Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika Erdoğan'ın Dündar ve Gül sözleri tartışılıyor

        Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül'ün Anayasa Mahkemesi (AYM) kararıyla tahliye edilmesi hakkındaki sözlerine muhalefet partilerinden tepki geldi. CHP'li Musa Çam, "Anayasa darbesi" derken, MHP'li Oktay Vural "Hukuk devletine darbe" ve Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak da "Çok talihsiz" ifadelerini kullandı.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afrika ziyareti öncesi yaptığı açıklamada, AYM'nin tahliye kararı hakkında, "Ben Anayasa Mahkemesi'nin vermiş olduğu karara sadece sessiz kalırım o kadar ama onu kabul etmek durumunda değilim. Bunu çok açık net söyleyeyim ve verdiği karara da uymuyorum, saygı da duymuyorum. Yola çıkıyorum, ortalık biraz daha çalkalanabilir" demişti.

        CHP'Lİ MUSA ÇAM: ANAYASA DARBESİ

        CHP İzmir Milletvekili Musa Çam, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Anayasa Mahkemesi'ni hedef alarak "Bunu çok açık net söyleyeyim ve verdiği karara da uymuyorum, saygı da duymuyorum" açıklamasını, 'anayasa darbesi' olarak değerlendirdi.

        CHP Milletvekili Musa Çam, yaptığı yazılı açıklamada, bu ifadenin alenen tehdit olduğunu öne süren Musa Çam, şöyle dedi:

        "Anayasa Mahkemesi'nin kararına saygı duymayan ve verdiği karara uymayan bir Cumhurbaşkanı, alt mahkemeyi direnmemekle suçluyor ve mahkemelerin kararlarına direkt etki edebilecek sözlerle her zaman yaptığı gibi anayasayı çiğniyor. Ama bu kez çizmeyi aştı. 28 Şubat'ın yıl dönümünde bu yaptığı resmen anayasa darbesidir. Suç işlemiştir ve hukuk devletine yakışır biçimde gerekenin yapılması gerekmektedir. 'Ben yokum, söylediklerimle hareket edin ve gerekeni yapın' demek en üst mahkeme olan Anayasa Mahkemesi başta olmak üzere hukukun gözüne çomak sokarak yok saymaktır. Bugün anayasal bir darbe girişiminde bulunan Cumhurbaşkanı derhal istifa etmelidir."

        "ADALET BİR GÜN SANA DA LAZIM OLACAK"

        Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 1999 yılında cezaevine giderken yaptığı konuşmada "iyi hukukçulara sesleniyorum, ben ödevimi yapmaya gidiyorum siz de ödevinizi iyi yapın" dediğini hatırlatan Çam, açıklamasında şöyle dedi:

        "Hukuku yönlendirmeye ta o zamandan başlamış, verilen kararın ucu kendisine dokununca adalet savunuculuğuna soyunmuştu. Erdem Gül ve Can Dündar cezaevine girerken de 'Herkes hukuka saygı duymalı' demişti. O zaman adama 'Güçlü olduğun dönemde tiran, zayıf olduğun dönemde hukuk sanatı yaparsan kimseyi hukuka savunduğuna inandıramazsın' demezler mi? Ve eyy Erdoğan! 28 Şubat'ın öcünü alma girişimi olarak bugün anayasa darbesi gerçekleştiren sözlerin sahibi olarak da adalet bir gün sana da lazım olacak."

        CHP'Lİ ÖZGÜR ÖZEL: İKİNCİ 28 ŞUBAT DARBESİDİR

        CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Anayasa Mahkemesi'nin kararına yönelik açıklamalarını ikinci 28 Şubat darbesi olarak nitelendirdiklerini söyledi. "Bugün Cumhurbaşkanı'nın ağzından ikinci 28 Şubat darbesini, muhtırasını duymuş durumdayız" diyen Özel, "28 Şubat artık sadece demokrasiye balans ayarı yapanlarla değil, adalete ve yargıya balans ayarı yapmaya çalışan Recep Tayyip Erdoğan ile anılacaktır" ifadelerini kullandı.

        "Bugün Cumhurbaşkanı'nın ağzından ikinci 28 Şubat darbesini, muhtırasını duymuş durumdayız" diyen Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yüksek yargıya had bildirdiğini ve yargıya balans ayarı yapmaya yeltendiğini kaydetti. 28 Şubatçıların hükümete, yürütmeye ve yasamaya had bildirdiklerine dikkat çeken Özel şunları söyledi:

        "Sayın Cumhurbaşkanı yargıya balans ayarı yapmaya kalkmıştır. O gün askerler ellerindeki yetkiyi ve gücü kullanarak ülkeye istikamet vermeye çalıştılar. Bugün Cumhurbaşkanı elindeki gücü, yetkiyi ve Anayasa'nın kendisi için ortaya koymuş olduğu sorumsuzluk halinden yararlanmak suretiyle bu kez yargıya yön vermeye, had bildirmeye, onu etki altına almaya, ona talimat vermeye çalıştı. Bu Anayasa bugün ayaklar altındadır. Cumhurbaşkanı sorumsuzluk halini suistimal etmektedir."

