Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Güvenlik Marmaris saldırısına katılan astsubay Selman Çankaya korkunç planı anlattı

        Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanlığında konuşlu Muharebe Arama Kurtarma (MAK) birliğinde görev yapan ve Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) darbe girişimi kapsamında tutuklanan Astsubay Selman Çankaya, darbe girişimi sırasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ayrılmasının ardından Marmaris'te kaldığı otele düzenlenen saldırının detaylarını anlattı.

        MAK birliğinde görevli ders öğretmeni 26 yaşındaki Çankaya, emniyetteki ifadesinde, olaydan 3 hafta önce Hava Lisan Okulunda bulunan Üstçavuş Ömer Faruk Göçmen tarafından WhatsApp grubu kurulduğunu, iki gün önce de Kıdemli Başçavuş Zekeriya Kuzu tarafından "Her an görev çıkabilir, telefonlarınız sürekli yanınızda bulunsun." diye uyarıldıklarını belirtti.

        Bir hafta sonraki düğünü dolayısıyla istediği izin talebinin reddedildiğini, olay günü de önce üsten çıkış izni verilmediğini, sonra ise saat 16.30'da eve gönderilmelerine rağmen kısa sürede geri çağrıldıklarını aktaran Çankaya, üzerini değiştirmek için gittiği depoda Başçavuş Kuzu, Üstçavuş Göçmen ve Üsteğmen Hasan Aslanbay'ın arkadaşlarının şahsi dolaplarındaki malzemeleri karıştırdığını, kendisine de "Çantalardan balistik kaskları toparla. Kimin olduğu önemli değil." talimatı verildiğini ileri sürdü.

        Teşebbüs esnasında kullanılan mühimmat

        Çankaya, bu sırada Üstçavuş Göçmen'in, 10 takım hazırlayacaklarını söylediğine değinerek, şöyle devam etti:

        "Takımın içinde balistik kask, hücum yeleği, dizlik, dirseklik, Hk416 tüfek, tüfek gece görüşü, 8 şarjör, tabanca, tabanca şarjörü yer alıyordu. Bu takımı hazırlarken diğer arkadaşlar da geldi, hep beraber hazırladık. Tüfek şarjörü 8'er adet çıkmadığından, Kaklıç depodan şarjör takviyesi yapıldı. Biz bu takımı tamam ettiğimizde, Zekeriya Başçavuş, bir 15 takım daha hazırlamamızı söyledi. Hazırladığımız esnada Ankara'da istihbarat kısmında görev yaptığını bildiğim Gökhan Sönmezateş generalin gelmesiyle ciddi görev olduğunu fark ettim."

        "Bizi akıncılar olarak düşünebilirsiniz. Başarırsak arkamızdan gelenler çok daha rahat edecek"

        Selman Çankaya, daha sonra Binbaşı Taner Berber'in ekibi paraşüt deposuna alıp "Bir terörist elebaşını almaya gideceğiz. Angajman (çatışma) kaçınılmaz. Kendinize dikkat edin. Bu yolda şehit olmak, geri dönememek var. Hepiniz hakkınızı helal edin. Bizi akıncılar olarak düşünebilirsiniz. Biz önden gidip, yol açanlar olacağız. O yüzden görevimiz çok mühim. Bunu başarırsak arkamızdan gelenler çok daha rahat edecek. Bize iki özel kuvvet ekibi katılacak, onlarla hareket edeceksiniz." diye konuştuğunu dile getirdi.

        Herkesin bunun üzerine görevi kabul ettiğini belirten Çankaya, bir süre sonra üzerinde rütbe işaretleri ve isimlikleri yer almayan karacı kamuflajı giyimli 15-16 kişinin gelip, hazırlanan takımları kendi isteklerine göre karıştırıp aldıklarını kaydetti.

