Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika CHP Grup Başkanvekili Engin Altay: Yargılanmaktan da cezaevinden de korkmayız

        CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, terör olaylarına değinerek, "İçişleri Bakanı gensoruyu çoktan hak etti. Sadece o değil, Başbakan ve hatta bütün bakanlar kurulu çoktan hak etti. Ama ortalık yangın yerine dönmüşken, biz her şeye rağmen sağduyu içinde, yapıcı, olumlu, pozitif muhalefet çizgisinde durmaya çalışıyoruz. Sabrımızın sınırındayız" dedi.

        Altay, TBMM'de düzenlediği basın toplantısına, "doğanın dirilişi" olarak nitelendirdiği Nevruz'u kutlayarak başladı.

        Türkiye'nin zor bir dönemden geçtiğini ve bir sınav verdiğini belirten Altay, son dönemde yaşanan terör saldırılarına işaret etti.

        Türkiye'nin, "vatandaşlarının sabah kalktığında sokağa çıkmaya tereddüt ettiği bir ülke" haline geldiğini savunan Altay, şöyle devam etti:

        "Çürümüş bir devlet, aciz bir hükümet, panik halinde bir millet tablosu, Türkiye'ye yakışan bir tablo değildir. Terör artık derbi maçlarında stadyumların boşaltılarak son anda maçların tehir ettirilmesi noktasına gelecek kadar güçlenmiş görülüyor.

        Üzücü ve hazin olan şudur; hükümet yetkilileri vatandaşlara 'büyük sınavdan geçtik, başarılı bir sınav veriyoruz, herkes rahatça sokağa çıksın' derken bir yandan da maçların son anda Sayın Cumhurbaşkanı'nın kişisel inisiyatifiyle tehir edilmesi, Türkiye'nin nasıl bir yönetim aczi içinde olduğunun da açık bir göstergesidir."

        Toplumun yaşananlara alışmayacağını vurgulayan Altay, Türkiye'nin Irak ve Lübnan olmayacağını belirtti.

        Altay, şunları söyledi:

        "Yaşananlar, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin terör örgütlerine yardım ve yataklığının bir sonucudur. Namuslu bir cumhuriyet başsavcısı aramaya devam ediyoruz. 'Şam'da cuma namazı kılacağız' derken, Türkiye'de, memleketimizde 500 koruma ile cuma namazına giden yöneticiler Türkiye tarafından kabul edilebilir değildir.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan, dönemin Başbakanı Erdoğan hakkında suç duyurusunda bulundu geçmişte. Dedi ki 'Çözüm süreci boyunca bölgedeki şehirlere, mühimmat, insan kaynağı, cephane yığıldı. Bölgede vergi, askere alma daireleri, trafik ve asayiş büroları kuruldu.' Bunu söyleyen şimdiki Cumhurbaşkanı. Bu işlerin gerçekleştiği dönem, Erdoğan'ın Başbakanlık yaptığı, başlattığı çözüm süreci içinde gerçekleşen durumlardır. Cumhurbaşkanı elbette an itibariyle teröre yardım ve yataklık suçundan yargılanamaz ama herkes ve kendisi de bilsin ki cumhurbaşkanlığı dönemi bittiği an, eski başbakan sıfatıyla, teröre yardım ve yataklık etmekten dolayı, Türkiye'yi kan gölüne çevirmekten dolayı mahkemelerin karşısında hesap verecektir."

        "TBMM'NİN İNİSİYATİF ALMASI İÇİN..."

        Altay, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ile Meclis Başkanı İsmail Kahraman'ı ziyaret ettiklerini ve terör olayları nedeniyle TBMM'nin inisiyatif alması yönünde talepte bulunduklarını, ancak aradan geçen bir haftaya rağmen taleplerine yönelik hiçbir girişimin olmadığını bildirdi.

        Altay, "Sayın Meclis Başkanı'na soruyorum; TBMM'nin bu olaylarla ilgili gerçekten inisiyatif alması için daha kaç canlı bombanın patlamasını bekliyor? Daha kaç insanımızın ölmesini, kaç insanımızın yaralanmasını, sakat kalmasını, kaç askerimizin, polisimizin şehit düşmesini bekliyor TBMM Başkanı? Bir hafta geçmesine rağmen bu konuda tek bir girişimine tanık olamıyoruz." ifadesini kullandı.

