AYM, telefon dinlemelerine ilişkin gerekçeli kararını açıkladı
Haberleşme özgürlüğü, Anayasa ve AİHS ile güvence altına alınmıştır
HT MAGAZİN / Murat GÜRGEN
4 gazetecinin MİT tarafından dinlenmesine ilişkin “ihlal” kararının gerekçesini açıklayan Anayasa Mahkemesi, önemli bir de değerlendirme yaptı: “Gazetecilerin telefonlarının dinlenerek haber kaynaklarının deşifre edilmesi, basın özgürlüğüne yönelik müdahaledir.
Anayasa Mahkemesi (AYM), gazeteciler Yasemin Çongar, Markar Eseyan, Mehmet Baransu ve Ahmet Altan’ın 2008 yılında Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) tarafından farklı kimlikler altında dinlendiğinin ortaya çıkmasının ardından, 4 gazetecinin yaptığı bireysel başvurulara ilişkin gerekçeli kararını açıkladı. Gazetecilerin “haberleşme özgürlüklerinin ihlali” iddiasını Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) hükümleri çerçevesinde “kabul edilebilir” bulduğunu belirten AYM, aynı gerekçeyle gazetecilere 3 bin 500’er TL manevi tazminat ödenmesini de kararlaştırmıştı. AYM, kararlarının gerekçesini ise şöyle özetledi:
‘TEREDDÜT YOK’
“Haberleşme özgürlüğü ve haberleşmenin gizliliğine saygı hakkı, gerek Anayasa gerekse AİHS’de güvence altına alınmaktadır. Haberleşme kavramının, telefon vasıtasıyla iletişimi de içine aldığı ve dolayısıyla başvurucuların telefonlarının hukuka aykırı olarak dinlendiği ve haberleşme özgürlüklerinin ihlal edildiği iddialarının Anayasa ve sözleşmenin koruma alanı kapsamında kaldığı konusunda tereddüt yoktur.” AYM, gazetecilerin kaynaklarının deşifre edilmesini ise “basın özgürlüğüne müdahale” olarak kayıt altına aldı; “Hiç şüphesiz gazetecilerin telefonlarının dinlenmesi durumunda haber kaynaklarının deşifre olması, basın özgürlüğüne yönelik bir müdahale oluşturur” dedi. AYM, bu kapsamda 4 gazetecinin “basın özgürlüklerinin ihlal edildiği” iddiasını ise “açıkça dayanaktan yoksun olması” gerekçesiyle “kabul edilemez” bulduğunu bildirdi. Kararda, “Telefon dinleme neticesinde haber kaynaklarının deşifre olduğu ve bu şekilde basın özgürlüklerinin ihlal edildiği iddiaları ile ilgili olarak yeterli açıklamada bulunmayan başvurucuların iddialarını kanıtlayamadıkları sonucuna ulaşılmıştır” ifadesine yer verildi.
