Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Dünya ''Mısır, İsrail'i korkutuyor''

        Ajansın Kudüs kaynaklı yorumunda, Mübarek rejimine karşı halk ayaklanmasının, İsrail için stratejik bir kabusun en kötüsünü gündeme getirebileceği ifade edilerek, bu kabus, "son 30 yıllık dönemin bölge politikasında adeta bir köşe taşı niteliğinde olan Mısır'la barış anlaşmasının çöküşü" olarak nitelendirildi.

        Yorumda, bunun, bugünkü ortamın kaçınılmaz bir sonucu olarak görülmediği, Mübarek hükümetinin ıslah edilmiş bir modelinin devam edebileceği ve İsrail'le bir "soğuk savaşın" korunabileceği ihtimaline de yer verildi. Ancak, en kötü senaryo ihtimaliyle, barış anlaşmasını kabul etmeyen demokratik veya İslami güçlerin iktidara gelmesi halinde, bunun İsrail'in güney sınırında büyük bir tehdidin ortaya çıkışının habercisi olabileceği vurgulandı.

        Arap dünyasında en güçlü ordu olan, büyük ölçüde Amerikan donanımlı ve Amerikan eğitimli Mısır ordusuna işaret edilen analizde, "İsrail için Mısır'la olan barışın temel öneminin, en güçlü düşmanıyla topyekun bir savaş tehdidini askeri denklemden çıkarmış olmasıydı" denildi ve şöyle devam edildi:

        "Ancak, Kahire'deki düşmanca bir rejim değişikliği, İsrail'i askeri stratejisini yeniden düşünmeye, muharebe güçlerini yeniden yapılandırılması ve daha büyük bir ordu oluşturulmasını değerlendirmeye sevk edebilir."

        Genel olarak askeri alana milyarlarca şekel aktarılmasının, büyük sosyal ve ekonomik değişikliklere yol açabileceği vurgulanan yazıda, yine "düşman" bir hükümetin, aynı zamanda Mısır'ın Gazze'deki Hamas rejimine yardımı ve ortaklığı anlamına geleceği; daha da kötüsü, eğer bunun Ürdün'de de yine İsrail karşıtı bir rejim değişikliğine götürebilecek bir "domino etkisi" olursa, böylece İsrail'in kendisini doğu sınırlarında da geniş bir askeri tehdit ile karşı karşıya bulabileceği ihtimaline yer verildi. Hatta bunun, İsrail'i, Mısır, Suriye, Lübnan, Ürdün ve Filistinlilere karşı savaşmak durumunda kaldığı, 1977 yılı öncesinden bile daha kötü bir durumda bırakabileceğinin altı çizildi, ayrıca buna nükleer silah arayışında olan bir İran'ın da eklenebileceği kaydedildi.

        Mısır'la barışın stratejik öneminin son 10 yıllık dönemdeki çeşitli krizler sırasında ön plana çıktığı belirtilen analizde, "Bu barış olmasaydı, 2000-2005 yılları arasındaki ikinci intifada, 2006'daki ikinci Lübnan savaşı ve 2008-2009 yıllarındaki Gazze ile olan savaş, daha geniş bölgesel düşmanlıkları çok daha kolaylıkla tetikleyebilirdi" denildi.

        İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'in bir kaç gün önce Mübarek hakkında söylediği "Ortadoğu'da barışı koruduğu için ona şükran borçluyuz" ifadelerine de yer verilen analizde, "Mübarek'in bölgesel kaoslara karşı bir siper olma görevini gördüğü, ayrıca onlarca yıl, İran'ın önderlik ettiği radikal güçlere karşı da Amerikan stratejisinin merkezi bir dayanağı olduğu" vurgulandı. Yazıda, bu nedenle, İsraillilerin, ABD Başkanı Barack Obama'nın güç durumdaki Mısır liderine bu denli çabuk sırtını dönmesini şaşırtıcı buldukları kaydedildi.

        AA

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