Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        GEÇEN 5 ayda Galatasaray futbol takımının durumunu ele alan çok sayıda yazı yazdım. Sağ olsunlar onlar da bol bol yazı malzemesi sağladılar, sağlamaya da devam ediyorlar. Örneğin 14 Aralık'ta 30 yıldan ligde beri en kötü sezonu geçirdiklerini yazmışım. O tarihten beri yeni başarısızlık rekorları kırmaya devam ediyorlar. En çok yenilgi, en düşük puan, en kötü averaj... Liste böyle devam ediyor.

        Bu göstergeler 2010-11 'in tamamen kayıp bir sezon olduğunun açık işareti. Ama bu sezon bitince takımın kapısına kilit vurulmayacak. Hatta şimdiden gelecek sezona dair çalışmaların başlamış olması lazım. Bu aşamada yönetim kurulu için de, taraftar için de, takım için de en büyük soru şu: Hiç umut var mı? Yani gelecek sezonun bundan daha iyi geçeceğine dair bir parça da olsa umut var mı?

        Bu çok haklı bir soru. Örneğin benim izleyicilik ömrümün izin verdiği geçmişteki 1984-85, 1989-90, 1995-96, 2003-04 gibi benzer kötü sezonlarda küçük bir umut ışığı olurdu. Ya verim alınamamış ama kaliteli bir kadro, ya reformlara yeni başlamış bir teknik direktör, ya da teselli niteliğindeki bir Türkiye Kupası şampiyonluğu olurdu.

        Bu sezon biterken ise elde bunların hiçbiri yok. Teknik direktör Hagi'nin sadece bir emanetçi olduğu göreve geldiği ilk gün apaçık ortadaydı. Futbolcu kadrosunun büyük bölümü Galatasaray'daki görevlerini tamamlamışa benziyor. Bırakın takımın eskisi Türk oyuncuları, daha birkaç ay önce gelmiş yabancı oyuncuların da Galatasaray'daki günleri sayılı. Arda'nın veya Culio'nun bile takımda kalacağının bir garantisi yok. Üstelik tüm kadroyu yenileyecek bir

        maddi kaynak da ortada gözükmüyor. Hepsinden kötüsü ligin yanı sıra Türkiye Kupası'nın da kaybedilmesiyle birlikte gelecek sezon için Avrupa Kapısı tamamen kapanmış durumda. Bu hem gelir hem de de prestij kaybı anlamına geliyor. Galatasaray kulübünde futbol ile ilgili tek umut veren yön olan yeni stadyumu doldurmak da kolay olmayacak.

        Bu cuma günü Fenerbahçe maçındaki bir galibiyet bile bu umudu vermeye yetmez. Ufak da olsa bir umudun doğması için yönetim kademesinden çok önemli bir atılımın gelmesi lazım. Bunun ilk aşaması takımı tamamen reorganize edecek bir teknik direktör olmalı. Bu yeni ismin 20 yeni futbolcu talep etmeyecek bir kişi olması önemli. Mevcut takımdaki morali sıfırın altında seyreden bazı oyuncuları da kazanmayı amaç edinmeli.

        Peki mevcut yönetim kurulunda bu hamleyi yapacak, camiaya tekrar umut aşılayacak bir özgüven var mı? Hiç sanmıyorum. Eğer başkan Adnan Polat 2012'ye kadar yola devam edecekse yeni isimleri yanına alıp bu hamleleri öyle yapmalı. Yoksa gelecek yılki seçimlerde umudun kırıntısı bile kalmayacak.

        Diğer Yazılar