Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika Deniz Baykal'ın MHP iddiasına canlı yayında Yusuf Halaçoğlu'dan yanıt geldi

        CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal, katıldığı televizyon programında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

        Baykal, Meclis Başkanlığı seçimleriyle ilgili "Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu, Kemal Bey'i ziyaret ettiği zaman Kemal Bey, "Bizim adayımız Baykal onu destekliyoruz" deyince o da Bunu doğal karşıladığını söyleyip "adaylar azalınca gereği yapılır" dedi. Bu da kayıttadır. Bir de böyle bir şey vardır. O güne kadar ne MHP'den ne başka bir çevreden Baykal nasıl aday olur, böyle bir adaylık kabul edilemez. Böyle bir şey kesinlikle yok. Gece bizim bir Grup Başkanvekilimiz. MHP'nin bir resmi yetkilisiyle buluştu. Ve o ona "bir sorun yok, kutlarız. Baykal seçilebilir Çünkü biz serbest bırakacağı grubu" dediğini o görüşmeden kısa bir süre sonra benim evime gelerek Grup Başkanvekili bana söyledi. Böyle bir görüşme yaptık diye. Sabah 11.30'da Bahçeli'nin açıklaması geldi. Bu tabloyla karşı karşıya kaldık" dedi.

        Baykal, o görüşmede yer alan MHP'li kişinin Yusuf Halaçoğlu olduğunu, CHP'li olan kişinin ise Levent Gök olduğunu söyledi.

        Programa telefonla katılan Yusuf Halaçoğlu ise, kendisinin Levent Gök'e "Grubu serbest bırakacağımız mesajınıı vermedim. Bizim kendi adayımızın İhsanoğlu olduğunu aktardım. Hiç bir şekilde grubumuzun serbest bırakılacağına dair hiç bir mesajım olmadı. Bunu ya Levent Bey, yanlış aktardı kendisine ya da etik olmayan bir davranış söz konusu" dedi.

        Yusuf Halaçoğlu'ndan sonra Tarafsız Bölge'ye telefonla bağlanan CHP Grup Başkanvekili Levent Gök de bağlandı ve şöyle konuştu: Yusuf Halaçoğlu'nu ziyaret etttim ve Devlet Bahçeli'nin Baykal'a destek vermeyeceğine dair sözlerini hatırlattım, kendisi de bana "Açıklamasını dikkatlice okumadığınızı, Sayın Bahçeli'nin eğer HDP, Deniz Baykal'ı desteklerse biz Baykal'a oy vermeyeceğiz dediğini" ifade etti.

        Ben kendisine, "Peki bu ne anlama geliyor?" diye sorduğumda, 'HDP, hiç bir şekilde Baykal'a desteğini açıklamasın' cevabını verdi. Halaçoğlu, HDP eğer tavrını açıklamaz ise biz Baykal'ı destekleriz dediğini aktardı. Ben bu görüşmeden sonra HDP'liler ile görüşüp Deniz Baykal'ın adaylığı konusunda tasarrufta bulunmamalarını istedim. Onlar da hak verdiler. Bütün bu görüşmeleri daha sonra Deniz Baykal'a aktardım"

        "İDDİALARA CEVAP VERDİM"

        Baykal, adaylık sürecinde parti içinde yaşanan tartışmaların sorulması üzerine"Meclis Başkanlığı'nın konusunun gündeme geldiği sıralarda partimizin içinde de onun dışında da bir önemli tartışma yaşandı. Bu tartışmanın mihverinde de sayın Tayyip Erdoğan ile yaptığımız görüşme yatıyordu. Bu görüşmeyi gerçek niteliğiyle önce kendi partime sonra da Türkiye'ye anlatmak bir ihtiyaç halinde ortaya çıktı. O çerçeve içinde bir grupta tartışma yapılmadı. Ben bir değerlendirme yaptım, bütün bu konudaki iddialara cevap verdim. O açıklamalar bazı arkadaşlarımızı rahatsız etti. Çünkü yanlış varsıyımlarla değerlendirme yapıyorlardı. 3 kadar arkadaşımız oturdukları yerden söylediklerimi sorgulamak istediler. Sayın Genel Başkanı'nın yanında yaşandığı bir tartışmaydı. Genel Başkan bu işlerin muhatabıydı. O en iyisini takdir edecek noktaydı. Nitekim toplantı bittikten sonra Genel Başkan beni yemek yemeğe çağırdı, iftarı birlikte yaptık. Konuştuk ve sayın Erdoğan'la yaptığım görüşme etrafındaki peşin fikirli, karalayıcı, suçlayıcı değerlendirmelerin temelinin olmadığını net bir şekilde ortaya koyma fırsatı buldum.Sayın Kılıçdaroğlu, bana başka adayları düşünmediklerini söyledi sorun olmadı. Kılıçdaroğlu'na Erdoğan'la görüşmem konusunda bilgi verdim.Meclis Başkanlığı pazarlığı yapıldı şeklinde asılsız karalamalar yapıldı" ifadelerini kullandı.

