Yerel Haber Hattı 0536 266 79 69
KONUŞMAYI BAŞLAT
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

Mülteci kaçakçılığı trafiğinde İstanbul

Giriş: 18.08.2015 - 22:22 | Güncelleme:

Afrika, Suriye, Afganistan ve daha onlarca ülkeden kaçan mülteciler, Avrupa hayalini Türkiye'den ölüme yelken açmakta buluyor. Sektöre dönüşen mülteci kaçakçılığı yılda onlarca milyar dolarlık ciroya koşuyor. İstanbul'da ise hayal tacirlerinin vizitesi 500 Euro'dan açılıyor.



Onlar Sahil Güvenlik tarafından kurtarılanlar, yani şanslı olanlardı. Aslında siz çok daha önce, bir gün bir haber sitesinde yüzyüze kalmıştınız o gerçekle. Akdeniz'de yüzen onlarca cansız beden. Kimi henüz çocuk, kimi ise bırakın yüzmeyi yürüyemeyecek kadar bile yaşlı. "SON DAKİKA!" diyordu ve şu yazıyordu bordo zemin üzerinde koca koca harflerle: KAÇAK GÖÇMENLERİ TAŞIYAN TEKNE AKDENİZ'DE BATTI!

Tarih 3 Kasım 2014... İstanbul Rumeli Feneri açıklarında göçmenleri taşıyan tekne battı. Teknede 12'si çocuk, 7'si kadın toplam 42 kaçak ve bir kaptan bulunuyordu. İhbar üzerine olay yerine giden sahil güvenlik ekipleri denizden adeta ceset topladı. Aralarında kaptanın da bulunduğu 24 kişinin cesedi denizden çıkarılırken, günlerce kayıp 13 kişi arandı. Bu trajedi ne ilk ne de sondu... Türk karasularında olmasa da Ege Denizi Nisan ayında adeta insan mezarlığına döndü. Libya'dan yola çıkan ve İtalya'nın Lampedusa kentine göçmenleri kaçak yollarla taşıyan 2 tekne peş peşe battı. Ölenlerin sayısı kesin olmamakla birlikte en az 900 kişi hayatını kaybetti...

İzledikçe, dinledikçe önce anlam veremediniz belki de. İnsan kaçakçılarına kendi ölümüne  yelken açmaları için onca parayı neden ve nasıl vermişti bu insanlar? 

Aslında onlar için cevap şu kadar basitti: Ölü şehir Hama mı, yoksa aşk şehri Roma mı?



Onların gerçekleriyle tanışmaya hazır olun...

Onlara göre binde 1 bile güzel bir hayat olasılığı varsa ölüm denizinden geçmek peşinden koşulması gereken bir hayaldi... 
VATANINDAN KAÇAN 4 MİLYON İNSAN Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin (BMMYK) rakamlarına göre Suriyeli mültecilerin sayısının 4 milyon 13 bine ulaşmış durumda. Bu yılın sonuna dek sayının 4 milyon 250 bine çıkması bekleniyor.
4 milyon sayısı, Türkiye'deki 1.805.255, Irak'taki 249.726, Ürdün'deki 629.128, Mısır'daki 132.375 Lübnan'daki 1.172.753 ve Kuzey Afrika'daki yerlerde bulunan 24.055 Suriyeli mülteciyi kapsıyor.

Avrupa'daki 270 binden fazla sığınma başvurusu sahibi Suriyeli ve bölgeden üçüncü ülkelere yerleştirilmiş olan binlerce Suriyeli bu rakama dahil değil.

BM’nin verdiği bilgiye göre, Suriye içinde evlerini bırakıp başka yere göç etmek zorunda kalanların sayısı da 7,6 milyonu buldu.

Suriyeliler konusu son yıllarda en çok duyduğumuz örnekleri içinde barındırıyor. Fakat elbette bu yoldan yürüyenler Suriyelilerle sınırlı da değil. Afrika'dan hatta Afganistan kaçak şekilde Türkiye'ye gelen binlerce belki de onbinlerce göçmenle içiçe yaşıyoruz her gün.

İşte belki de her gün İstanbul sokaklarında karşılaştığınız fakat gerçek hikayesini aslında hiç bilmediğiniz 5 Afgan kaçak. HABERTURK.COM foto muhabiri Serhan Sevin'e konuştular.
 
