Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ağalara, paşalara, hocalara Mercedes, orman, havuz…

        Yere düşmüş işçiye Mercedes’e hakaret etti diye tekme, şeklinde özetlenebilecek iç politikanın dış politikası da raz şöyle:

        Kimine “insani yardım” dolu TIR…

        Gazze’ye palavra ve bol kıtır!

        ***

        Dünya Bankası geçen yıl Kahire Zirvesi’nde ata tuta 3,5-4 milyar doları bulan “Gazze’nin yeniden inşasına yardım” taahhütlerinin durumunu dökmüş:

        Japonlar, Avustralyalılar, Avusturyalılar, Almanlar, İngilizler, Amerikalılar, Kanadalılar, Belçikalılar, İsveçliler, Finliler, Fransızlar, Güney Koreliler; elbet kimininki düşük ama taahhütlerin yarısından yüzde 100’üne kadar yatırmış.

        Yoksul Cezayir bile 37 milyon dolarla yüzde 60 taahhüt yerine getirmiş…

        O tabloya göre, Türkiye, 200 milyon dolarlık vaadinden sadece 500 bin-1milyon dolar kadar uygun görmüş: Yüzde 0 virgül bir şey!

        Tabii her devlet böyle büyük taahhütte bulunmamış; ama her devlet de Gazze üstüne kimileri gibi çok büyük laf etmiyor zaten!

        Sünni Blok” ağası S. Arabistan 500 milyon dolar veririm demiş; henüz 48 vermiş.

        Ağanın paryalarından Kuveyt 200 veririm demiş; henüz sıfır kopmuş gönlünden.

        Katar en yüksek vaat sahibi; 1 milyar doların yüzde 10’unu yani 100’ünü vermiş!

        (Bu rakamlar üstüne, dün devletten ve TİKA’dan, “Filistin’e” 76 milyon dolar yardım edildiği açıklandı; muhtemelen başka başka kalemlerden. Ancak diğeri “yeniden inşa için uluslararası ortak havuz” ve onu yönetenler de o yudum yudum, gıdım gıdım rakamı açıklıyorlar!)

        ***

        Ankara’nın henüz gidemediği ve henüz veremediği Gazze için “ortak havuz”a koyduğu para, Türkiye’de para dolan havuzlar yanında mütevazı akvaryum gibi kalır zaten.

        Tabii daha vakit var; nakit de vardır!

        Belki vade sonu olan 2017’nin son günü tamamlanır taahhüt.

        Fakat, az veren candan çok veren maldan, esas sorun şu:

        Suriye’de gaddar bir rejim var, tamam.

        Filistinliler de 70 yıllık gaddarlığın kurbanı, esiri, rehinesi.

        Suriye’de (ve Irak’ta) kimi belki Işid ve benzeri elemanların da eline geçmiş olan “insani yardım TIR’ları” böyle dayanıp döşenebiliyor da…

        Gazze neden çok ırak kalıyor?

        ***

        Sünni Blok”un ağaları kralları, sultanları için için cezalandırıyor olmasın!

        Gazze için, Filistin için pek kıl kıpırdamayanlar Yemen’de, Suriye’de nasıl birleşiyor?

        İsrail ablukasının öteki tarafında, Gazze aynı zamanda Mısır ablukasında da değil mi?

        Işid ve benzeri örgütlerin, öteki Müslümanları (ve elbet oralarda yaşayan ve ölen başka halkları) kesmekte, yok etmekte, tarihini kazımakta bu kadar iştahlı iken, Filistin için ettikleri tek kelime var mı?

        Tarihi Palmira’da çoluk çocuk 400 sivilin katliamı haberi yeni geldi işte.

        Yüzlerce Ezidi kadın ve kızın köleleştirilmesi, alınıp satılması, katli neredeyse sıradanlaştı.

        Filistin ve Gazze’ye verilmemiş desteklerle palazlanmış, beslenmiş katliam ordularının kanlı günahlarından herkese pay düşmüyor mu Hocam!

        ***

        Ağalara Mercedes, yerdeki işçiye tekme düzeni; Suudi ağalarla TIR’cılık, Gazze’ye palavra düzeni ile pekişiyor olmalı.

        Kabul ediyorum, elbet Türkiye’nin üzerinde “Suriyeli mülteci yükü ve yükümlülüğü” de var. Belki kimsenin yüklenmediği kadar. Belki, rejim ve muhaliflerin şiddeti dışında, Türkiye’den başkalarının da sebep olmadığı kadar!

        Lakin Filistin ve Gazze, sadece Müslüman dünyası meselesi değil, evrensel, kadim bir insanlık simgesi.

        Onu unuttuğun zaman, insanlığını unutmuş da oluyorsun!

        Onu unuttuğun zaman, yerdeki işçiye bir tekme daha vurmuş gibi oluyorsun!

        Onu unuttuğun zaman, 200’ü ver ya da verme, ikiyüzlü oluyorsun!

        TEKMECİYE HER YER SOMA!

        Burada sivil ve asker, “tekmelenler” ile gaddar tekmeciler üzerine çok yazı çıktı.

        Tekme yemeyenleri belki sıktı. Ama milyonlarca insanın “ölümden beter” hayatı bu.

        Yıllarca “savaş süreci”nde çarpıştırdığı; (tabii sağ kalanlardan) dağlarda yıpranmış, yaralanmış, yaşlanmış beden ve ruhları bakın nasıl görüyor devletiniz:

        Umur Abi, merhaba. Bir denetleme bitip yenisi başlıyor. Ankara’dan gelen tatmin olmuyor, komutanlar olmuyor.

        Komutan dedi ki, ‘Denetlemede başarısız olanlar yapacaklarımıza katlanmak zorunda. Sporda başarısız olan uzman erbaşların sözleşmelerini feshedeceğim.’

        40 yaşında uzman erbaş ağabeylerimiz var. Sporda yüzde 100 başarı beklenir mi? Yıllarca Özel Harekat’ta görev yapıp çok rahatsızlık yaşamış insanlar. 25 yaşla aynı performans olur mu?

        40 yaşında adamdan 3 kilometrelik teçhizatlı koşuyu 15 dakikada koşmasını; 40 şınav, 45 mekik, 9 barfiks ve 3 kilometre koşu bekliyor; mümkün değil.

        Yıllarca Doğu’da kullandıkları uzmanları şimdi işleri bitti diye, sözleşme feshi ve sürmekle tehdit ediyorlar.

        Bu abilerimiz ‘Sağlığım yerinde olsa da spor testine katılsam’ diyor ama yerinde değil. Bedenlerini Özel Harekat birliklerinde kullandılar. Hastalandılar. Halen çekiyorlar. Rabbime emanet olun!”

        Diğer Yazılar