Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Akil İnsanlar, kendi “süreç”lerini tamamlayıp, hazırladıkları “çözüm raporu”nu Başbakan’a sunmuş. Basına yansıdığı kadarıyla baştan sona okudum; ne kadar ayrıntı, ne kadar kababalık laf... Arada sırada da çok yerinde tespitler.

        Aslında ben bu “Akil İnsan” heyetlerinin, PKK ve temsilcileriyle anlaşmaya varılan barış sürecinin gerekliliğini “artık kan dökülmesin” bağlamında anlatmak, acılı insanlara bunun gerekliliğine ikna etmek üzere kurulduğunu zannediyordum.

        Meğer madalyonun bir de tersi varmış. Halkın isteklerini de rapor halinde hükümete rapor etmek gibi bir görev de yüklenmişler...

        İşin içine geçmişte yaşananları, bazı “Cumhuriyet dönemi mağdurlarını” da katıp, “devletin bazı yaşanmışlıklardan dolayı özür dilemesi”nin gerekliliğini bile yazmışlar.

        Artık bu günlere bir gelelim...

        Lafı uzatmadan şahsi kanaatim şudur; kendilerinden daha kısa, daha öz, daha akılcı ve daha güncel bir rapor beklerdim. Tarihimizde yer alan Dersim Olayları’nı yaratan şartlar bugün olsa, T.C. Sınırları içinde bulunan bir kara parçasında benzer bir “devlete karşı isyan” başlatılsa, bu günün hükümeti ve de akiller böyle bir sorunu nasıl çözerdi acaba?

        Bazılarının sürekli gündemde tutmaya çalıştığı tatsız olaylar, bu cumhuriyetin geçmişidir. Bu içinde, on binlerce de gurur duymaya değer anıları vardır. Yaşanan olumsuzluklardan alınacak ders varsa alın, gerisini tarihe bırakın. Çağdaş devlete de, devlet adamlığına da yaraşan budur.

        Hadi hükümeti yönetenler bunu yapıyor. Peki “akiller” neden geçmişi karıştırmaya gerek duydu. “Gittiler, gidiyorlar” denen terör örgütü militanlarının yüzde 85’inin 700 bin asker ve bilmem ne kadar tam donanımlı polis tarafından korunan topraklarımız üzerinde barındığı gerçeği bizzat Başbakan tarafından açıklanmışken...

        *

        Dünyada çok sayıda ülkenin üstesinden geldiği azınlıkla sorunu neden benim ülkemin, insanımın önünden bir türlü kalkmıyor, kaldırılmıyor?

        “Bu işin de nemalananları var. Bitmesini istemeyenleri var?” diyenler neden hala haklı çıkmaya devam ediyor.

        72 milletten kurulu bir ABD, her milletin mensuplarına “ayrıcalık” tanıdığı “üstün ırk” muamelesi yaptığı için mi huzur içinde. Ya sayısız etnik grubu bağrında barındıran Rusya...

        Putin kadar açık olabilmek...

        Acaba Türkiye’nin etnik sorunlarını çözmek için çırpınanlar Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin‘in 4 Şubat 2013 tarihinde Duma’da (Rusya Parlamentosu) ülkesindeki azınlıklarla ilgili şu sözlerinden nasıl bir anlam çıkarıyorlar;

        “Her hangi bir azınlık, Rusya’da çalışmak, yiyip içip yaşamak istiyorsa Rusça konuşmalı, Rus yasalarına saygılı olmalı.

        Eğer şeriat hukukunu tercih ediyorlarsa, o yasaların geçerli olduğu ülkelere gitmelerini tavsiye ederiz.

        Rusya’nın azınlıklara ihtiyacı yoktur.

        Azınlıklar Rusya’ya muhtaçtır ve “ayrımcılık” için ne kadar çırpınırlarsa çırpınsınlar, yasalarımızı değiştirmeyeceğiz ve onlara “ayrıcalık” tanımayacağız.

        Bir ulus olarak hayatta kalmak istiyorsak, Amerika, İngiltere, Hollanda ve Fransa tarihlerinden daha iyi dersler çıkarmalıyız.

        Rus gelenek ve görenekleri, azınlıkların ilkel ve eksik kültürleriyle uyumlu değildir. Bu onurlu yasama organı (Duma) yeni yasalar çıkarmayı düşünüyorsa, bu azınlıkların Rus olmadıklarını dikkate alarak, öncelikle ulusal çıkarları göz önünde tutmalıdır.”

        *

        Bazılarımız bu evelenip gevelenmemiş metni sert bulabilir. Ama yapılacak her türlü kanunun, düzenlemenin kalbine, insan haklarını, eşitliğini (ayrıcalık değil), özgürce yaşama hakkını yerleştirirsen sorun kalmaz. Yeter ki, çözümü derinliğine anlayacak, kararlı olacak, insan olarak iyi yetişmiş (politikacı olarak değil) doymuş, doyabilmiş yönetenler çoğunlukta olsun.

        Diğer Yazılar