Afganistan'daki IŞİD ve Taliban zulmünden kaçarak İstanbul'a sığınan Kareemullah, Afsar, Zabit, Jamil ve Samail de Türkiye'nin kaçış için bir yol olduğunu düşünen mültecilerden. Kardeş olan  Kareemullah ve Zabit babalarının savaşta öldürüldüğünü, diğerleri ise ailelerinden haber alamadıklarını söylüyor. Daha iyi yaşam standartları için ülkelerini terkettiklerini belirten Afganistanlı göçmenler, pasaportları olmadığı için kendi mesleklerini Türkiye'de icra edemiyorlar.

Karemullah, 'Nasıl kaçak olarak gideceksiniz?' sorusuna 'Para hariç herşeyimiz tamam. Gideceğimiz gün, saat, bizi götürecek tekne, nereden kalkacağı hepsi belli' diye cevap veriyor

FOTOĞRAF: Serhan Sevin/HABERTURK.COM

"BEDAVA PARA İSTEMİYORUZ"

Kareemullah memleketinde çobanlık yaparken, Jamil şöför, Samail ise terziymiş. Daha küçük olan Zabit ve Afsar ise okullarını bırakıp gelmişler İstanbul'a. Geçimlerini İstanbul'un çeşitli semtlerinde çöp ve kağıt toplayarak sağlıyorlar. Çoğu mültecinin dilencilikle geçindiklerini kendilerine hatırlatınca 'Hiçbir zaman çalışmadan para kazanmadık' cevabını veren Afganlar bu özelliklerinden dolayı yaşadıkları mahallede halk tarafından seviliyor. Kendi inşaa ettikleri derme çatma bir barakada yaşayan Kareemullah, Afsar, Zabit, Jamil ve Samail çoğu zaman günlerini kuru ekmek ve su ile geçiştiriyor. Ayda 500 TL ile 600 TL arasında para kazandıklarını söyleyen Kareemullah, çalışmalarının tek sebebinin para biriktirerek Avrupa ya da Amerika'ya gitmek olduğunun altını çiziyor. Pasaportlarının olmadığını hatırlatmam üzerine ise 'Kaçak' cevabını vererek konuyu özetliyorlar.

"BİZ ZATEN YAŞAMIYORUZ, DENİZDE ÖLSEK PEK BİR ŞEY KAYBETMEYİZ"

Türkiye'de 5 aydır bulunduklarını hatırlatan Kareemullah 'Şu an Avrupa'da hayatımızı devam ettirebilmemiz için para biriktirmek zorundayız. Yapabileceğimiz tek iş çöpten plastik, kağıt gibi maddeleri toplayıp satmak. İstanbul'da el arabaları ile yürümek inanılmaz zor ve zahmetli. Türkiye'de hepimiz el arabaları yüzünden belimizden sakatlandık. Hastaneye gidemiyoruz çünkü pasaportumuz yok. Tek amacımız gerekli parayı bir an önce toplamak' diyor. 'Nasıl kaçak olarak gideceksiniz?' sorusuna 'Para hariç herşeyimiz tamam. Gideceğimiz gün, saat, bizi götürecek tekne, nereden kalkacağı hepsi belli' diye cevap veren Kareemullah tüm ısrarlarıma rağmen bu konular hakkında en ufak bir ipucu dahi vermiyor. Onlara sorulursa insan kaçakçılığı tarifesi ise 'Kanada 10 bin, Norveç ve Almanya 5 bin, İtalya 4 bin lira, Bulgaristan ve Yunanistan'ın ise 500'er dolar'. Kareemullah'a uluslararası sulardaki boğulma olaylarını söylediğimde ise 'Biz zaten yaşamıyoruz, denizde ölsek pek bir şey kaybetmeyiz' diyerek hayattan beklentisini net bir şekilde ortaya koyuyor.



Her ne kadar onlar rakamları öyle bilseler de kaçak göçmenlerle ilgili araştırma yapan uluslararası kuruluşlara göre kaçakçılık şebekelerinin tarifesi bu rakamlardan bir hayli uzak.