        ERDOĞAN-BAYKAL GÖRÜŞMESİ

        Baykal, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmeni şu sözlerle anlattı:

        Antalya’dayken aklımdan bile böyle bir şey geçmezken, bir gece saat 12’ye yakın saatte, ayın 9’uydu galiba, telefon geldi. Cumhurbaşkanlığı yetkileri "Meclis’in geçici başkanlığı konusunda Cumhurbaşkanı sizinle görüşecek. İçinde bulunduğumuz durumu istişare etmek istiyor" dediler. Ben de "Birkaç şeyi netleştirmem lazım. Genel Başkan’ın bilgisi dâhilinde bunu kabul edebilirim" dedim. Hiç tereddüt etmediler. "Gayet tabi" dediler. İkinci olarak bunun 'Cumhurbaşkanlığı programında resmi olarak ilan edilmesi gerekir.' dedim. 'Uygun' dediler. Cumhurbaşkanlığı makamında görüşmenin yapılması gerektiğini söylediler. Ben bunun başka bir yerde olması gerektiğini söyledim. Bunlar akşam oluyor. Daha ilk konuşma. Eğer ısrarlı olursam bunun da olabileceğini söylediler. "Görüşme Dışişleri Konutu'nda olabilir" dedim, Onlar da "olabilir" dediler.

        "3 KEZ ARADIM CEVAP ALAMADIM"

        Kılıçdaroğlu'nun iki numarası olduğunu söyleyen Baykal, kendisindeki numarasını aradığını belirterek şunları söyledi:

        "3 defa çaldırdım cevap alamayınca artık uygun değildir, rahatsız etmeyim diye kapattım. Beni bir süre sonra arayan kişilere "Görüşmedim, sabah konuşuruz" dedi. 'Peki' dediler. Sabah saat 07.30'da tekrar aradılar. Henüz konuşamadığımı söyledim. Saat 8 civarında aradım Genel Başkanı yine düşüremedim. Daha sonra anlıyoruz ki benim aradığım telefon sabit telefonu. O telefonu Kemal bey kullanmıyor. Bulamayınca Özel Kalem Müdürü'nü aradım, söyledim; önemli bir durum var, sayın Genel Başkan'la temas kurmama yardımcı olun.

        Hemen sağladılar. Genel Başkan'a bunu anlattım. Kemal Beyin ilk reaksiyonu "aman Saray'da olmasın" dedi. Merak etmeyin dedim. Aynı anlayıştayım. Genel Başkan "Çıktığınızda kamuoyu bunu nasıl anlar, aleyhinizde kullanırlar" dedi. Çok haklı çıktı. "Önemli değil, ben bunlara alışığım. Cumhurbaşkanı böyle bir şey istemişse buna hayır demek olmaz. Benden istişare talebi yapılmışsa düşüncelerimi her yerde olduğu gibi orada da söylerim" dedim. Onun üzerine Genel Başkan açıklama yaparken "koalisyon konuştuk izlenimini" vermeyin dedi. Merak etmeyin. dedim.

        Bu görüşme sırasında tekrar telefon geldiğinde “Niye bu kadar acele ediyorsunuz.” dedim Dediler ki yarın önemli bir konuşma yapacak. Ondan önce bu görüşmeyi yapmak istiyor dediler. Peki dedim. 10.20 uçağı ile Ankara’ya gelebilirim. Kılıçdaroğlu, ne yapmamam gerektiğini söyledi. İstişaremizi yaptık. Bu kadar net bir tablo varken, Bu görüşmeyle ilgili “Bilgi vermeden görüştü” lafları çıktı. Hatta benim görüşme talep ettiğim haberleri çıktı. Yok öyle bir şey. Sizi nasıl inandıracağım. Gece eşimle yan yanayken aradılar.