        Konuşmasında terör olaylarıyla bağlantılı olarak istihbarat zafiyeti tartışmalarının yaşandığına işaret eden Altay, durumun zafiyetten öte istihbarat rezaleti olduğunu savundu. Emniyet ve MİT'in asli işlerini bıraktığını, farklı işlerle uğraştığını ileri süren Altay, "Canlı bombaya caydırıcı önlem alınmaz. Caydırıcı önlemlik bir şey yok ortada, ortada önleyici istihbarata gerek var" dedi.

        Olayların, 7 Haziran seçimlerin sonrasında başlamasının da düşündürücü olduğunu belirten Altay, "Tek başına iktidar uğruna, başkanlık hırsı ve hevesiyle bu kadar can kaybedilmesi Türkiye için bir utanç ve ibret tablosudur" diye konuştu.

        Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş'un saldırıların ardından "milletimiz iyi bir sınav veriyor" dediğini ileri süren Altay, "Sayın Kurtulmuş; halkımız sınav vermiyor, millet can veriyor, can. Allah'tan kork, kuldan utan" ifadesini kullandı.

        Altay, her şeye rağmen CHP'nin, ulusal bütünlüğün korunması ve toplumun huzurunun tesisi için her türlü iş birliğine açık olduğunu da söyledi.

        "AYNAYA BAKMASINI TAVSİYE EDERİZ"

        Dokunulmazlıklara da değinen Altay, AK Parti'nin bu konuda hamlesinin garip ve çelişkili olduğunu savundu.

        Altay, şu değerlendirmelerde bulundu:

        "İpe un seren biz değiliz. İpe un seren birini arıyorsa Adalet ve Kalkınma Partisi, kendi üst yöneticilerinin aynaya bakmasını tavsiye ederiz. CHP olarak 2002 seçimlerinden bugüne, Anayasa'nın 83. maddesindeki dokunulmazlığın kürsü dokunulmazlığı ile sınırlandırılmasını hep söyledik, bundan sonra da söyleyeceğiz. 'Buna gerek yok. Anayasaya geçici madde ekleyerek tümünü birden kaldıralım.' Kaldıralım. Buna bir itirazımız yok. Kanunların en son çiğneneceği, hatta hiç çiğnenmeyeceği yer, TBMM'dir. Siz böyle absürt bir kanun çıkararak neye hizmet ediyorsunuz, kimi korumayı, kime şirin görünmeyi hedefliyorsunuz, bunu da millete söyleyebilmeniz lazım."

        Milletvekillerine ilişkin Başbakanlıkta bekleyen, henüz Meclise sevk edilmemiş dosyaların sayısının da açıklanmasını isteyen Altay, "O zaman, UYAP ağına girmiş dosyaların tümü diyelim" önerisinde de bulundu.

        Altay, "CHP'ye göre devleti bölen de devleti soyan da yargılanmalıdır. 'Devleti bölenleri yargılayalım, devleti soyanlar dursun' anlayışı doğru bir anlayış değildir. Her hal ve şartta kim suç işlemişse ki bu çürümüş yargıya rağmen biz herkesin çıkıp mahkemede hesabını vermesini istiyoruz. Doğrusu; Anayasa 83. maddeyi yeniden tanzim etmektir. Bu, soruna temel bir çözüm getirir. Şu hali bir göz boyamaktan, bir gaz almaktan ibarettir." dedi.

        "YARGILANMAKTAN DA CEZAEVİNDEN DE KORKMAYIZ"

        Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Altay, dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin soruya, "Doğrusu 83. maddeyi tanzim etmek. Ama 'Bir geçici madde koyacağım, ben bunları yargıya göndereceğim' diyorsanız, eyvallah" yanıtını verdi.

        Bu konuya ilişkin bir oylamada, siyasi parti gruplarının karar alamayacağının milletvekillerinin kendi özgür iradeleri ve vicdanları ile karar vereceklerinin altını çizen Altay, "CHP'li milletvekillerinin anlayışı dokunulmazlıkların kalkması yönündedir" dedi.