İŞTE ÇOK SAYIDA ARAŞTIRMA KURULUŞUNDAN DERLEDİĞİMİZ YASADIŞI GÖÇ TARİFESİ



Artık dünya çapında bir sektör hâline gelen yasa dışı göçten insan kaçakçıları milyonlarca gelir elde ediyor. Sektörde bir yılda dönen paranın miktarı ise 10 milyar doları buluyor. Türkiye'de göçmen trafiğinin en yoğun olduğu yerler İstanbul, İzmir, Muğla ve Mersin... Büyük bir rant oluşturan göçmen kaçakçılığını son derece profesyonelce yapanlar kadar, göçmenleri kandırarak ve hayatlarını tehlikeye atan umut tacirleri de bulunuyor. Bir yönüyle ticarete dönüşen bu sektörde işler organize bir şekilde yürüyor.

Kareemullah ve arkadaşları hayalini kurdukları yolculuğun tacirleri konusunda sır vermese de Habertürk Gazetesi'nin bu yılın nisan ayında yayınladığı bir yazı dizisi aslında tüm gerçekleri tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor. İstanbul bu ölüme yolculuk trafiğinin hangi durağında ve bu iş Türkiye'ye kaçak yoldan gelmiş bir mülteci için ne kadar zor?

"İNSAN TACİRİ BULMAK ZOR DEĞİL"

Habertürk muhabiri Şefik Dinç'in anlattıklarına kulak verelim...
Birkaç gün Aksaray'da dolaşıp röportaj için ikna ettiğim bir göçmen kaçakçısıyla konuştuktan sonra anlattıklarının nasıl gerçekleştiğini de görmek istedim. Göçmen kaçakçılığının tüm detaylarını anlatan bu kişiye göçmen olarak gidip gidemeyeceğimi sordum. Kendisi böyle bir olaya aracı olamayacağını ve deniz veya karayoluyla gitmenin de riskli olacağını anlattı. Bu fikrimden vazgeçtim ancak sahte pasaport ve vizenin nasıl temin edildiğini de öğrenmek için bir kez daha Aksaray'a gittim. Çevredeki esnafa gazeteci olduğumu ve insan kaçakçılığını araştırdığımı söylediğimde ‘Meydandaki havuzun oraya veya çay bahçelerine takıl, ya sen birilerini bulursun ya da onlar seni bulur' cevabını verdiler. Bir esnaf Aksaray'ın göçmenlerle dolduğunu ve göçmen kaçakçılarına ulaşmaya çalıştıklarını anlattı. Aksaray'ın hemen hemen her cafesinde veya çay bahçesinde bir aracı bulabileceğimi öğrenince gün boyu Aksaray'daki cafe ve çay bahçelerini dolaştım, meydandaki havuzun kenarına oturup çevreyi gözlemledim.

Gerçekten de Aksaray'da bir kaç saat geçirip etrafı gözlemlediğinizde kimin kimin göçmen, kimin insan taciri olduğunu anlıyorsunuz. Eğer Kürtçe veya Arapça biliyorsanız ve sohbet eden 2-3 kişinin konuşmasına kulak kabartırsanız insan tacirini bulmanız sadece bir kaç dakika sürüyor. Elinde eski model akıllı olmayan cep lefonu gördüğünüz birinin insan taciri olma ihtimali çok yüksek. Aksaray'daki seyar tezgahlarda ve cep telefonu satan dükkanlarının vitrinlerinde eski model telefonlar hala satılıyor. Çünkü insan tacirleri ve yasadışı işlerle uğraşanlar sürekli hem hat hem de cihaz değiştiriyor. Kullandıkları telefonları polisin teknik takibine takılmamak için bir süre sonra çöpe atıyorlar.