        Çankaya, bu grubun isteği üzerine bir kasa el bombası ve bomba atar mühimmatı getirildiğini, hazırlıkların tamamlanmasıyla özel kuvvetlerle gelen ve isminin Şükrü olduğunu öğrendiği kişinin Marmaris bölgesini gösteren harita üzerinde harekatı anlattığını ifade ederek, sorulması üzerine helikopterlerdeki makineli tüfekçilerden biri olduğunu belirtti.

        Bunun üzerine daha önce eğitimlerde kullanmadığı MG4 makineli tüfek verildiğini, bununla doldur boşalt istasyonunda ateş ettiğini aktaranÇankaya, kendisine "helikopterde kalıp, devamlı binaları tarama ve ekibin ilerleyişi için önlerini yumuşatma görevi" verildiğini öne sürdü.

        Çankaya, harekata general Gökhan Sönmezateş, Kurmay Binbaşı Taner Berber, Üsteğmen Hasan Aslanbay, Teğmen Muhammet Burak İpek, astsubaylar Zekeriya Kuzu, Ömer Faruk Göçmen, Yakup Özcan, Ekrem Benli, Serkan Elçi, Erkan Çıkat, Gökhan Güçlü, Abdülhamit Gülerdem ve İlyas Yaşar ile tanımadığı özel kuvvetler ve SAT mensubu olduğunu sandığı 14-15 kişinin katıldığını, özel kuvvetlerle gelen Cougar tipi iki, Skorsky tipi bir helikoptere mühimmat ve malzemeleri yüklediklerini kaydetti.

        "Kur'an'a el bastırdılar"

        Harekatı general Gökhan Sönmezateş'in yönettiğini, özel kuvvetlerden Şükrü Binbaşı'nın planladığını iddia eden Çankaya, şöyle konuştu:

        "Malzemelerimizi helikoptere yükleyip beklemede bulunduğumuz sırada, Gökhan Sönmezateş konuşma yapıp, 'Size doğrusunu söyleyeceğim. TSK yönetime el koymuştur. Emirlerimi şu anda Genelkurmay karargahından alıyorum. Tüm kuvvet komutanlarımız tutuklandı, polis özel harekat, MİT, Meclis bombalandı. Yönetim şu anda TSK'nın elinde.' dedi. Cumhurbaşkanının bulunduğu yere gittiğimizi, helikoptere bindiğim anda çevremdekilerden duydum ancak kimden duyduğumu hatırlamıyorum. Zaten generalin darbe açıklamasıyla şok olmuştum. Bir hafta sonra düğünüm vardı, bunları düşünürken çevreme çok da dikkat etmedim hatta Zekeriya Kuzu'nun yanına gittim, 'Abi bana niye söylemedin? Bir hafta sonra düğünüm var. Karım, kayınvalidem yolda. Hiç olmazsa onları yola göndermezdim.' dedim. Bana 'Söyleyemezdik. Yemin ettirdiler. Kur'an'a el bastırdılar. Kusura bakma, hakkını helal et. Merak etme, o düğünü yaparsın.' dedi."

        Çankaya, helikopterle yaklaşık bir saat pistte beklediklerini, bir ara kulaklık kendisindeyken görevin iptal edildiğini duyduğunu ancak bir süre sonra Marmaris'e hareket ettiklerini belirterek, aynı helikopterde bulunduğu Gökhan Sönmezateş'in sürekli telefonla, daha önce görmediği bir uygulamayla mesajlaştığını aktardı.

        Marmaris'te yaşananlar

        Selman Çankaya, Marmaris'te ilk indirme yapmaya çalıştıkları yere sis attıklarını, yoğun duman dolayısıyla helikopterin tekrar irtifa alıp sahil kenarında ekibi yere indirdiğini, bu sırada silah sesleri duyduğunu ve havalanıp tur atmaya başladıklarını anlatarak, şöyle devam etti:

