Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar "Üç harfliler artık yok"

        Aralık ayı geldi, kıyamet muhabbeti iyice ısındı. Ana haber bültenlerinde gün aşırı Şirince. Küçücük köyde o gece yatacak tek bir yatak kalmadığı anlatılıyor. Peki nedir bu Maya Takvimi, gerçekten kıyamet mi kopacak, işi bir bilene sorayım dedim. Bu tür konularda 3000 kişiye danışmanlık yapan Ebru Demirhan'a 21 Aralık, Maya takvimiyle ilgili merak edilen her şeyi sordum

        Biliyorsunuz, Maya takvimine göre 21 Aralık'ın "son"u işaret ettiği söyleniyor... Herkesin kafasında bir sürü soru işareti var. Sahiden kıyamet kopacak mı? Yaşam tasarım merkezi kurup bu tür konularla profesyonel olarak uğraşan Ebru Demirhan, bu sorulara yanıt veriyor. En iyisi okuyup kararı kendiniz verin.

        22 Aralık'ta uyanıp kahvaltımızı edebilecek miyiz?

        Büyük oranda evet.

        Büyük oranda mı? 22 Aralık'ta iki yakın arkadaşım evleniyor, hediye alayım mı almayayım mı?

        Hediyelerinizi alın, onlar her halukârda evlenecek.

        Nasıl olacak o?

        22 Aralık'ın karanlık olması büyük ihtimal.

        Zifiri karanlık mı yani?

        Dünya 26 bin yılda bir, bir döneme girer ve bir geçiş kapısı olur. Bundan 26 bin yıl önce Atlantis'in çöküşü yaşandı. Şimdi o 26 bin yılın sonundayız, bir geçiş dönemi yaşayacağız. Bu geçiş içinde iki alternatifimiz var. Ya karanlığa teslim olacağız ya da değişmeyi göze alıp aydınlığa kavuşacağız. Bu sadece Maya takvimi ile ilgili değil, dünyanın döngüsüyle ilgili bir konu.

        Maya takvimini anlatır mısınız?

        Bunlar bizden çok önce yaşamış, çok farklı boyutlarda, ileriyi çok iyi görebilen Mayalar'ın bize bıraktığı bilgiler.

        'KÜÇÜK DEPREMLE HALLEDECEĞİZ'

        Kimileri "22 Aralık'ı çoktan atlattık" diyor. Kimileri de "Büyük bir gök cismi yeryüzüne düşecek. NASA göremedi ama Mayalar önceden bildirdi" diyor. Herkes o tarihte Şirince Köyü'ne gidiyor. Acaba hangisi doğru?

        Maya takvimindeki tarihler yoruma açık ama olayın içeriğine baktığınızda ruhsal bir süreçten bahsettiğini göreceksiniz. Bence bu dönem bize sunulmuş bir fırsat. Nasıl değerlendirirsek o tür sonuçlar alacağız. İnsanın içinde ne olursa doğada da o olur. Bunu kendi içimizde, küçük depremle halledeceğiz. Dolayısıyla dışımızda da küçük depremler olmasını bekliyoruz. Gök cismi beklenmiyor. Bu konuda NASA'ya yüzde 100 hak veriyorum. Çünkü astral seyahatlerle geleceğimize bakabiliyoruz. Foton kuşağı her şeyi değiştirip dönüştürecek enerjiye bir sahip.

        Foton kuşağı mı?

        Şu an sahip olduğumuz galaktik düzlemde var olan kuşak. "Foton" dediğimiz aslında ışık. Şu an bize sızarak ulaşan bir enerji ama 21 Aralık'tan sonra çok daha yoğun izleyeceğiz.

        21 Aralık'ı depresif geçirirsem o günden sonra hayatım hep öyle mi geçecek peki?

        Hayır. Foton kuşağı algılarımızı değiştirecek. Beş duyudan daha fazla algıya sahip olmamızda yardımcı olacak.

        Ne gibi mesela?

        Duyma, ses aralığımız genişleyecek. Daha fazla göreceğiz, tadacağız, koku alacağız, hissedeceğiz. Yeni özellikler eklenecek. Telepatik güçlerimiz devreye girecek.

        Başka varlıklarla iletişime geçecek miyiz?

        Bu da ihtimallerin içinde.

        Üç harfliler mesela?