"İKİ GÜNDE SAHTE PASAPORT ALDIM"

Havuzun kenarında otururken hemen yanımda Kürtçe konuşan 3 kişiye kulak kabarttım. Suriyeli baba-oğula diğer kişi hararetli bir şekilde onları Bulgaristan'a nasıl götüreceğini anlatıyordu. Gerçekten de esnafın dediği gibi 10 dakika içerisinde göçmen kaçakçısıyla karşılaştım. Konuşmalarından taraflardan birinin göçmen, diğerinin ise göçmen kaçakçısı olduğundan emin olduktan sonra sohbetlerine ben de katıldım. Suriyeli olduğunu ve Avrupa'ya gitmek istediğimi bunun için de Türk nüfus kimliği edindiğimi ve buna uygun sahte pasaporta ihtiyacım olduğunu söyledim. Hemen beni birkaç gün içerisinde karayoluyla Bulgaristan'a oradan da istediğim bir Avrupa ülkesine gönderebileceğini söyledi. Ben sadece sahte pasaporta ihtiyacım olduğunu tekrarlayınca bana yardımcı olabileceğini söyleyerek telefonla birini aradı.
Konuşması bittikten sonra telefonda konuştuklarını bana şöyle anlattı: "İstiyorsan 2 gün içerisinde Finlandiya pasaportunu ayarlayabilirim. Vizesiz pasaport bin Euro. Vize ve gerekli mühürler basılmış olmasını istiyorsan 5 bin Euro." Sadece pasaportun işimi göreceğini söyleyip pazarlık yapmaya başladım. Pazarlık sırasında fiyatı 700 Euro'ya kadar indirdi. Fazla param olmadığını ve sadece 500 Euro verebileceğimi söyledim. Bir kez daha telefonla konuştuğu kişiyi aradı ve benim ona söylediklerimi şifreli bir şekilde Türkçe konuşarak aktardı. Konuşmayı bitirip telefonu kapattığında yanımda kimlik fotokopisi ve vesikalık fotoğrafımın olup olmadığını sordu. Olduğunu söyleyince ‘İki gün sonra akşam saat 21:00'de yeni buraya gel vepasaportunu al" dedi. Benden sahte olduğunu söylediğim kimliğimin fotokopisi ve vesikalık fotoğrafıma aldı. Telefon numarasını istedim ancak numarasını vermeyip kendisi benim numaramı aldı ve gerekirse beni arayacağını söyleyerek yanımdan ayrıldı.

"DOĞUM YERİM ‘HELSİNKİ' OLMUŞTU"

İki gün sonra pasaportu almak için yine aynı Aksaray meydana gittim. Biraz erken gitmiştim. Açıkçası görüştüğüm kişinin gelip söylediği gibi pasaport getireceğine ihtimal vermiyordum. Çünkü kısa bir konuşmanın ardından gerçekten Suriyeli olup olmadığımdan emin olmadan bana sahte pasaport hazırlayacağını söylemiş ve sadece telefon numaramı alarak gitmişti. Gün içerisinde kalabalık olan Aksaray, hava karardığında daha da kalabalıklaşmıştı. Seyyar satıcılar meydanın bir tarafına sıra sıra dizilmişti... Ayakkabı satan da vardı, ikinci el cep telefonu, cinsel uyarıcı haplar satan da... Meydanda sürekli dolaşan kadınların ise fuhuş amaçlı müşteri bekledikleri her hallerinden belliydi. Kimi zaman yanlarına birileri yaklaşıyor ve konuşarak meydanda yürümeye devam ediyorlardı. Sanırım konuşup pazarlık yapıyorlardı. Ben bir süre böyle etrafı gözlemlerken ‘adamım' çıkageldi. Meydanın karşısındaki çay bahçesini işaret edip ‘oraya gidelim' dedi. Çay bahçesindeki masaların nerede tamamı doluydu... Kimisi nargile içiyor, kimisi tavla oynuyordu. Türkçe konuşan da vardı, Arapça ve Kürtçe konuşan da. Biz çay bahçesindeki kapalı bölüme geçip oturduk... Cebinden çıkardığı zarfı bana uzattı. Zarfım açtım ve içerisindeki pasaportu çıkardım. Fotoğrafımın olduğu ve benim adıma düzenlenmiş pasaportta doğum tarihim ise Helsinki olarak yazılmıştı. Pasaportta dikkatimi çeken bir diğer nokta da veriliş tarihi idi. Pasaportun verilme tarihi olarak 2013 yılı yazılıydı. Pasaportu bir süre kontrol ettikten sonra 500 Euro parayı verip ayrıldım."

