Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bir kulübe hoca dikte etmek bizim işimiz değil. Bu kurala uymaya hep dikkat etmişimdir. Yayınlarımızda ya da taraftarlar arasından bize sorular gelirse yanıtlamak da işimiz.

        Bir kere beni sürekli takip eden okurlarım izleyicilerim bilir ki asla ve kat'a yabancı düşmanı değilim ve hatta yabancı düşmanlığı yapıldığını düşünüyorum.Cocu'dan evvel sorumlunun simsar Comolli olduğunu da defalarca ifade ettim.Ama madem ki Cocu gitti; o zaman en azından sene sonuna kadarmevcut kanamayı durdurmak adına yerli bir teknik adamla çalışılmasının mantıklı olduğunu düşünüyorum.

        Öncelikle Ali Koç'un yenilenme ve sistemleşme projesine inanıyorum.Başkan kesinlikle doğru düşünüyor. Bir futbol aklı ve uyumlu çalışabilecek bir direktör ile kurulan yapı, bir teknik direktöre bağımlı olmaktan çıkartacak kulübü.Misal Terim yarın emekli olsa Galatasaray'da yapılanmayı kimin yapacağı meçhul.Ali Bey, bu kişilere bağlı düzeni değiştirmeyi düşünüyor. Bu sisteme inancım sürüyor.

        ▪ Fakat sistemi kurmak isterken doğru isimler tercih etmediği görüldü.Semih Bey ve kendisinden oluşan en üst düzey futbol aklı açıkça Comolli tarafından domine edildi.Yanlış işleri denetleyecek üst düzey mekanizma işlemedi.Comolli de tam fiyasko çıktı.İdari direktör de doğru seçilemeyince Samandıra'da çivi çıktı. Cocu darmadağın oldu ve takım bu vaziyete geldi. Yani sisteme inanıyorum ama isimler doğru seçilemedi bana göre.

        ▪ Bu durumda, yani sistemi kuracağınız isimlerin yıprandığı ve hadi itiraf ediniz ki başkandan başka tüm yönetim kurulunun (evet Semih Bey dahil) desteğini çektiğiComolli ile evlilik uzun süremez.Hatta belki defutbol akılları Ali Bey'in kendisi ve Semih Özsoy'dan başka isimlerden de oluşabilir.Yani kurulmak istenen sistemin aktörleri değişebilir. (Bana göre kesin değişmeli)

        ▪ Böylesi tartışmalı bir ortamda takım kalitesi de epeyce gerilemişken uzun vadeli isimlerle çalışmak doğru değil. Yeni riskler barındırıyor. Tazminat yükü de doğurabilir. Yapılması gereken 31 Mayıs günü sözleşmesinin biteceğini bilen bir isimle anlaşmak ve o tarihe kadar Comolli'nin durumunu netleştirmek ve daha güvenli bir sistem oluşumunu başlatmaktır.

        ▪ 31 Mayıs'ta sözleşmesinin yenilenmeme garantisini zaten belli başlı Türk hocalar kabul eder.Kocaman 4644 kişiden biri olarak(Benim bildiğim Aziz Bey'e oy verdi. Değilse açıklar)olamaz zaten.Bıraktım 3 yardımcı hoca meselesini durum yapılmak istenen değişime ters.Ersun Yanal'ın da gelmeyeceğini başkan açık bir dille ifade etti.Ben olsam Yanal'ı getiririm. Ama Ali Başkan kesin olarak istemediğini bildirdi. Bir de bir işin gönüllü olarak yapılması lazım. Bugün bu yazı yayınlandığında yönetim adına en kolay tercih olan Ersun Yanal ismi hala resmileşmediyse gönüllü olunmadığı belli.

        ▪ Bu ahval ve şerait içinde Türk olması gerektiğinidüşündüğüm hoca adayları Kemal Özdeş, Ümit Özat ve Yılmaz Vural ile sınırlı.Daum da Türk değilse de yerli bir tercih olur. Tayfun Korkut ise Türk ama ne kadar yerli o tartışılır..Diğer alternatiflere da saygı duymakla beraber Yılmaz Vural'ın 31 Mayıs 2019'da bitecek bir sözleşmeye en uygun isim olduğunu düşünüyorum.Batılıların 'Caretaker' dediği hoca adayım Vural.Yani bazı zevzeklerin, takipçi peşinde koşan zavallı bir takım sosyal medya hesaplarının iddia ettiğinin aksine gayet ciddi bir biçimde bunca yıllık tecrübesi ile bu geçici dönemde faydalı olabileceği ihtimali üzerinde duruyorum.