        "ANAYASA'YI, KUVVETLER AYRILIĞINI AYAKLAR ALTINA ALMIŞTIR"

        Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Şimdi yola çıkıyorum; bundan sonra ortalık biraz çalkalanabilir, biraz daha karışabilir" sözlerini hatırlatan Özel, şöyle devam etti:

        "Haftaya yerel mahkemenin verdiği serbest bırakma kararına, Anayasa Mahkemesi'nin hak ihlali kararından kendisine tebliğ edilmesinden sonra doğal olarak vermesi gereken serbest bırakma kararına itiraz görüşülecek. Ve Cumhurbaşkanı, diyor ki alt mahkeme serbest bırakmamalıydı, kararında direnmeliydi diyor. Bu gelecek haftaki itirazın görüşülmesi sırasında da kararı verecek olanlara da doğrudan bir talimat, Anayasa'nın 138. maddesine açıkça aykırı olarak... Burdaki ifadeler tavsiyenin üstündedir; telkinin çok ilerisindedir. Burdaki ifadeler talimat boyutundadır. 'Ben Cumhurbaşkanı olarak bunu kabul etmiyorum ve uymayacağım' diyerek başta Anayasa'yı, kuvvetler ayrılığını ayaklar altına almıştır. Biz Sayın Cumhurbaşkanı'nın bu ifadelerini reddediyoruz; tanımıyoruz ve Recep Tayyip Erdoğan'ın bu açıklamalarına uymuyor ve bu açıklamalarını ikinci 28 Şubat darbesi olarak nitelendiriyoruz. Bununla meşru zeminde mücadele etmeye, yargı bağımsızlığını Cumhurbaşkanı'na karşı korumaya, kuvvetler ayrılığını Cumhurbaşkanı'na karşı korumaya, Anayasa'ya karşı yapmaya çalıştığı bu darbeye direnmeye devam edeceğiz. 28 Şubat artık sadece demokrasiye balans ayarı yapanlarla değil, adalete ve yargıya balans ayarı yapmaya çalışan Recep Tayyip Erdoğan ile anılacaktır."

        OKTAY VURAL: HUKUK DEVLETİNE DARBE

        MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, "Cumhurbaşkanı Sözcüsü dün kalın sözlerle, Meclis iradesine darbe vururken bugün de Cumhurbaşkanı, hukuk devletine darbe vurmaktan kaçınmamıştır" dedi.

        Vural, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, bugün, bürokratik oligarşinin, millet iradesini hazmedemeyen zihniyetin, millet idaresine darbesinin yıl dönümü olduğunu bildirdi.Bunun, bir gücün medyaya, yargıya, millet iradesine ve parlamentoya yönelik baskı, tehditlerin sonuç verdiği bir dönem olduğunu belirten Vural, hürriyetleri kabul etmeyen bu zihniyetin, "ben üstünüm, üstünlerin hukuku olması gerekir, milletin hukuku beni kesmez, dikkate almam" dediğini savundu.

        Vural, bu zihniyetin yansımalarının bugüne de geldiğini iddia ederek, bugün medya, Meclis, Bakanlar Kurulu, Başbakan Ahmet Davutoğlu, yargının baskı altında olduğunu söyledi.

        28 Şubat sürecinin siyasi olarak hedefine ulaştığını, Necmettin Erbakan'ın partisinin bölündüğünü, AK Parti'nin ortaya çıktığını belirten Vural, "Bugünkü zihniyet, aynı zamanda 28 Şubat'ın ürünüdür. Türkiye'yi yöneten zihniyet 28 Şubat'ın bir başka versiyonudur. 28 Şubat'a postmodern adını verenler, aslında bugün neodarbeci zihniyetle karşı karşıya olduğumuzun üstünü örtmek amacıyla bu süreci kullanmaktadır" dedi.

        "GUGUK DEVLETİ"

        Oktay Vural, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Anayasa Mahkemesinin, gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül ile ilgili kararına ilişkin değerlendirmesini eleştirdi.

