Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        TÜİK Mart ayı enflasyon verilerini açıkladı.

        Buna göre, tüketici enflasyonu yıllık %61’e yükseldi. Üretici enflasyonu ise %115...

        Fiyatların artışında pek çok etken var.

        Talebin gücü, küresel ham madde pahalılığı, tedarik sorunları, ülkede fiyat barışının bozulmuş olması, beklentilerin bozulmuş olması, kurdaki birikimli devalüasyon baskısı ve en son olarak da Rusya’nın işgali sonrasında gelen enerji fiyatları baskısı.

        Yalnız, bir konu mühim.

        Rusya meselesi marta ait bir fenomen. Oysa bizim geçen ayki enflasyonumuz zaten %54’tü. Yani konu Rusya ile ilgili değil.

        Bizatihi bizim meselemiz.

        Gıda fiyatları enflasyonu örneğin, %70’lere varmış. Normalde bunun memleketimizde ortalaması %10.

        Böylece asgari ücretle gelen %50’lik zammın da bereketi kalmıyor.

        Türk-İş’e göre geçen yıl bugün 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 8.912 liraymış*.

        Aynı kuruma göre bugün 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 16 bin 52 TL.

        Toplum ve işletmeler enflasyona alıştılar.

        Eski hatıralar dinlendi, ülkemizin gelişen bir ülke olduğu dile getirildi vs. Bu fasılların hepsi tamam.

        REKLAM

        Tamam ama neredeyse son 20 yıldır tek haneli enflasyon ortamında yaşadığımız gerçeğini nereye koyacağız?

        Dünyada yüksek enflasyona sahip gelişmiş ya da üst gelişmekte olan ülkeler grubunda bir ülke olmamasını nereye koyacağız?

        Demek ki herkes enflasyonun düşmesi gerektiğine kanidir diye tahmin ediyorum.

        Öyleyse en heyecanlı bölüme geliyoruz;

        Enflasyonu kim düşürecek?

        Normal şartlarda fiyat istikrarı Merkez Bankamızın görevi. Hatta bu görevini daha anlaşılabilir ve denetlenebilir kılmak için Banka %5’lik TÜFE hedefi ile çalışıyor uzun yıllardır.

        Oysa yıllık toplam 5 puan hedef ile çalışırken TCMB, son 4 aylık tabloya bakalım.

        Sadece son 4 ayda toplam 35 puan enflasyon üretmişiz. Banka’nın yıllık yani 12 ay da ulaşması gereken hedefi her ay ayrı ayrı tutturmuşuz.

        Peki vatandaş, işletmeler nereye bakarak hizalanacaklar?

        Enflasyonun düşeceğine nasıl inanacaklar?

        Bu kadar büyük bir sorun yumağına dönüşmeden işler önü alınamaz mıydı?

        Eylül ayında faiz indirerek enflasyonu lokal bir sorundan tüm vücuda yaymaya gerek var mıymış?

        *

        Eleştiri kolaylıkla yapılabilir. Suçlamak kolay. Bunların her biri hak.

        Ancak olan oldu. Bunları geçtiğimiz aylarda çok tartıştık. Böyle olmasın diye. Ancak oldu.

        Şimdi tek bir konu var.

        Bu enflasyonu kim düşürecek?

        Nasıl düşürecek?

        Ben en kısa şekilde önerimi yazıyorum.

        1/ Enflasyon ve büyüme arasında bir ödünleşme olmadığı 40 yıl önce dünyada ispatlandığı şekliyle kabul edilecek

        REKLAM

        2/ 2023 yılında (pandemi etkileri bittiğinde ve Rusya işgali sebebiyle oluşan anomali bittiğinde denilerek) para politikasında ortodoks yöntemlere yakın bir seyir izleneceği ilan edilsin

        3/ Para politikasında normalleşme başlasın, yine de negatif reel faiz verelim ancak elimizde izah edebileceğimiz bir setimiz olsun.

        Bunu yaparken Merkez’e siyasetin, bürokrasinin ve Hazine’nin de müthiş katkıları gerekecek çünkü iş kabul edilebilir seviyeleri çoktan aştı. Öncelikle bir takım oyunu gerektiriyor.

        Basit ama etkili olabilecek bir öneri seti. Daha iyi fikrler varsa elbette hepimizin yararına olacaktır. Pozitif bir tartışma ortamına muhtacız.

        Yoksa her ay enflasyona bakıp, 3 ayda bir raporunu yazmakla indiremeyeceğiz enflasyonu...

        *https://www.turkis.org.tr/mart-2021-aclik-ve-yoksulluk-siniri-2/

        Diğer Yazılar