Vincent Van Gogh'un en büyük ilham kaynağı olarak bilinir Arles. Bugünlerde LUMA Arles sanat merkezinin açılışıyla yepyeni bir şehir simgesine sahip.

Öyle ki, geçmişi M.Ö. 800 yılına dayanan, Fransa'nın güneyinde, 60 bin nüfusa sahip bu şirin sanat ve tarih kentinde, Luma Müzesi şimdiden Bilbao etkisi yaratmış durumda. Tıpkı 19.yüzyılda olduğu gibi yeniden doğuyor Arles.

Antik ve Romanesk kalıntıların arasından bir çağdaş sanat merkezi olarak yükselen Luma, ikonik mimarisi ve yenilikçi sergi ve etkinlik programıyla dikkat çekiyor.

Esasında müzenin bir bölümü geçtiğimiz yıl ziyarete açılmıştı; Beş tarihi sanayi binası, ana bina, Belçikalı peyzaj mimarı Bureau Bas Smets tarafından tasarlanan bir halka açık park ve bir kuleden oluşuyor Luma.

Geçtiğimiz hafta sanat dünyası işte bu ikonik kulenin açılışı için geldi burada bir araya.

LUMA
LUMA

56 metre uzunluğunda, 15 bin metrekarelik kulenin tasarımı, Guggenheim Bilbao ve Fondation Louis Vuitton’un aralarında olduğu ikonik yapıların arkasındaki Pritzker ödüllü mimar Frank Gehry’e ait.

Pırıl pırıl parlayan bir kule; Dış yüzeyi Van Gogh’un 1889 yılında resmettiği ‘Starry Night (Yıldızlı Gece)’ tablosundan ilham alıyor. Cam kutular ve 11 bin alüminyum panelle kaplı, disiplinler arası bir estetiğin yansıması… Kulenin merkezinde ise, Arles’ın UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki Roma döneminden kalma amfitiyatrosuna atıfta bulunmuş Gehry.

Müzenin hikayesi İşviçreli koleksiyoner Maja Hoffman’la başlıyor. Hoffman, Luma Vakfı kurucusu ve Van Gogh Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı… 2014 yılında büyüdüğü şehirde yeni bir kültür sanat merkezi kurmaya karar veriyor. 150 milyon euro bütçeyle, Fransız ulusal tren yolu firması SNCF’nin sahibi olduğu ve 1986 yılında boşaltılan tren yolu bakım istasyonunu böylece Luma Vakfı alıyor, ve müze inşaatı başlıyor.

LUMA’nın adı da Hoffman’ın çocukları Lucas ve Marina’nın isimlerinden...

Vincent Van Gogh, The Yellow House (1888)
Vincent Van Gogh, The Yellow House (1888)

VAN GOGH VE ARLES

Van Gogh esintileriyle, Roma dönemi yapıları ve Provansal kültürüyle, Güney Fransa’nın gölgede kalmış şehirlerinden Arles… Halbuki çok daha fazla ilgiyi hakettiğini düşündüm hep.

Van Gogh’un 35 yaşında Paris’i bırakıp buraya taşınmasıyla Avrupa sanatı ve sanatçıların çekim merkezi olmuş Arles. Şehrin güneydeki en güzel güneş ışığına sahip olduğu söylenir; Eşsiz taşra manzaraları ve renkleri için sanatçılar burası için can atarmış adeta.

Van Gogh kariyerinin en verimli on yılını (1888’den 1889’a kadar) geçirmiş burada; The Night Café, Starry Night ve The Yellow House gibi birçok ölümsüz tablosunu sanat tarihine kazandırmış Arles’da. Kulağını burada kestiği de bilinenler arasında…

Picasso, Paul Cézanne, Paul Gauguin, hatta Émile Zola gibi büyük yazarlar takip etmiş Van Gogh’u.

Çağdaş sanat ve mimariyi harmanlayan Luma Müzesi'yle Arles, sanat severlerin rotasında şüphesiz yeniden yerini alacak. Sınırlar açılsın, benim de listemin en başında.

YORUM YAP 0
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ
300