Ankara seyircisi her yerde lazım

Ece ULUSUM/ GAZETE HABERTÜRK-PAZAR

Hollanda’nın sessiz sakin kenti Rotterdam’dayız, Filenin Sultanları’nı en önden desteklemek için. Ahoy Spor ve Sergi Sarayı’na vardığımızda her yer turuncuydu! Hollanda taraftarı iyi hazırlanmış, belli. Gözüm sürekli bir Türk bayrağı aradı, sonunda dolanmaya başladım ama bulamadım. Yahu kimsenin Avrupa Şampiyonası’ndan haberi yok mu? Hollanda’daki Türk mahallesini toplasan dolu adam olurdu! Karşılaşmanın başlamasına 1 saat kala içeri girdik. 16 bin kişilik spor salonunda Hollandalı taraftarlardan dolayı oturacak yer bulamadık, kaldık kıyıda köşede. Kendimi birden televizyonda izlediğim NBA maçlarında hissettim; Hollanda takımının maskotu seyircileri eğlendiriyor, taraftar şarkılara dağıtılan kartonlarla eşlik ediliyor, hatta Meksika dalgası yapıyor...

Bizim kızlar sahaya çıktı, cılız bir ses geliyor “Türkiye!” diye. Rakip takım çıkıncaysa yer yerinden oynadı. İlk set gitti, Hollandalılar coştu. İkinci set oynanırken tribünleri dolaşmaya başladım, basın dahil Türk bayrağı ya da ülkemize ait bir nesneyle gelenleri saydım. Ancak 40 kişi! Dönerken taraftar toplaya toplaya yerime gittim. Üçüncü sette totemler yapıldı; bizim takım sahaya çıkınca var gücümüzle bağırmaya başladık “Türkiye! Türkiye!” Birden etrafımızda oturan turuncu formalılar bize bakmaya başladı. Susmadık, en sessiz anlarda sesimizi yükselttik. Bir baktık ki 10 sayı gerideyken kızlar atağa geçti, hop oldu mu sayı 26-26? Ne yazık ki o seti de kaybettik. Ertesi gün de Sırbistan’a mağlup olarak Avrupa 4’üncüsü olduk. Başarı büyük, kırgınlık da...

‘İZLENDİĞİMİZİ GÖRMÜYORUZ’

Sırbistan maçından sonra kızlar dik duruyor, gülümsüyor. Hemen takımın antrenörü Ferhat Akbaş’la sohbet etmeye başladık. Durgun ama pek belli etmiyor; “Madalya alamadığımız için üzüntülüyüz. İyi giden şeyler vardı ama yetmedi. Sadece buna bağlamak istemem ama sayıca fazla olsaydı taraftar daha farklı olabilirdi. Kadın voleybolunda hisler ve duygular da söz konusu, taraftar desteğinin önemi de artıyor bu noktada” diyor. Sonra dayanamayıp soruyorum “Biz çok bağırdık, duydunuz mu?” Gülümsüyor, Akbaş: “Taraftarları duymaktan çok görmek kolaydı. Fakat Belçika, Almanya ve Hollanda gibi Türk nüfusunun çok olduğu yerlerde daha çok destek alabilirdik. Buralarda yaşayanlar gelmiyor madem başka yerlerden destek duysak bari; televizyon, internet, sosyal medya... Biz çok fazla takip edildiğimizi ve izlendiğimizi görmüyoruz. Üstelik buna karşın büyük başarılar bekleniyor.” Sonra çok da uzatmak istemedi, kırgınlık var belli ki...

Antrenör haklı, taraftar olsaydı işler farklı olabilirdi. Gazi Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre spor seyircisi içgüdüsel olarak takımın sorumluluğunu sırtlanıyor ve manevi bir yük almış gibi hissettiriyor. İngiltere’deki bir başka araştırma da spor müsabakalarında taraftarın kazanmadaki payının yaklaşık yüzde 35 olduğunu söylüyor. Düşününce Hollanda zaten maçın ilk setini psikolojik olarak kazanmış.

İKİ SÖZLERİNDEN BİRİ TARAFTAR

Ülkemizde en çok yurtdışı başarısı olan spor dallarından biri olan voleybol, hem de kadın voleybolu. Buna rağmen taraftar sayısı Süper Lig’in 3’te 1’i kadar bile değil! Dünyada en çok voleybol taraftarına sahip ülkelerse Brezilya, Filipinler, Küba, Çin, Polonya ve İtalya. Türkiye ilk 15’te bile değil! Geçen yıl Google’daki aylık arama sonuçlarına göreyse en çok aranan spor dallı 3.5 milyar ile futbol iken beşinci sırada 900 milyon ile voleybol var. Türkiye’de spor kanallarının ve programlarının en az yer verdiği spor dallarından biri... Tek suçlu taraftar da sayılmaz, reklam nerede yayın o yönde! Oyuncular da bunun farkında. Geçen 3 yıl boyunca kadın voleybolcularla yapılan röportajların başlıklarını inceledim. Sonuç inanılmaz; tam 100 habere baktım ve 100’ünden 60’ının başlığı taraftarı tribünlere çağırmakla ilgili! Demek ki onları çok yalnız bırakıyoruz.

‘ANKARA SEYİRCİSİ ÖNÜNDE ÇOK İYİ OYNUYORUZ’

Türkiye’ye dönünce ilk işim oyuncularla konuşmak oldu. Takımın savaşçısı kaptan Gözde Kırdar hırsından bir şey kaybetmemiş, olimpiyat aklına geldikçe yüzüne renk geliyor: “Hollanda’nın seyirci desteği vardı ama biz ne yapacağını bilen bir takımdık. En iyi oyunumuzu sergilersek finali oynarız, yeter ki tribünde Türkler de olsun diyorduk.”

Eda Erdem Dündar da Gözde’ye katılıyor ve devam ediyor: “Ben takımımızı ilk 3’te görüyordum ve en azından madalya almalıydık. Şimdi asıl hedefimiz ocak ayında yapılacak olan 2016 Rio Olimpiyatları elemeleri. Biz Ankara seyircisi önünde çok iyi oynuyoruz. Oradan birinci çıkacağımıza inancımız da gerçekten çok yüksek.” Vallahi benden tam destek!

Takımın sponsoru Orkid adına P&G Aile, Bebek ve Kadın Bakım Marka İletişim Müdürü Cansu Türkay durumun farkında, “Milli takımımıza daha güçlü destek olmak istiyoruz. Ocak ayında gerçekleşecek 2016 Rio Olimpiyat Oyunları elemelerinde yüksek sayıda bir taraftar desteğini arkamıza alarak ‘kız gibi’ güçlü bir şekilde milli takımımıza destek olacağız” diyor. Eğer elemeleri geçersek hazırlanın kızlar, takımımızı desteklemeye Rio’ya gidiyoruz! “İşte taraftar, işte şampiyon!”