        "General sürekli telsiz talimatı ve cep telefonuyla irtibat sağladı. Yaklaşık 40 dakika kadar tur attık. Yer ekibi, kendilerini almamızı söyleyince pilot yere ineceğini, yakıtın çok az kaldığını, sadece 10 dakika bekleyebileceğini söyledi. Bir binanın yanına indik. Çevrede siviller vardı. General aşağı indi, havaya ateş ederek çevredekilere helikoptere yaklaşmamalarını işaret etti. 10 dakika kadar bekledik, kimse gelmeyince havalandık. Yarım saatlik uçuştan sonra UH helikopter bulunan bir piste, iki Cougar helikopterle indik, yakıt ikmali için bekledik ancak gelen olmadı. Pilotlar ve Sönmezateş general inip, binalara doğru gitti. Bir süre sonra general geri geldi ve bize ikmali yavaşlatmaya çalıştıklarını tehlikede olduğumuzu, dikkatli olmamızı söyledi. Yakıt ikmali yapılamadı. Bu esnada ben helikopterin tekerine yaslanıp uyumuşum, Skorsky sesiyle uyandım, hava aydınlanmaktaydı. İki Cougar içindeki malzemeleri Skorsky'ye yükledik. MG4 mühimmatını Cougar'da bıraktım. Silahımda da mühimmat yoktu. Skorsky'de bir yaralı olduğunu gördüm, göğsünden yaralıydı.

        Tam havalanmak üzereyken pilot tulumlu bir albay geldi. Ağlayarak generale, 'Komutanım bizi düşüreceklerdi, öldüreceklerdi.' dedi General da 'Sakin ol' dedi ancak bizimle gelmedi. Havalandık, yere çok yakın uçuyorduk. Çiğli Üssü'ne geldik. General indi, kulenin arkasındaki binaya doğru gitti. Ambulansın gelip yaralıyı tahliye etmesinin ardından üste kalan MAK kursiyerleri araçla geldi. Helikopterde bulunan malzemeleri araca yüklediler. Depoya götürmelerini söyledik. Depo kapalı olduğundan okula indirdik. Bir müddet daha bekledik, gelen giden olmadı."

        Kursiyerlerin bir grup FETÖ mensubunun olaya kalkıştığını haberlerden öğrendiğini söylediğini dile getiren Çankaya, misafirhaneye gidip saat 12.00'ye kadar uyuduğunu, Nevşehir'den gelen babası, İstanbul'dan gelen ağabeyiyle görüştükten sonra teslim olduğunu anlattı.

        "FETÖ'den kurtulmaya çalışıyordum"

        Selman Çankaya, üniversite sınavını kazanamayınca İstanbul'daki amca oğlunun yanına gittiğini, burada cemaate yakınlığıyla bilinen FEM Dershanesi'ne devam ettiğini, kuzeninin yönlendirmesiyle Hava Astsubay Meslek Yüksekokuluna kabul edildiğini aktardı.

        İlk olarak İzmir Güzelyalı Hava Eğitim Komutanlığına bilgisayar işletmeni olarak atandığını dile getiren Çankaya, Gaziemir Hava Teknik Okul Komutanlığında kuzeni tarafından tanıştırılan kişinin götürdüğü evde namaz kılabildiğini, Fetullah Gülen'in kitaplarını okuduklarını, kaset olayları çıkınca uzaklaşmak istediğini belirterek, şunları kaydetti:

        "Mezun olduktan sonra Nadir adlı kişiyle tanıştırdılar. Benden zorla himmet almak istiyorlardı. Ben zaten gönül rızasıyla yardım için istediklerinde gönlümden kopanı veriyordum ancak bunu kabul etmediler. Sabit rakama bağlamışlardı ve her ay istiyordu. Bekar için maaşının yüzde 20'sini istiyorlardı. Vermediğim zamanlarda da bir sonraki aya borçlandırıyorlardı. Ben de bunu kabul etmedim. Ayrıca evlendirme mevzusu bana ters geldi. Evleneceğim kişiye karar vermek onlara düşmez. Muhafazakar aileden geldiğim için eşimin başı kapalı olsun istiyordum ancak bunu Nadir kabul etmedi, 'Eşinin başı açık olmalı' dedi. Ben de kabul etmedim. Uzaklaşmak istediğim için MAK kursuna başvurdum ve kabul edildim. Yaklaşık 2 sene boyunca çeşitli illerde kurslara katıldım, bu sürede bana ulaşamadılar."

