Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Magazin yazılarımda biliyorsunuz genel konulara girmeye çalışıyorum ve genelde trendlerin, popüler olanın tarihini vermeye çalışıyorum ama bu sefer son derece spesifik bir konuya gireceğim. New York Moda Haftası, popüler kültürde neredeyse klasik olmuş, bir ikona dönüşmüş durumda. Gerçi ben New York’a daha yeni uçuyorum ama bütün önemli gazeteler günlerdir bu konuyu işliyorlar. Ben de olayı yerinde görmeden önce bazı öğrendiklerimi size aktarayım dedim; ekler ve izlenimler daha sonra gelecek.

        Defileler başlamadan önce

        ŞEHRİN başta Lincoln Center olmak üzere her tarafında muhteşem partiler veriliyor. Partilerin başlangıç işareti “Fashion’s Night Out: The Show” partisiyle verildi. Moda dünyasının tüm ağır isimleri katıldı bu partiye, basın günlerce yazdı. Dedikodular da yayılıyor. “Modacılar arasındaki kavgalar; Naomi Campbell ne yapmış; AnneWintour ne yapmış, ne giyiyor; ona tavır alanlar kimler ve onları nasıl bir gelecek bekliyor” bunlar tartışılıyor bolca.

        Moda dergilerinde durum

        VOGUE Dergisi meşhur eylül sayısını da çıkarmış durumda. Hakkında film yapılan bu eylül sayısı yine insanın kaldıramayacağı kadar ağır ve çok sayfalı. Bu dergideki reklamlar, krizin etkilerinin atlatılmaya başladığını gösteriyor. Bu arada meşhur ve etkili “Women’sWear Daily” Dergisi’nin başına Peter Kaplan’ın getirilmesinin sonuçlarının ne olacağı, ben dahil herkes tarafından merakla bekleniyor. Çünkü New York Observer Gazetesi’nin eski yayın yönetmeni olan Peter Kaplan’ın modadan zerre kadar anlamadığı biliniyor. Onun bu nedenle moda yayıncılığına yeni soluk getireceği sanılıyor; çünkü Kaplan çok cesur ve bilgili bir yayın yönetmeni. Artık takip etmek zorunda olduğum dergiler arasına durup dururkenWomen’sWear Daily de dahil oldu mecburen.

        Bu defa Lincoln Center’dalar

        NEW York Moda Haftası’nın önemli defileleri yıllardır 42’nci Cadde’deki, Vogue Dergisi’nin de içinde olduğu Conde Nast medya imparatorluğu binasının tam karşısındaki Bryant Park’ta kurulan bir büyük çadırda yapılırdı. Ancak bu yıl şovu daha modernleştirmek için gösteriyi Lincoln Center’a aktarmışlar. UpperWest Side’daki Lincoln Center, popüler kültüre ve modaya hiç alışık değil, hatta böyle şeylerden pek hoşlandığı da söylenemez. O daha çok opera sanatçılarına ve klasik müzisyenlere alışık. Ancak ünlülerin ajanı olan ünlü bir şirket, bu yıl moda haftasının düzenlenmesi işini almış ve Lincoln Center’daki alana muhteşem bir büyük mekân oluşturmuş. İçeride her şey tıkır tıkır işliyormuş, defilelerde kimin nereye oturacağı elektronik olarak gösteriliyormuş. Böylece içeride hiçbir karışıklık, sıkıntı yaşanmıyormuş. Ama yine de yerinden hoşlanmayanlar birkaç olay çıkarmışlar, onlar da sakinleştirilmiş. Upper West Side’da daha çok Yahudiler oturur; onlar da bu kadar genç ve güzel insanı mahallelerinde görmeye pek alışık değiller. Yani bölgede tam anlamıyla bir kültürel şok yaşanıyor şu anda. Modacılar ise Turgut Özal gibi “Alışırlar alışırlar” tavrındalar.

        Güzelliğin TANIMI

        BİR şehirde moda ve neyin seksi olduğu bu kadar fazla tartışıldığında, neyin güzel sayılması gerektiği üzerine de tartışmaların yoğunlaşması normal.

        Artık yeni trend olarak “doğal olanın güzel olduğu” söyleniyor. Özellikle ön dişleri arasında boşluk bulunan kadınların seksi oldukları vurgulanıyor. Eskiden modeller güzel görünmek için ön dişleri arasındaki boşluğu ameliyatla doldurturlardı, şimdi ise ameliyatla boşluk yarattırıyorlar. Bunu bir kuşağın Brigitte Bardot’u hatırlamadan tartışabilmesi mümkün değil tabii. Artık yavaş yavaş aşırı makyajlar, botokslar gündemden çıkıyor ve yerine eksiklikleri ve fazlalıklarıyla doğal görünümler trend oluyor. Bu arada dövmelerin de çok popüler olacağını söyleyenler var.

        İnternet bloglarında patlama var

        BU arada defilelerden canlı yayın yapan internet bloglarının dünyasında büyük bir dinamizm var. Etkinlikleri zirvede blogcuların. Ayrıca Twitter dünyası, moda dedikodusuyla çalkalanıyor. Fikirlerde müthiş bir canlılık var ve bu ortamın genç isimlere yeni imkânlar açacağı sanılıyor. Zaten defilelerde meşhur isimlerin yanında genç mankenlerin de ağırlıkta olması dikkat çekiyor. Onlar da hayatlarının en zorlu sınavındalar; çünkü orada bir yaparlarsa, başka yerde yapamayacakları bir şey yok demektir; meşhur “New York, New York” şarkısında denildiği gibi.

        Yüksek topuklar

        ACELEYLE oradan buraya, o partiden bu defileye koşuşturan yüksek topuklu kadınlar, şehirde masaj merkezlerinde iş patlamasına neden olmuş durumda.

        Lincoln Center’a yakın olan Time Warner binasının içindeki Mandarin Oteli’nin “spa”sı moda dünyasının önde gelenlerinin en fazla rağbet ettiği yer olmuş bugünlerde. Binanın önünde paparazziler sürekli nöbet tutuyorlar.

        Diğer Yazılar