Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Ekonomi Para "Alınan tedbirler yeterli değil" - Para Haberleri

        Yılmaz, sıkılaştırıcı yönde olacağı belirtilen politika tedbirlerinin yılın ikinci çeyreğinden itibaren kredi kullanımı ve yurtiçi talebin artış hızını sınırlayacağını tahmin ettiklerini belirterek, ''Ancak, 'yeterli midir?' diye sorarsanız, henüz yeterli değildir. O nedenle son aldığımız kararları bu çerçevede değerlendirebilirsiniz'' dedi.

        Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, Ankara Sanayi Odasında (ASO) düzenlenen ''ASO Gündem Toplantısı''nda yaptığı konuşmada, dünya ve Türkiye ekonomisi konusunda değerlendirmelerde bulundu.

        Dünya ekonomilerinin içinde bulunduğu duruma bakıldığında, 2010 yılının ortalarında bazı Avrupa ülkelerinde kamu borçlarının sürdürülebilirliğine ilişkin sorunlar nedeniyle bozulan küresel risk iştahının, aradan geçen zaman zarfında daha olumlu bir seyir izlediğinin görüldüğünü kaydeden Yılmaz, fakat sorunların henüz bitmediğini, özellikle son dönemde Portekiz'de yaşanan olayların belirsizliği daha da artıran unsurlardan bir tanesi olduğunu söyledi.

        Yılmaz, Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da yaşanan siyasi gelişmelerin de küresel ekonomi üzerinde kalıcı bir etkide bulunup bulunmayacağı konusunun belirsizliğini koruduğuna dikkati çekti.

        Küresel krizin zirve yaptığı dönemden bugüne kadar Türkiye'nin, risk primi benzer kredi notuna sahip ülkelerden daha olumlu bir performans izlediğini anlatan Merkez Bankası Başkanı, kredi, gayrimenkul ve emek piyasalarına bakıldığında küresel ekonomiye ilişkin belirsizliklerin henüz ortadan kalkmadığını vurguladı.

        Gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında Türkiye'de emek piyasasının daha hızlı bir toparlanma gösterdiğini ifade eden Yılmaz, ''Bununla birlikte ülkemizde işsizlik oranlarının bir müddet daha kriz öncesi seviyelerin üzerinde seyredeceğini tahmin ediyoruz'' diye konuştu.

        PETROL FİYATLARI

        Dünyadaki enflasyon gelişmelerine bakıldığında, özellikle son dönemde petrol ve diğer emtia fiyatlarının artış eğilimine girdiğinin gözlemlendiğini kaydeden Durmuş Yılmaz, bu gelişmelerde küresel ekonomideki toparlanma kadar gelişmiş ülkelerde uygulanan parasal genişleme tedbirlerinin de büyük rol oynadığının düşünüldüğünü söyledi.

        Yılmaz, ''Son günlerde özellikle ham petrol fiyatlarında yaşanan hızlı yükselişin kalıcı olup olmaması, önümüzdeki dönemde küresel ekonominin gideceği yön konusunda belirleyici olacaktır. Dolayısıyla şu anda içinden geçmekte olduğumuz ve uluslararası emtia fiyatlarını da etkileyen faktörlerin ne kadar kalıcı olmadığı son derece önem arz ediyor'' dedi.

        TÜRKİYE EKONOMİSİ

        Merkez Bankası Başkanı Yılmaz, mevcut veriler ışığında 2010 yılı büyüme hızının Orta Vadeli Program hedefinin oldukça üzerinde gerçekleşeceğini tahmin ettiklerini, yani yüzde 8-9 arasında bir büyüme beklendiğini söyledi.

        Türkiye'de 2010 yılının ikinci çeyreğinden sonra, kriz öncesi seviyelerin üzerine çıkılmaya başlandığını anlatan Yılmaz, şu ana kadar ortaya konulan ekonomik performansın, büyümenin motorunun da yurt içi talep olduğunu ortaya koyduğuna dikkati çekti.

        Üretim göstergelerine bakıldığında Aralık ayında sanayi üretim endeksinde aylık ve çeyreklik bazlı yüksek oranlı artışlar gözlendiğine işaret eden Merkez Bankası Başkanı, bununla birlikte imalat sanayi kapasite kullanım oranının hala kriz öncesi seviyesinin altında olduğunu ifade etti.

        Yılmaz, ileriye yönelik olarak sipariş eğilimlerine bakıldığında, iç talepteki artışın desteğiyle iktisadi faaliyetlerin güçlenmeye devam ettiğini, dış talebin ise bir miktar hızlanmakla birlikte zayıf seyrini sürdürdüğünü bildirdi.