        Erdoğan'ın hem sessiz kalacağını söylediğini hem de "Mahkeme kararında direnebilirdi" dediğini ifade eden Vural, şöyle devam etti:

        "Sessiz kalacaksan sessiz kal. 'Bu karara uymuyorum' diyerek, hukuk devleti olmadığını itiraf etmiş oluyor. 'Mahkeme kararında direnebilirdi' diyerek mahkemelere talimat veriyor. Sayın Cumhurbaşkanı, TBMM'de, hukukun üstünlüğüne bağlı kalacağına dair yemin etti. Siz mahkeme kararına uymayacağını söylüyorsanız, o zaman kafanızda hukuk devleti diye devlet yoktur, gukuk devleti var; hukukun üstünlüğü yok, üstünlerin hukuku vardır. Bu tek adamcı, darbeci zihniyet, bizim demokratik hukuk devleti, hukukun üstünlüğü ilkesine dayalı devlet anlayışımıza terstir. 28 Şubat'ın tipik örneğidir.

        Cumhurbaşkanı sözcüsü, bürokrat, atanmış biri. Millet tarafından seçilmiş TBMM iradesi üzerinde ahkam kesebiliyor. Meclisin iradesi üzerinde karar veriyor; seçim olmayacak, referandum yapılacak gibi. Sen kendini ne zannediyorsun, bu sarayın değil aziz Türk milletinin Meclisidir. Sayın Cumhurbaşkanı hukuka bağlı olmuyorsa o zaman balık baştan kokar. Türkiye'de kaos, anarşi, insanların hukuka kanuna karşı duruşları meşrulaşmış olur. Bu, hukuk devletini ortadan kaldırmaktır. Bu ülke fermanlarla yönetilen ülke değildir, milletin hukukuyla yönetilen ülkedir. Kurumların kararına uymaz, saygı da duymazsanız, bumerang gibi sizi de vurur, Türkiye'de tam güvensizlik, karmaşa meydana getirir. Bir Cumhurbaşkanı Sözcüsü, Meclis iradesine ipotek koyarak seçimin olmayacağını söylemesi karşısında, Meclis Başkanı da temsil ettiği TBMM'ye bu egemenliğe vurulan darbe karşısında sessiz kalmıştır. TBMM'ye, hukuk devletine sahip çıkılmamıştır."

        "Cumhurbaşkanı Sözcüsü dün kalın sözlerle, Meclis iradesine darbe vururken bugün de Cumhurbaşkanı'nı hukuk devletine darbe vurmaktan kaçınmamıştır" diyen Vural, Türkiye'nin adım adım demokratik hukuk devleti ilkelerinden uzaklaştığını savundu.

        Vural, Cumhurbaşkanı'nın, kurumlar arasında ahenkli çalışmayı temin etmesi gerektiğini ifade ederek, "Bırakın ahenkli çalışmayı, curcunayı oluşturan bu açıklamalar, Cumhurbaşkanı'nın anayasa tarafından verilen görevi yerine getiremediğini ortaya koyuyor" dedi.

        MUSTAFA KAMALAK: ÇOK TALİHSİZ

        Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak, "Cumhurbaşkanımızın o açıklaması çok talihsiz olmuştur hukuk devleti bakımından" dedi.

        Mustafa Kamalak, bir gazetecinin "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün Anayasa Mahkemesi'nin gazeteciler hakkında verdiği kararı değerlendirirken 'Ben bu karara uymuyorum, saygı duymuyorum' şeklinde bir değerlendirmesi oldu. Aynı zamanda bir Anayasa Hukukçusu olarak bunu nasıl değerlendirirsiniz?" sorusu üzerine, şu yanıtı verdi:

        "Mahkeme kararları o kadar önemlidir ki Anayasa'dan daha da önemli. Mahkeme kararları, kanunlardan hatta Anayasa'dan çok daha önemlidir. Çünkü kanunlar ve Anayasa soyut normlar önerir, içerir. Mahkeme kararları ise o normun kanun hükmünün Anayasa maddesinin nasıl anlaşılması gerektiğini somut biçimde ortaya koyar. Yani soyutu, somuta dönüştürür. Nitekim bu alanda verilmiş çeşitli kararlar var. Yargıtayımızın kararları var. Kısacası Sayın Cumhurbaşkanımızın o açıklaması çok talihsiz olmuştur hukuk devleti bakımından. Özü bu. Belki biliyorum birileri, bu cümlemden dolayı bana yükleneceklerdir ama bir hukukçu olarak doğruyu söylemek mecburiyetindeyim çünkü sayın Cumhurbaşkanının asli görevleri, toplama maddesi olan Anayasa'nın 104. maddesinde belirtilmiştir. Yasama, idare ve yargıyla ilgili görevleri var."

        DHA- AA-CHA

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