        ▪ Yeniden tekrar edeyim. Bir takım yorumcular gibi bizim yönetimlere bazı isimler dikte etmek gibi bir görevimiz yok. Başkanın açıklamaları ile de sabit durumlar oluştuğuna göre eldeki mevcuttan isimler yukarıda saydıklarım.

        Umarım Fenerbahçe için en hayırlı tercih yapılır.

        Terim önce hesap sormalı sonra hesap vermeli

        • Galatasaray-Bursa maçından 24 saat önce:

        Altyazılarda son dakika geçiyor.. Rodrigues-Donk-Belhanda ve Onyekuru Bursaspor'a karşı forma giyemeyecekler..

        • Galatasaray-Bursa maçından 25 dakika önce:

        Fatih Terim beIN Sports mikrofonlarına konuşuyor ve Onyekuru'nun oynayamayacağını, Belhanda ve Rodrigues'in de sakatlık riski ile maça başlayacaklarını açıklıyor.

        • Galatasaray-Bursa maçının 20. dakikası..

        Serdar Aziz baldırını tutup oyundan çıkıyor..

        • Galatasaray-Bursa maçının 22. dakikası..

        Fernando arka adalesini tutuyor ve yerini Selçuk İnan'a bırakıyor.

        • Galatasaray-Bursa maçının 39. dakikası..

        Feghouli de baldırını tutuyor ve yerini sakatlıktan yeni çıkmış Eren Derdiyok'a bırakıyor. 39 dakikada 3 oyuncu darbeye bağlı olmayan sakatlıktan dolayı sahayı terkediyor.

        • Galatasaray-Bursa maçının 41. dakikası..

        19 dakikada tam 3 kez Fatih Terim'i öven; yorumcu Gökhan Zan, "Galatasaray çok yorgun" şeklinde bir yorum yapıyor.

        ☆☆☆

        Bu satırların yazarı şu soruları soruyor:

        Fatih Terim hocam, 15 günlük milli maç arasına rağmen, Serdar Aziz ve Feghouli dışında milli takıma gitmeyen isimlerin hepsinde DARBEYE BAĞLI OLMAYAN adale sakatlıkları varsa fiziksel performans antrenörünüz Yunus Küçük'ün; sizin ve teknik ekibinizin ve dahi doktor ekibinin kusuru nedir?

        Eren-Onyekuru-Donk-Aziz-Feghouli-Belhanda-Fernando hatta Selçuk neden DARBEYE BAĞLI OLMAYAN sakatlıklar yaşıyor?Biliyoruz ki adale sakatlıkları ya oyuncunun bireysel problemleri ile olur ya da yanlış idmanlardan.Özel hayatları problemli olmayan bu isimler neden sakatlanıyorlar? Bir zamanlar Scout Piri gibi bir uzmanla çalışan siz, şimdiki durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

        Ne gibi önlemler alacaksınız Kimlerden hesap soracaksınız? Sonra da kamuoyuna nasıl hesap vereceksiniz? Schalke maçlarında böyle bir durumun yaşanmayacağının garantisi var mı?

        ■ Bu sorunun yanıtını bakalım hangi Galatasaray muhabiri-yazarı araştırıp, bize söylenen resmi açıklamalar dışında bilgi verecek?41dakikada 3 oyuncu değiştirmek zorunda kalmak SKANDALDIR. Kabul edilemezdir. Ve açıklama gerektirir.

        ☆☆

        Maçın 2. yarısı ise şöyleydi;

        47'de Ömer Bayram maçın o ana dek yaşanan ilk pozisyonunda topu filelere gönderemedi. Sonra Bursa hakimiyeti ele aldı. Samet Aybaba da Yusuf'un yerine Lima'yı sahaya attı veNEDEN OLDUĞU ANLAŞILMAYAN YORGUNLUĞU OLAN Galatasaray'a karşı delici ataklar başlattı.

