Malesef bahsettiğimiz Semih Kaplanoğlu'nun ödüllü üçleme film serisi değil. Pandemi ile durdurulamayan yumurta, süt ve hatta baldaki hayli kabarık fiyatlar. Portakal, mandalinadan hiç bahsetmiyorum. Hepsi temel gıda ürünleri. Ancak son 1 yılda söz konusu gıda ürünleri astronomik zamlarla uçup gitti. 

Hafta başında TÜİK'in tarımda üretici enflasyonunu açıkladığını aktarıp bunun tüketici enflasyonu ile arasındaki büyük farka işaret eden bir haberi kaleme almıştık. Kısa bir hatırlayalım...Tarım ürünlerinde ortalama üretici enflasyonu yüzde 21.24 çıkmış ancak kalem kalem baktığımızda tüketicinin bu ürünlerde enflasyonu 2-3 katına yaklaştığına da işaret edip... "Biri bize bu farkı izah etsin!" demiştik. Ve ilgili bakanlıkların ve belediyelelerin yerinde denetimlerle fahiş fiyat uygulayan başta kimi marketler olmak üzere çarşıyı pazarı bir gezip tozmasında fayda var demiştik ki öyle de oldu. Ticaret Bakanlığı denetim elemanları dün incelemelere başladı. Bakanlık'tan yapılan açıklamada 500'ü aşkın işletmede 10 bine yakın ürünün incelendiği belirtilirken ihlalde bulunan işletmelere 10 bin ila 500 bin TL arasında para cezası uygulandığı belirtildi. 375 firmaya toplam olarak 11.885.000 Türk Lirası idari para cezası uygulandığı da ifade edildi. Bu cezalar kazançların karşısında yeteri kadar caydırıcı olmasa da piyasaya çeki düzen vermesi açısından önemli.
Hoş bizim haberimizin ardından ceza kesemeseler de okurlarımız da birer fahri denetim elemanı gibi marketlerden yumurta, süt fotoğrafları çekerek bizlere gönderdiler. O fotoğraflardaki fiyatlar ortalamaların da bir hayli üzerinde. Zira biz Aralık 2020'ye kadar olan verileri TÜİK'in açıkladığı ortalama değerlerden aldık. Hesaplamalarımızdaki Ocak 2021 fiyatları ise sık gidilen marketlerdeki ortalama değerler. 

DİKKAT YUMURTA HAŞLAMASIN

En çarpıcı fiyat artışı yumurtada... Malesef yumurta kaynatmadan çatlamış durumda. Bugün dilediğiniz markete gidebilirsiniz yumurtanın tanesi 95 kuruş ile 1.50 TL arasında değişiyor. Organik olandan gezen tavuk yumurtasından da bahsetmiyorum bildiğiniz 'apartman' tabir edilen yerinden kıpırdamadan yumurtlayan tavuğun yumurtası.

 

Önceki günkü haberimizde olduğu gibi Aralık 2020'de üretici 1 yumurtayı 45 kuruşa satıcıya verdi. Markette yumurta fiyatı adeta buzdolabında haşlandı, fiyatlar 2-3 katına çıktı. Yani işin özeti resmi rakamlara göre 1 yılda fiyat yüzde 82 arttı. Ocak ayındaki market fiyatlarına göre ise artış yüzde 150'yi geçiyor. Geçen yıl üreticinin başta ihracattaki sıkıntıları üretimde planlamayı ve önlerini görmelerini etkilemişti. İhracattaki problemlerden sonra ithal yem fiyatlarının kurdaki artışla tavan yapması nedeniyle bazı yumurta üreticileri üretimlerini durdurmak zorunda kalmıştı. Ancak pandemi döneminde artan ev tüketimi talebi artırınca fiyatlar üreticide değil belki ama son tüketicinin uğradığı marketlerde zıpladı. Dün TÜİK, tarım ve hayvancılık sektöründe üreticilerin belini büken maliyet artışlarına dönük Kasım 2020 raporunu açıkladı. Orada da durum ortada. Tarımda girdi maliyetleri ortalama yüzde 15.35 artmış görünüyor. Ancak bazı kalemler var ki makine bakım masrafları vs gibi yüzde 36'lık maliyet artışları da söz konusu. Örneğin yem maliyeti Kasım 2020'de yüzde 23.37 yükselmiş. Ancak hiç bir maliyet artışı raflardaki fiyatları izah eder düzeyde değil. 

YEM MALİYETİ YÜZDE 23,37 ARTTI

 

İş yumurtayla kalsa iyi. Üçlemenin diğer gıdası sütte de durum vahim. Günlük sütten bahsetmiyorum pastorize kutu sütün fiyatı da aldı başını gitti. Litre süt 6 TL'yi geçti. Market markalarında bu fiyatın altında bulmak mümkün o da indirim kampanyası varsa yahut son kullanma tarihi yaklaştıysa. Sütte 1 yıllık fiyat artışı yüzde 40'ları buluyor. Üretici satışı ile market fiyatı arasındaki makas da açılıyor. Süt sektörünün de bir hayli problemi var. Dağınık ve küçük ölçekli hayvancılık başta gelen sorunlardan. Üretici markalar sütleri farklı lokasyonlardan toplarken bir hayli yol katediyor. Hayvan besicileri baş sayını artıramadıkları için makul fiyat oluşturacak fiyatları yakalayamıyor. Yumurtada olduğu gibi yem vb maliyetler de üreticiyi zorluyor. Ancak yine bu noktada kazanç daha çok satıcı tarafında kalıyor gibi görünüyor. 

Sıra üçlemenin sonunda... Bal. Aslında balda fiyata gelene kadar türlü türlü dertler hileler var. Katkı maddesinden tutunda bal sanılan şekerli sıvılara kadar. Hadi sahisini buldunuz bu sefer de karşınıza fiyat çıkar. Baldaki tartışmalara daha geniş değiniriz ancak 500 gr çiçek balı artık 50 TL'yi geçmiş gibi görünüyor. Yine organik bal vs değil. Kalitesine göre kilosu 300 TL'ye kadar çiçek balı bulmak mümkün. Ancak en çok tüketilen markalara baktığımızda fiyatlar bu düzeyi de bir hayli aşmış durumda. Son 1 yıla bakılırsa TÜİK verilerine göre yüzde 35'ler mertebesinde artışlar söz konusu. Ama siz kredi kartı harcama detaylarınıza geriye dönük bakarsanız 1 yılda bala ödediğiniz rakamın yüzde 50 arttığını gözlemleyebilirsiniz. Fiyatlar bu düzeylere geldiyse problem daha büyük demektir. Sahtecilik de patlayacaktır. O nedenle denetimin daha sıkı şekilde hem fiyat hem de gıda güvenliği açısından yapılmasında artık fayda var.

 

İşte tüm rekor artışlar müşteri talebinin artmasıyla açıklanamayacak düzeyde insafsızca fiyat ayarlamaları ve matematiksel izah gerektirir. Umarız sorumluları 'sorumlu' davranıp yükselttikleri fiyatları makul seviyelere indirir. Ancak bir önceki haberimizde de altını çizdiğimiz gibi fahiş fiyatları bulmak için market market dolaşmaya gerek yok. Marketlerin bilançolarını geçen yılkileriyle karşılaştırmaları yeter. Görecekler ki cirosunu yüzde 40'lar mertebesinde kârını ise yüzde 100'ün üzerinde artıran şirketler var. Dolayısıyla yüzde 40 ciro artışı ile yüzde 100'ü bulan orantısız net kazanç varsa bir yerlerde bir problem vardır elbet! 

YORUM YAP 0
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ
300