        SON ALINAN KARARLARIN NEDENİ

        Sıkılaştırıcı yönde olacağı belirtilen politika tedbirlerinin yılın ikinci çeyreğinden itibaren kredi kullanımı ve yurtiçi talebin artış hızını sınırlayacağını tahmin ettiklerini belirten Yılmaz, şöyle konuştu:

        ''Tüketici kredileri, otomobil satışları gibi tüketim talebine ilişkin göstergelerde gözlenen yavaşlama eğilimi bu öngörüyü doğrular niteliktedir. Ancak 'yeterli midir?' diye sorarsanız, henüz yeterli değildir. O nedenle son aldığımız kararları bu çerçevede değerlendirebilirsiniz.

        Yatırım talebindeki iyileşme devam ediyor. Ancak yatırım talebi yine 2008'in birinci çeyreğini 100 olarak aldığımızda hala kriz öncesi seviyelerin altında. En son geldiği nokta 89,9 ve son zamanlarda yatırım harcamalarındaki artış yüzde 34-35 seviyelerine gelmiş durumda, ancak bu hala bizim gibi ülkelerde kriz seviyesinin altında.''

        İstihdamdaki gelişmelerin Merkez Bankasının, ''3. çeyrekte tarım dışı istihdamda yaşanan duraklamanın geçici olduğu ve yılın sonuna doğru tarım dışı istihdam artışının tekrar başlayacağı'' yönündeki öngörüsünü doğrular nitelikte gerçekleştiğine dikkati çeken Yılmaz, nitekim güçlü üretim artışlarına paralel olarak sanayi istihdamının da son çeyrekte belirgin bir artış kaydettiğini söyledi ve ''öncü göstergeler tarım dışı istihdamın önümüzdeki dönemde artmaya devam edeceğine işaret etmektedir'' dedi.

        İşsizlik oranlarının bir müddet daha kriz öncesi düzeyinin üzerinde seyredeceği ve birim iş gücü maliyetindeki artışı sınırlamaya devam edeceğini tahmin ettiklerini ifade eden Yılmaz, şöyle devam etti:

        ''Kayıt dışı ve kayıt içi istihdama baktığımızda 2006 Ekim ayından bu yana, son 4 senelik dönemde kayıt dışı ücretli istihdam yaklaşık 200 bin kişi azalırken, kayıtlı istihdamın 2 milyon kişiden fazla artması ekonominin istihdam yaratma kapasitesinin kalitesini gösteriyor. Gerçekten ekonomimizde büyüme var. Bu büyüme belki çok fazla istihdam yaratmıyor ama kriz dönemlerinin özelliği bu. Kriz dönemlerinin arkasında iş adamlarımız daha dikkatli oluyorlar, ihtiyatlı davranıyorlar ve verimlilik artışları oluyor. Bizde de yaşanan bu, dünyada da yaşanan bu.

        Kriz sırasında duraksayan bu eğilim, ekonominin toparlanma sürecine girmesiyle birlikte tekrar ortaya çıkmış. Ücretli ve yevmiyeli çalışanlar içinde kayıtlı istihdam oranı artmaya devam ederken, kayıt dışı istihdam yatay bir seyir izlemiştir.''

        ''İŞ-KUR'A KAYITLI AÇIK İŞ ORANI KRİZ ÖNCESİ SEVİYESİNE ULAŞTI''

        Öncü göstergelerin sanayi sektöründeki istihdamın üretim gelişmelerine paralel olarak artışının sürdüğüne işaret ettiğini belirten Yılmaz, bununla birlikte dış talepteki toparlanmanın gücüne ilişkin belirsizliklerin sanayi istihdamı üzerinde sınırlayıcı bir unsur olmaya devam ettiğini söyledi.

        Yılmaz, işsizlik sigortasına yapılan başvuruların düşük seviyesini koruduğu, İş-Kur'a kayıtlı açık iş oranının kriz öncesi seviyesine ulaştığının görüldüğünü kaydederek, hane halkının iş bulma olanaklarına ilişkin beklentilerinde kademeli artış devam ederken, işsizlik sigortasına yapılan başvuruların da kriz öncesi eğilimine geri döndüğüne dikkati çekti.