        Altay, bir başka soruyu yanıtlarken de yargıyı tahakküm altına almış bir iktidarın olduğu ortamda dokunulmazlığın asıl muhalefet milletvekilleri için gerekli olduğu görüşüne katıldığını, ancak CHP olarak yargılanmaktan, cezaevinden, tecritten korkmadıklarını, tek arzularının Türkiye'nin demokratik bir ortama kavuşması olduğunu belirtti.

        Altay, iktidarın dokunulmazlık konusunda muhalefet partileri ile ikinci bir temasının olup olmayacağının sorusuna, "Olabilir. Siyaset açık kapı işidir. Siyasette bu görüşmeler devam eder. İpe un seren biz olmayız. Dokunulmazlıkların kaldırılması noktasında engelleyici olmayız" diye yanıtladı.

        Altay, AB müktesebatı çerçevesinde Meclise getirilecek tüm kanun tasarılarında, AB normlarına uygunluk şartı arayacaklarını, uygun olması halinde de en kısa sürede yasalaşması için ellerinden gelen gayreti göstereceklerini bildirdi.

        Bu kapsamda, Kişisel Verilerin Korunması Kanun Tasarısı'nda, kişisel verilerin koruması kurulunun üye yapısına itirazları olduğunu hatırlatan Altay, buna ilişkin yeni bir düzenleme yapılmasını beklediklerini dile getirdi.

        "ERDOĞAN'IN BAŞKAN SEÇİLEBİLECEĞİNE HİÇ İHTİMAL VERMİYORUM"

        Altay, hükümete yönelik eleştirileri hatırlatılarak, "Meclisin denetim mekanizmalarını çalıştırmayı düşünüyor musunuz?" sorusuna, şu karşılığı verdi:

        "Elbette siyasi sorumluları bu işin hesabını vermelidir. Lakin bizim CHP olarak şöyle bir ahlakımız da var; orta yerde cenazeler varken, hastanelerde yaralılar can çekişirken, vatandaşlarımız korku iklimi içindeyken bu konularda siyasi polemik yapmayı arzu etmiyoruz. Ama burası başıboş bir çiftlik de değil. Birilerinin hesap vermesi lazım. Aslında İçişleri Bakanı gensoruyu çoktan hak etti. Sadece o değil, Başbakan ve hatta bütün bakanlar kurulu çoktan hak etti. Ama ortalık yangın yerine dönmüşken, biz her şeye rağmen sağduyu içinde, yapıcı, olumlu, pozitif muhalefet çizgisinde durmaya çalışıyoruz. Sabrımızın sınırındayız. Milletin en çok birliğe, beraberliğe ihtiyacı olduğu bir dönem içindeyiz. Böyle bir noktada parlamentoda siyasi partilerin didişmesinin milletin moralini bozacağını öngörüyoruz. Ama İçişleri Bakanı başta olmak üzere gensoru müessesi bizim gündemimizdedir. Böyle bir karar aldık demiyorum, yanlış yansımasın. Gensoru hep gündemimizde ama bir sağduyu iklimi içinde, milletin kavga değil, çözüm beklediği anlayışını dikkate aldığımız içindir gensoruyu henüz vermemiş olmamız."

        Altay, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın AK Parti ve MHP'nin yeni anayasa konusunda iş birliği yapabileceğine yönelik sözleri olduğunun ifade edilmesi üzerine, şöyle dedi:

        "Sandalye ve parmak hesabıyla 330 bulunabilir mi? Şüphesiz bulunabilir. Ama bu kadronun millete sunduğu bir anayasanın geçeceğine asla ihtimal vermem. Velev ki oldu, anayasa değişti, Türkiye başkanlık sistemine geçti diyelim, Türkiye başkanlık seçimine gidiyor diye düşünelim, başkan olamayacak tek kişi Tayyip Erdoğan'dır. Ben Tayyip Erdoğan'ın başkan seçilebileceğine hiç ihtimal vermiyorum. Millet her şeyi görüyor."

        "Cumhurbaşkanı neden MHP'ye çağrı yapıyor?" sorusu üzerine Altay, şunları kaydetti:

        "MHP'nin Adalet ve Kalkınma Partisi'nin zor ve kara gün dostu olduğu bilinen bir gerçek; onun içindir."

        AA

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