        Ozan'ın Lima'ya yaptığı penaltı Muslera'nın çabasına rağmen gol olunca Bursa skoru da aldı.Sonra farkı artıracak pozisyonlar buldu Timsahlar ama değerlendiremediler.

        Maçı bitirecek pozisyonları değerlendiremezseniz Galatasaray gibi takımlar bir fırsatta golü bulurlar. Nitekim benceGalatasaray adına en etkili oyuncu olan Belhanda'nın pasında Eren "Bu statta yenilgi yok" dedi.Ama 40. dakikada 3 oyuncu değiştirmiş yorgun bir takıma karşı 1-0 da öne geçmişken tecrübeli oyuncularınızla maçı tutabilirsiniz. Tabii onları oynatabilmek için paralarını ödemeniz lazım. İşte tecrübeliler ve yabancıların paralarını vermezseniz gençlere kalıyorsunuz. Onlar da maçı bu kadar tutabiliyor.

        Maddi durum toparlanamazsa Bursa bu sene de korkulu rüya yaşar. Galatasaray ise özgüvenli hali ile skoru tuttuğu sürece hiçbir maçta kolay yenilebilecek bir takım olmadığını gösterdi. Bu kadar kötü fiziksel hazırlığı olan, bir çok oyuncusu çok kötü oynayan Galatasaray için beraberlik iyi sonuçtu.

        Terim balı ile 1 puan

        Bir gün birisi"Fatih Terim balı nedir?"diye sorarsa bu maçı örnek gösterebiliriz. Kaleyi bulan 7 şut, 2 çizgiden çıkarılan top; en az 2 çok net Muslera kurtarışı ve en az 1 kırmızı kart ile en az 1 penaltıyı vermeyen Fransız hakem. Buna karşılık 50 bin taraftarının tamamen maçın içinde olduğu evsahibi takım bir (rakamla 1) pozisyonla maçı bitirdi.

        Kaleyi bulan 2. şut ise 500 metreden Rodrigues vuruşu idi. Dün Terim dışında bir hoca olsa (Belki Mustafa Denizli hariç) G.Saray 2-0 mağlup olmuştu.

        Schalke'nin karşısında Beşiktaş ya da Fenerbahçe olsa bu iki takım 3-0 mağluptu en az..

        Böylesine bir tablo öncelikle şansla; futbol deyimiyle 'bal' ile; sonra da Donk ve bilhassa Muslera'nın müthiş dokunuşları ile açıklanabilir.

        G.Saray bir daha böyle bir hakem de bulamaz onu da söyleyeyim. Maçın başında penaltı kırmızı kart verebilir ve G.Saray Muslera'sız devam edebilirdi.

        Maçın özeti budur.

        Genele yayarsakFatih Hoca'yı herhalde en çok Fernando'nun eksikliği yormuştur.Savunma önünden top çıkaramadılar. Hele 2. yarıda N'Diaye de driplinglerini yapamayınca tamamen edilgen hale geldiler. İlk devrenin sonlarında Garry-Eren ile yakalanan pozisyonda gol gelse belki farklı bir oyun olabilirdi ama 2. yarıda kaleye dahi gidemedi temsilcimiz. Ozan Kabak iyi mücadele etti. Muğdat ise bu seviyelerin oyuncusu değil.Muslera-Maicon-Ozan ve özellikle Donk'un çok iyi oynadığını söyleyelim.Fatih Terim'in en doğru hamlesi ise savunma arkası sızmalarına karşı Donk'u eskilerin sarkık liberosu rolüne büründürmesi idi. Bu hamle savunma arkası koşularını engellese de takım ileri çıkamayınca bu kez iyice savunmaya çekildiler.

        Schalke'nin etkinliği ise beceriksizliğe, Muslera'ya ve Linnes ile Ozan'a takıldı.

        Bu maçı hemen unutması lazım Galatasaray'ın.

        Artık defteri kapayan Lokomotiv'i Moskova'da da yeneceklerdir. Son maç olan Porto'yu da Telekom'dan çıkarmazlar diye düşünüyorum. Mühim olan Schalke deplasmanı artık. O maçta şans da hakem de dünkü gibi olmaz. Oraya iyi oyun ve doğru strateji şart. O maç kaybedilmezse Cimbom'un gruptan çıkma ihtimali olduğunu düşünüyorum.

        Diğer Yazılar