        MERKEZ BANKASININ ALDIĞI KARARLAR

        Yılmaz, bugün artık kredi genişlemesinden şikayetçi olunduğunu, ekonominin orta ve uzun vadede sağlığını koruması için kredi genişlemesinin sürdürülebilir bir çerçevede gelişmesi gerektiğini söylediklerinin altını çizdi. Bugün itibariyle kredi hacmindeki genişlemenin ekonominin büyüklüğüne kıyasla kriz öncesi seviyesinin üzerinde seyrettiğini söyleyen Yılmaz, şunları kaydetti:

        ''Kredi hacmindeki bir yıldan diğer bir yıla artışa baktığımızda milli gelire oranı eğer düşükse, oranın çok büyük olması çok önemli olmayabilir ama asıl bakılması gereken milli gelirle kıyaslanması. Dolayısıyla bugün bizim geldiğimiz nokta itibariyle milli gelirimizin yüzde 12'sine yakın bir kredi hacmi söz konusu. Kredi hacmine baktığımızda artış hala belki 2008 seviyesinin altında olabilir ama milli gelire oranına baktığımızda artışın oranı daha yüksek. Dolayısıyla Merkez Bankası olarak bu konuda dikkatli olmamız gerekir diye düşünüyoruz.

        Yeni açılan kredi miktarında geçmiş yıllar ortalamasına kıyasla ortaya çıkan yukarı yönlü sapma alınan tedbirler neticesinde azalma eğilimine girmiştir. Merkez Bankası'nın Kasım ayından bu yana aldığı tedbirlerin yılın 2. çeyreğinden itibaren krediler ve iç talep üzerinde etkili olmaya başlayacağı beklense de finansal istikrara ilişkin riskleri azaltmak için zorunlu karşılıklarda bir miktar daha artışa ihtiyaç duyulduğu değerlendirilmiştir ve bu konuda tedbirler alındı.

        Kredi maliyetlerine baktığımızda kredi faizlerinde önemli bir değişiklik gözlemlemiyoruz. Tabii bu son aldığımız karardan önceki durumu gösteriyor. Önümüzdeki günlerde bunun farklılaştığını göreceğiz. Bu durumun para politikasına ilişkin alınan son kararların, daha ziyade likidite kanalı üzerinden etkili olduğuna ve BDDK'nın yeni düzenlemeleri doğrultusunda bankaların kredi standartlarını sıkılaştırmaya başladıklarına işaret etmektedir.

        Son aldığımız tedbirler her zaman olduğu gibi etkisini gösterecektir. Bu, bir miktar kanalı üzerinde, kredi verilebilir toplam miktarı üzerinden onu daraltıcı etki yapacaktır ve bir de maliyetler üzerinden. Bizim üzerinde durduğumuz asıl etki kredi verilebilir toplam miktarı etkilemesi yönünden. Ama demek değil ki fiyatlar da etkilenmeyecek.''

        ''SON 2 GÜNDE TL'DE DEĞERLENME OLDU''

        Kriz döneminde ekonomik aktivitedeki yavaşlamaya paralel olarak işadamı, sanayici ve tüccarın yazdığı çeklerle ilgili sıkıntıya düştüğünü anımsatan Yılmaz, artan ekonomik aktivite ve sanayici ile işadamının göreceli olarak daha iyi olması sonucunda karşılıksız çek sayısında gerek miktar gerek adet olarak bir düşme söz konusu olduğunu söyledi.

        Yılmaz, önümüzdeki dönemde iktisadi temelleri sağlam ve yüksek büyüme potansiyeline sahip ülkelerin para birimlerinin daha istikrarlı performans göstereceğini düşündüklerini, Türkiye'nin de bu grup ülkelerin başında yer aldığını ifade ederek, ''Son dönemde özellikle son aldığımız para politikası kararlarıyla, para politikası sıkılaştırıcı olduğu için bunun sıkılaştırıcı etkisi nedeniyle son 2 günde TL'de bir miktar değerlenme oldu.'' diye konuştu.

        CARİ AÇIK

        Yılmaz, cari açığın arttığını belirterek, ''Cari açığın sürdürülebilir olması lazım. OVP'de öngörülen cari açık seviyesinin gerçekleştirilebilmesi için kredi genişlemesinin yüzde 25 civarında olması gerektiğini söylemiştik. Bu bir hedef değildi, bir sınır da değildi ama bir egzersizdi. Cari açığın sürdürülebilir olması için yüzde 25'ler civarında kredi büyümesinin ülkemiz ekonomisi için uygun olacağını söyledik. Ama bu kontrol edilmesi gereken bir hedef değil, bu bir egzersizdi'' dedi.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