Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        TEKNEDE sevgilisiyle öpüşürken iskelede bekleyen eşine yakalanınca tornistan yapıp kaçan çapkın misaliydi.

        Her şey gün gibi ortada olmasına rağmen, dev ekrana yansıyan video görüntüsünde kendisi dururken sakin bir ifadeyle “Ben değilim” diye inkâr etti.

        Akıncı Üssü darbe davasının dün başlayan sorgulama bölümünü izlerken psikolojik savaş eğitiminin ne demek olduğunu bir kez daha anladım.

        Önce mahkeme ortamından bahsedeyim...

        Geçmişteki toplu davaların deneyiminden olsa gerek, elektronik kullanımında ara sıra aksaklıklar olsa da mahkeme modern bir tarzda işlerliğini yürütüyor.

        Davaya bakan Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin reisi Selfet Giray da en az karşısındaki sanık kadar psikolojik savaşın ne demek olduğunu avukatlardan daha iyi biliyor.

        Dönemin Ankara Başsavcısı Harun Kodalak ve arkadaşlarının hazırladığı iddianame ise çok güçlü; en küçük detay atlanmamış, belgelendirilmiş.

        Fethullah Gülen ve Adil Öksüz’ün ardından üçüncü sıradaki sanık, “darbenin Hava Kuvvetleri imamı” gösterilen Kemal Batmaz’ın dünkü savunmasında ortaya konulan veriler de bunun göstergesiydi.

        Batmaz’ın Akıncı Üssü’nde 143. Filo koridorundaki görüntülerinden yurtdışı girişçıkışlarına, örgütle ilişkilerine kadar bütün detaylar titizlikle hazırlanıp sunulmuştu.

        KAÇIRDIK SANILMIŞ

        Ancak Batmaz sakin, yumuşak ama kararlı bir ses tonuyla her şeyi inkâr etti.

        Batmaz, savcılık sorgusunda da benzer tavrı sergilemiş.

        Darbenin hemen ardından Batmaz’ın kim olduğunun farkına varılmamış...

        Adil Öksüz’ün yurtdışına çıkış ve dönüşlerinde uçakta bulunan isimler karşılaştırılınca görülmüş ki Batmaz hep aynı uçakta.

        Öksüz gibi darbeyi hazırlayan üçüncü ismi de ellerinden kaçırdıklarını sanmışlar, araştırdıklarında anlamışlar ki gözaltında.

        Hemen sorguya almışlar ve diğer imamlara ulaşmışlar; Akıncı Üssü’ndeki kamera görüntüleri çözülünce de her şey ortaya çıkmış.

        Buna karşın Batmaz dün mahkemede tam 4 saat süresince eğitimli savunma yaptı.

        Avukatlardan ve savcıdan gelen sorular karşısında sıkıştığında, hızla gelen bir topu göğsünde yumuşatırcasına hızını kesti; çoğu kez “Hayatın normal akışına aykırı olabilir ama böyle gerçekleşti” diyerek akıl karıştırdı.

        Ardından “Akıncı Üssü’nde kimse sorgusunda adımdan bahsetmedi; görüntülerdeki nasıl ben olabilirim?” diye soruyu soranı sorgulayan cümleler kurdu.

        Sakinliği ve inkârıyla karşısında soru soranın sinir sistemine saldırdı, avukatlar üzerinde başarılı da oldu.

        ÇÖZÜLME ALTTAN GELİR

        En bocaladığı an ise TBMM Avukatı Nurel Uğural’ın “Arazi baktığınızı söylediğiniz 16 Temmuz saat 08.00’de Akıncı Üssü civarında yakalandığınızda üzerinizde hangi elbiseniz vardı?” sorusu oldu; yanıt vermekten kaçındı.

        Eğer o gün yakalandığında üzerindeki elbiseler çıkarılmadan önceki görüntüler olsaydı anlaşılıyor ki onu da inkâr edecekti.

        Aynen 143. Filo koridorunda Batmaz’a selam duran video görüntüsü izletildiğinde, dönemin üs komutanı Tuğgeneral Hakan Evrim’in yaptığı gibi, “Batmaz’ı tanımıyorum. O şahsın yanındaki beni andırıyor, ama kesin ‘Benim’ diyemem” deyip savuşturacaktı.

        Görünen o ki FETÖ ile doğrudan bağlantılı imamlar ve yakınındakiler taktiği geliştirmiş.

        Davada asıl çözülme ve sonuç, alttan ifadelerle olacak...

        Diğer Yazılar