        "GENEL BAŞKAN HOŞLANMADI"

        Kılıçdaroğlu'nun görüşmeyi istemediği iddiaların sorulması üzerine...

        Genel Başkan hoşlanmadı bu işten. Bu çok doğal bir şey. Mesela ban “Bunu aleyhinizde kullanırlar” dedi ben onu önemsemedim. Ben bunun doğru olduğuna inandım. Ama Genel Başkan bana "gitme deseydi" bir an bile tereddüt etmezdim, gitmezdim.

        "ARAMA KAYITLARINI BİLE ALDIM"

        Ben hangi numarayı aradığımı söyledim. Yalan mı söyleyeceğim. Ben arama kayıtlarını bile aldım. ‘Yalan söylüyor’ gibi muameleler yapınca tepem attı. Çok şeffaf, açık, net bir görüşme olacağını düşünemediler. Türkiye’nin bu kadar çok yadırgamış olmasını hâlâ yadırgayamadığımı söylemeliyim. Toplumdaki bu güvensizliğin, bu kadar toplumun tüm hücrelerine yansımasına şaşkınım.

        "ERDOĞAN'A SÖYLEDİM, 'YA BOŞVER' DEDİ"

        Cumhurbaşkanı’na “Her bir araya gelişimizde kıyamet kopuyor. Bundan sonra da kopacak” dedim. “Hatırlar mısınız daha önce de sizin arzunuz üzerine 1 Mart tezkeresini, YÖK’ü konuştuğumuz bir toplantı vardı. Onu da yıllarca bir pazarlık yapıldı diyenler oldu.” dedim. “Ya boşver, bırak ne halleri varsa görsünler” dedi. Toplantıyla ilgili içerik olarak tutulmuş, saklanmış hiçbir şey yok. “Siz bu parlementoda çok hizmetler yaptınız" diye başladı görüşmeye. İstişare etme ihtiyacı hissetmiş.

        Sayın Davutoğlu da Cumhurbaşkanı’na benimle konuşması gerektiğini söylemiş. Koalisyon konuşmadığımızı, meclis başkanlığını konuşmadığımızı, bunların söz konusu bile olmadığını konuşmalıyız.

        Baykal, Ahmet Hakan'ın sorusu üzerine, Erdoğan'ın kendisiyle görüşme gerekçesini ise şöyle anlattı: Sayın Erdoğan'ın seçim sonuçları üzerine yol arıyordu. Yıllarca aktif siyasetin içinde yer almış bir isimden görüş almak istedi. Hatta şunu da söyleyim. Adaylığım açıklandıktan sonra Sayın Ahmet Davutoğlu ile de görüştüm. Erdoğan'a benimle görüşmesi yönünde kendisinin de öneride bulunduğunu söyledi.

        "SÖYLENMESİ GEREKENLERİ SÖYLEDİM"

        Görüşmemizde koalisyon modeli önermeden seçim sonuçları ciddiye alınmalıdır dedim. Nezaket çevrçevesi içinde Erdoğan'a söylenmesi gerekenleri söylediğimi düşünüyorum. Dünyanın her yerinde bu tip sağlıklı görüşmeler yapılır bizde de olmalıdır. Seçim kampanyasının büyük kutuplaşmalara yol açtığını kendisine bizzat ilettim. Görüşme sonrası konuşmalarımızı Kemal Bey'e ayrıntısıyla anlattım.

        "ERDOĞAN'LA GÖRÜŞTÜKTEN SONRA ADAYLIĞA KARAR VERDİM"

        Erdoğan ile görüştükten sonra Meclis Başkanlığı adaylığına karar verdim. Erdoğan ile görüştükten sonra Meclis Başkanlığı adaylığına karar verdim. Erdoğan ile görüşüp tezgah kurdu diyenlerle hesaplaşmak için aday oldum.

        Birlikte bir meclis başkanı seçelim anlayışı muhalefet partilerinin ortak arayışı olmamıştır. Hiç böyle bir mesaj da gelmemiştir.