        Onların enerjisi bitti, artık yoklar. Yaklaşık 5 yıldır üç harflilerle ilgili bir temizlik var. Çünkü onlar ateş enerjisiyle çalışır. Dünyada sadece iki ateş enerjisi kaldı. Güneş ve magma. Onun dışındakiler temizlendi. Çünkü yeni boyut ve fotonla uyumlu değiller. Görevleri kalmadı.

        '21 ARALIK'TA KENDİNİZLE OLUN'

        Ne yapalım o gün?

        Kendimizle olmalıyız. İnzivaya çekilmeyi kastetmiyorum. Günlük hayatta bizi doldurmayan, doyurmayan şeyleri tanımlamamız lazım.

        Bugünlerde biraz enerji düşüklüğü var mı?

        Evet. Biraz daha olacak. "Ne olacak" stresi de var insanlarda. Rüya kanallarımız çok aktif bugünlerde, daha da hızlanacak. Çünkü ruh kendi tekamülüne ve geçişine hazırlanıyor. Zaman da çok hızlandı. Biz günü 24 saat yaşıyoruz ama 24 saat değil aslında. O yüzden de hem yoruyluyoruz, hem gün çok hızlı geçiyor hem de hiçbir işe yetişemiyoruz. "Neyi hayatımdan çıkarırsam yorgunluğumu azaltırım" diye düşünmelisiniz.

        21 Aralık'ta insanların başına kötü bir şey gelmeyecek yani değil mi?

        3 günlük karanlıkta ev kazaları olabilir. Küçük depremler bekliyoruz. Zaten büyük kısmını atlattık. Son turlardayız. 3'üncü boyuttan 4'üncü boyuta geçeceğiz. Bu boyut sevgidir. İçinde olduğumuz dönemde frekanslar çok hareketli. Şu günlerde bir partner bulmak, o partnerle eşleşmek de gereksiz ve zor mesela. Hiç kendinizi yormayın.

        21 Aralık'tan sonra mı yorulalım?

        2013'ten itibaren. Haziran'a kadar içsel ve dışsal olarak biraz daha kaotik bir süreçten geçebiliriz. Politik kaoslar olabilir. Şu an eşleşemeyenler üzülmesin. Frekanslar oturduktan sonra herkes eşleşecek.

        Ne gibi politik kaoslar olabilir?

        Ülkeler arası gerilmeler, savaş sınırına gelmeler... Şu anda da bunu yaşıyoruz zaten. Politik kaosları özellikle 2013'ün Haziran ayına kadar bekliyoruz.

        Deprem olacak mı?

        Çok büyük depremler beklemiyoruz.

        'Zaman içinde esnek hareket edebiliyorsunuz'

        Astral seyahat nedir?

        Uykuda ruhumuzun bir parçası serbest kalır, gezip görebilir, hiç bilmediği hayatları tanıyabilir. Kendine görev edindiği bir sürü konu vardır. Onlarla ilgili çalışmaya devam eder.

        Bu seyahatleri hatırlar mıyız?

        Rüya olarak hatırlarız. Rüyadan aklımızda kalan neyse ruhun kendi yaşamından aldığımız veridir. Bunu bilinçli kullanmak astraldir. Gece uyumadan önce "Bu gece bana kimin ihtiyacı varsa sevgili ruhum ona gitsin, ihtiyacı neyse versin" diyorum. Sokakta ilk kez gördüğüm bir sürü insan bana "Sen gece gördüğüm kadınsın" diyor. Rüyalarımızı bilinçli kullanabiliriz.

        Rüyaya yatmak dedikleri bu mudur?

        Evet. Bilinçli veri almak. Amerika'da çok sevdiğim bir arkadaşım var, onu çok özledim. Şu günlerde gidip göremiyorum. Rüyada ruhunuzdan rica ederseniz ruhsal olarak biraraya gelip özlem gidebilirsiniz.

        Aklımdan çok alakasız biri geçerse!

        Sevmediklerinizi de görebilirsiniz. Çünkü evren ayırmaz. Gelecekten aldığımız verinin de sonsuz olasılıkta olduğunu unutmamız lazım. Bunu medyumluk olarak görmeyin.

        Başka dünyalara gidebiliyor muyuz?

        Parelel evrenler, başka gezegenler var ama ben henüz açılmaktan yana değilim. Önce burayı halledelim.

