlı ulaşabileceği hastaneler, diyetisyenler, uzmanlar var, gidip onlardan bilgi alabilirsiniz. Televizyon ekranlarında birçok renkli görüntülerin arasında sağlığınızla ilgili sizi yönlendirmeye yönelik bu yayınların çok etkisi altında kalınmaması gerektiğini düşünüyorum."

- Ekonomi Bakan Yardımcısı Metin

Ekonomi Bakan Yardımcısı Fatih Metin de 2002 yılından bu yana Türkiye'de ihracata dayalı bir büyüme modeli ortaya konulduğunu söyledi. Giderek güçlenen Türkiye'nin birilerini rahatsız ettiğini ifade eden Metin, "Geçen haftalar içerisinde bu rahatsızlarını eşkıyalık yaparak, uluslararası hukukun bütün kurallarını ayaklar altına alarak çiğnediler. Türkiye bunlara pabuç bırakacak değil. Dün olduğu gibi bugün de yarın da büyümemize, gelişmemize, hem bölgemizde hem de dünyada, barışın ve huzurun teminatı olmaya devam edeceğiz." dedi.

Türkiye'ye geçen yıl 15 Temmuz'a kadar gelen doğrudan yabancı yatırım miktarının 4 milyar dolar, 15 Temmuz'dan sonra ise 8 milyar dolar olduğuna işaret eden Metin, "Geçen yıl toplam 12 milyar dolar doğrudan yabancı yatırım gelmiş. O zaman soruyorum, sen neyin derdindesin? Sizler yatırımcısınız, ihracatçısınız, para güvensiz yerde durur mu? Bu ülkeye inanan, güvenen hiçbir zaman kaybetmedi, kaybetmeyecek de." diye konuştu.

Un üreticilerinin yeni trendlerin, yeniliklerin takipçisi olması gerektiğini belirten Metin, bu konuda bakanlık olarak her zaman yanlarında olduklarını bildirdi.

- 18 miyar liralık ekonomik büyüklük

Kongrede konuşan TUSAF Başkanı Eren Günhan Ulusoy da un sanayinin 18 milyar liralık ekonomik büyüklüğü ile Türkiye'nin sayılı tarımsal sanayi sektörlerinden biri olduğunu kaydetti.

Türkiye'nin dünyanın en büyük un ihracatçısı olduğunu da ifade eden Ulusoy, "2002 yılında 253 bin ton olan un ihracatımız, 15 yılda 14 kat artarak 3,5 milyon tona yükseldi. Aynı dönemde Türkiye'nin ihracatı 40 milyar dolardan 150 milyar dolara yükselerek 4 kat arttı. Un ihracatı ise 47 milyon dolardan 1 milyar 80 milyon dolara çıkarak 22 kat arttı. Un sanayicilerimiz 11,6 milyon tonluk dünya un ticaretinin yüzde 30'unu gerçekleştiriyor." ifadelerini kullandı.

Son dönemde sektörün Adana'da yaşanan yanlış ve asılsız bir haberle karşı karşıya kaldığını da belirten Ulusoy, un sanayicisinin sağlığa zarar veren her türlü konunun karşısında olduğunu dile getirdi.

TOBB Başkanvekili Faik Yavuz da 2016'nın sıkıntılı geçtiğini, hiç beklenilmeyen bir kalkışma ile karşı karşıya kalındığını, bunun da ister istemez ekonomiyi etkilediğini söyledi. Yavuz, finansman konusunda ihracatçılara kapılarının sonuna kadar açık olduğunu vurguladı.

- "Bölgesel ticaretten daha fazla pay almalıyız"

Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) Genel Müdürü İsmail Kemaloğlu, dünyada bir taraftan tarım yatırımlarının, bir taraftan da iklim değişikliği nedeniyle tarımsal risklerin arttığını, ana üretici ülkelerin ithalatçı, üretme imkanı bulunmayan ülkelerin de üretici olabildiğini ifade etti.

Etrafına bir daire çizildiğinde Türkiye'nin 700 milyar dolarlık tarım ve gıda ürünleri ticareti olan bir köprü durumunda bulunduğunu anlatan Kemaloğlu, dünya tahıl ürünleri ticaretinin yüzde 23'ünün Türkiye'nin etrafında döndüğünü vurguladı.

Dünyada çok hızlı arazi kiralamaları gerçekleştirildiğini belirten Kemaloğlu, "Ne ilginçtir ki dünyada en fazla kiralanan arazi, dünyanın en açlık çeken 7 ülkesinde yoğunlaşmış. Afrika'da Nil Nehri var, 10'un üzerinde Afrika ülkesini havzasına alıyor. Toprak var, güneş var. Sorun başka bir yerde sanki. Değişen bu dünyayı bizim sektör olarak yeniden bir değerlendirmeye ihtiyacımız var. Daha global bakmak, bir araya gelerek daha büyük şirketler kurmak zorundayız. Bölgesel ticaretten, uluslararası ticaretten daha fazla pay almalıyız." dedi.

Yurt içinden ve yurt dışından yaklaşık bin katılımcının bulunduğu kongre 2 Nisan pazar günü sona erecek.