KAÇAKÇI 'AĞA'!
Sektör, kendi jargonunu da yaratmış durumda. Göçmen kaçakçılığı yapan organizasyonun en tepesindeki kişiye ‘ağa' veya ‘usta' deniliyor. Göçmenden ise ‘yolcu' diye bahsediliyor. Yolcuları kaynak ülkeden geçiş ülkesine getiren veya buradan hedef ülkeye ulaşması için ‘usta' ile buluşturan aracılara ise ‘yolcu başı' deniliyor. Yolcu başı her yolcu başına 100 ile bin dolar arasında değişen miktarda para alıyor. Usta ise yolcunun kullanacağı yola göre ücret alıyor.

Değerli Haberturk.com okurları.

Haberturk.com ekibi olarak Türkiye’de ve dünyada yaşanan ve haber değeri taşıyan her türlü gelişmeyi sizlere en hızlı, en objektif ve en doyurucu şekilde ulaştırmak için çalışıyoruz. Yoğun gündem içerisinde sunduğumuz haberlerimizle ve olaylarla ilgili eleştiri, görüş, yorumlarınız bizler için çok önemli. Fakat karşılıklı saygı ve yasalara uygunluk çerçevesinde oluşturduğumuz yorum platformlarında daha sağlıklı bir tartışma ortamını temin etmek amacıyla ortaya koyduğumuz bazı yorum ve moderasyon kurallarımıza dikkatinizi çekmek istiyoruz.

Sayfamızda Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına ve evrensel insan haklarına aykırı yorumlar onaylanmaz ve silinir. Okurlarımız tarafından yapılan yorumların, (yorum yapan diğer okurlarımıza yönelik yorumlar da dahil olmak üzere) kişilere, ülkelere, topluluklara, sosyal sınıflara ırk, cinsiyet, din, dil başta olmak üzere ayrımcılık unsurları taşıması durumunda yorum editörlerimiz yorumları onaylamayacaktır ve yorumlar silinecektir. Onaylanmayacak ve silinecek yorumlar kategorisinde aşağılama, nefret söylemi, küfür, hakaret, kadın ve çocuk istismarı, hayvanlara yönelik şiddet söylemi içeren yorumlar da yer almaktadır. Suçu ve suçluyu övmek, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre suçtur. Bu nedenle bu tarz okur yorumları da doğal olarak Haberturk.com yorum sayfalarında yer almayacaktır.

Ayrıca Haberturk.com yorum sayfalarında Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde doğruluğu ispat edilemeyecek iddia, itham ve karalama içeren, halkın tamamını veya bir bölümünü kin ve düşmanlığa tahrik eden, provokatif yorumlar da yapılamaz.

Yorumlarda markaların ticari itibarını zedeleyici, karalayıcı ve herhangi bir şekilde ticari zarara yol açabilecek yorumlar onaylanmayacak ve silinecektir. Aynı şekilde bir markaya yönelik promosyon veya reklam amaçlı yorumlar da onaylanmayacak ve silinecek yorumlar kategorisindedir. Başka hiçbir siteden alınan linkler Haberturk.com yorum sayfalarında paylaşılamaz.

Haberturk.com yorum sayfalarında paylaşılan tüm yorumların yasal sorumluluğu yorumu yapan okura aittir ve Haberturk.com bunlardan sorumlu tutulamaz.

Haberturk.com yorum sayfalarında yorum yapan her okur, yukarıda belirtilen kuralları, sitemizde yayınlanan Kullanım Koşulları’nı ve Gizlilik Sözleşmesi’ni peşinen okumuş ve kabul etmiş sayılır.

Bizlerle ve diğer okurlarımızla yorum kurallarına uygun yorumlarınızı, görüşlerinizi yasalar, saygı, nezaket, birlikte yaşama kuralları ve insan haklarına uygun şekilde paylaştığınız için teşekkür ederiz.

SEN NE DÜŞÜNÜYORSUN?
Misafir - 9 yıl önce - Cevapla
0 0 0
Çok doyurucu bir haber olmuş elinize sağlık
Misafir - 9 yıl önce - Cevapla
0 0 0
Gayet güzel.
Misafir - 9 yıl önce - Cevapla
0 0 0
Teşekkürler.
Misafir - 9 yıl önce - Cevapla
0 0 0
Başarılı bir haber.