        Geriye gidebiliyor muyuz?

        Evet, zaman içinde esnek hareket edebiliyorsunuz.

        'Oğlum rahimdeyken onu istemediğime karar vermiş'

        Siz nasıl bu işlerin içine girdiniz?

        Oğlum erken doğdu ama çok küçük bir bebek değildi. Karaciğerinde sorun oldu, organ çalışmadı. Bu yüzden kilo verdi, büyümesi durdu. Bu süreçte tıp çok fazla bir şey yapamadı. Çünkü karaciğeriyle ilgili her şeyi normaldi ama organ çalışmıyordu. Bir üniversite hastanesi gittik. Bir doktor "Anne, baba sevgisini ne kadar çok verebiliyorsanız verin. Çünkü çocuk intihar ediyor" dedi. Bütün bunlarla uğraşırken alternatif tıpla tanıştım. Meğer oğlum anne rahmindeyken onu istemediğime karar vermiş. Çünkü babaannesi hastalıklı bir şekilde çocuk istiyordu. Erkek çocuk doğurunca el konacak diye korkuyordum.

        Oğlunuz da bunu hissetti, öyle mi?

        Karaciğer aslında kavram olarak öfkedir. "Annem beni istemiyor" düşüncesini o kadar şekillendirmiş ki 7.5 aylık doğmaya çalışıp hayatta ne yapacağını kendisi deneyimlemek istedi. Biz o öfkeyi çözdükten sonra birkaç ayda yaşıtlarını yakaladı. Bir daha hiç karaciğer problemi yaşamadık. Şimdi 10 yaşında.

        Siz de bankayı bırakıp bu işi kendinize meslek edindiniz.

        Evet. Bambaşka bir yola girdim. 5 yıldır profesyonel olarak çalışıyorum.

        'Atatürk de arafta'

        Son zamanlarda sık sık arafta kalmaktan bahsedildiğini duyuyoruz. En son Turgut Özal'ın bedeninin neredeyse hiç değişmediği ortaya çıktı. Böyle bir şey nasıl oluyor?

        Ruhumuzun ait olduğu yuvasal alan ve ruhumuz, bu bedenle hayatı deneyimliyor. Ölüme doğru giden yolda aşırı sevgi ya da kişiye ait saklanması gereken özel bir bilgi varsa, ruhlar yuvaya gidemiyor. Yuvayla dünya arasında asılı kalıyor.

        Ne kadar kalıyorlar?

        Süresini bilemiyoruz. O durum çözülene kadar.

        Biri onu öldürmüşse, ruh peşine düşer mi?

        Her zaman değil. Örneğin kişi çocuklarını çok seviyor. En büyük hayali onları evlendirip öyle ölmek. Fakat ölüme doğru yaklaştığını biliyor ve muradına eremeden gözü açık gidiyor. Onlar evlenene kadar arafta kalıyor.

        Peki ne yapıyor orada?

        Biz onları göremiyoruz. Ama onlar her neredeyse oradan bizi gözlemleyebiliyorlar. Bu tarz durumlar varsa onlar için hayır duasıyla bir ritüel yapılması gerekir.

        Siz onları görebiliyor musunuz?

        Evet. İki yaz önce bir yazlık eve gittik. Orada bir şey hissettim. "Bu evin sahipleri haklarını helal etmemiş ve bir şekilde bu evdeler" dedim. Sonra evin nasıl alınıp satıldığını öğrendim. Haksız bir durumdan icraya düşmüş ev. Osmanlı padişahları ve yöneticiler her durumda arafta. Çünkü onlar hep anılır.

        Atatürk için de geçerli mi?

        Evet. Hakkında çok konuşulan, yoğun duygular hissedilen kişiler çoğunlukla arafttadır ama ruhsal tekamüllerini tamamlamadıkları için değil, anıldıkları için... Zaten araftan ayrılıp gitmeyi ya da orada kalmayı da kendileri seçer. Onlar için çok sıkıntı değildir.

        Araftakiler cennet ve cehennemden geçiyor mu?

        Geçmiyor. O zaman sıkıntı yaşıyorlar. Atalarımızı özgürleştirmemiz gerekiyor. "Bu dünyada benden bir bağın varsa kesiyorum, seni yuvanın ışığına gönderiyorum" diye dua edebilirsiniz.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