        BAHÇELİ İLE GÖRÜŞME

        Meclis Başkanı olursam nasıl bir yönetim sergileyeceğime dair konuştum. MHP’nin CHP ile birlikte bir aday seçme arayışı yok. ‘Benim adayım budur’ dayatması var. Ekmeleddin İhsanoğlu, HDP’ye bir nezaket ziyareti yapmamış, onları yok saymıştır. Ekmel bey ortak aday değildir. MHP'nin bir milletvekilidir artık.

        TBMM başkanlık seçimi sürecinde kilit noktayı Bahçeli’nin anlayışı teşkil etti.

        "YUSUF HALAÇOĞLU SİZE OY VERECEĞİZ DEDİ"

        Bu siyasi partinin tavrı olabilir ama parlamentoda beraber çalışıyorsunuz. ‘Öbürleri de ona destek verirse vermem’ demesinin izah edilebilir bir tavrı var mı? Anayasa değişikliği çalışmaları sırasında ortak imza ile bir sürü maddeyi kabul ettiklerini söylemediler mi? Milletvekillerinin özlük hakları ile ilgili birlikte imzaları yok mu? İç güvenlik yasasında işbirliği yapmadılar mı?

        Meclis Başkanlığı konusunda şahsıma itirazın varsa söyle ama lütfen zamanında söyle de hiç olmazsa o görevi yapacak başkası bulunsun. Ya da onu söyleme, onu doğal karşıla, hatta “elbette veririz” diye gecesi CHP Grup Başkanvekiline haber gönder. O isim Yusuf Halaçoğlu. Bir şey söylüyorsam arkasında bir şey var. O gece bizim Grup Başkanvekili arkadaşımız Levent Gök Bey ile buluştular. Ve o ona, 'Bir sıkıntı yok, kutlarız. Baykal seçilebilir. Çünkü biz serbest bırakacağız grubu dediğini; o görüşmeden kısa bir süre sonra Grup Başkanvekili benim evime gelerek bunu bana söyledi. Sabah ise bu tabloyla karşılaştık.

        Levent Bey bu mesajı aldı ve bana getirdi. Buradan şu çıkar: Deniz Baykal’a bir itirazımız yok.

        Öyle yapmaktan vazgeçmiş olabilirler. Son günde istedikleri gibi davranmak onların hakkıdır. Bunu tartışmıyor ama bunun anlamını neye yol açtığını ve ne gibi bir siyasi konum yarattığını anlatmaya çalışıyorum. Verebilir, vermeyebilir. Ama en azından o akşama kadar ben bir defa adayın kişiliğiyle ilgili bunun orada kabul edilemez olduğuyla ilgili bir tek tespit dinlememişim. Ama 80’i de kapatılıyor ve oy verilmiyor. CHP böyle bir rol oynamaz. Türkiye adına, oy veren o milyonlarca seçmen adına, yeni bir dönem açmak için bu kadar çile çekmiş ve gereğini yapmış olanlar adına hayal kırıklığı yaşadım. Tarihi bir hayal kırıklığıdır, tarihi bir fırsat heba edilmiştir.

        Meclis’i çalıştıracak olan orasıdır. Divan ve komisyonların Meclis Başkanı’nın sevkine ihtiyacı vardır. Yolsuzluk dosyalarıyla ilgili olarak Meclis Başkanı çok kritik müdahaleler yaptı. Savcılığa dosya gitti, geldi falan. Bunlar çok hassas işler. Meclis Başkanı çoğunluğu arkasına alırsa ancak o zaman belirleyici olur. Meclis Başkanı olmazsa olmazdır.

        HALAÇOĞLU CANLI YAYINA BAĞLANDI

        Baykal'ın bu iddialarından sonra MHP Grup Başkanvekili Yusuf Halaçoğlu, programa telefonla bağlandı ve iddiaları reddetti.

        Halaçoğlu şöyle konuştu:"Benim hiçbir şekilde Levent Gök’e mesajım söz konusu olmamıştır. Levent Bey bize geldi, Biz Ekmeleddin İhsanoğlu’nu destekleyeceğimizi, gidip Devlet Bey’le görüşmeleri gerektiğini söyledim. Dolayısıyla hiçbir şekilde grubun serbest bırakılacağına dair hiçbir mesajım söz konusu olmadı. Bunu biraz herhâlde ya Levent Bey yanlış aktardı ya da etik olmayan bir durum söz konusu. Kesinlikle böyle bir şey geçmedi aramızda."

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