        Çankaya, kurs bitince çeşitli kereler kendisine ulaşmaya çalıştıklarını ancak bunu hiçbir seferinde kabul etmediğini savunarak, "Benim FETÖ ile herhangi bağlantım yoktur. İçlerinden çıktım, yaptıklarını tasvip etmiyorum. Bu olaya da benden intikam almak için karıştırıldığımı düşünüyorum. Vatanımı, milletimi seven birisiyim. Vatan sevgimi 'terörist yakalayacağız' diyerek beni kandırmakta kullandıklarını düşünüyorum. Tüm bu düşüncelerimle de kendiliğimden teslim oldum. Bu olay esnasında da kimseye kurşun sıkmadım." diye konuştu.

        Selman Çankaya, çıkarıldığı mahkemede de ifadesini yineledi.

        Çankaya'nın avukatı ise "Selman, Serkan Elçi isimli subayla karşılaşıyor, Akın Öztürk'ün (Eski Hava Kuvvetleri Komutanı) geldiğini söylüyor. Bir kurmay binbaşı, bir tuğgeneral geliyor. Burada hiçbir görev ve yetkileri olmadığı halde her nedense burada bulunuyorlar." dedi.

        Selman Çankaya, çıkarıldığı mahkemece tutuklanmıştı.

        SERKAN ELÇİ'NİN İFADELERİ

        Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ayrılmasının ardından Marmaris'te kaldığı otele düzenlenen saldırıya katıldıkları gerekçesiyle tutuklanan Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanlığında konuşlu Muharebe Arama Kurtarma (MAK) Birliğinde görevli Astsubaylar Serkan Elçi ve Selman Çankaya'nın ifadelerine ilişkin görüntüler ortaya çıktı.

        Görüntülerde İzmir Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesinde ifade veren Astsubay Elçi, saldırıyı ayrıntılarıyla anlatıyor.

        MAK Birliğinde görev yaptığını, 15 Temmuz'da çağrı üzerine birliğe gittiğinde bazı arkadaşlarının malzeme hazırladıklarını gördüğünü, hazırlık sonrası bir komutanın kendilerini paraşüthanedeki odaya alarak operasyonla ilgili bilgi verdiğini anlatan Elçi, "Orada komutan bize 'Bir terör örgütünün üst düzey yöneticisini almaya gideceğiz. Bununla ilgili çok önemli bir görevimiz var. Yalnız bundan dönüş olmayabilir, şehit olabilirsiniz, kuvvetle muhtemel şehit olacaksınız, geri dönemeyebilirsiniz.' dedi. Operasyonun ayrıntısını İstanbul'dan gelecek bir ekibin detaylarıyla anlatacağını söyledi." ifadelerini kullandı.

        "Yeri değişince plan bozuldu"

        İstanbul'dan üsse özel kuvvetlerden bir ekip geldiğini, malzemeleri kuşanarak dışarıya çıktıklarını, krokideki hava fotoğrafları üzerinden kendilerine brifing verildiğini anlatan Elçi, saldırı planının ayrıntılarına dair şunları söyledi:

        "Beklemeye başladık. Sonra özel kuvvetlerden gelen bir binbaşı, yaptığı telefon görüşmesi sonrası yerin değiştiğini söyledi ancak değişen yerin fotoğrafının olmadığını, sadece bir otel olduğunu, içerisinde birçok villasının olduğunu, hepsine tek tek bakılacağını söyledi. Bu nedenle net, ayrıntılı bir planlama yoktu çünkü bölge bilinmiyordu. Daha sonra helikopter başına gittiğimizde bir general, 'Ben size şimdi tam olarak açıklıyorum. Askeriye, hükümete el koydu, belki duymuşsunuzdur.' dedi ama biz depoya geldikten sonra telefonlarımızı kapatıp, teslim etmiştik. Daha sonra tekrar dağıtıldı ama biz kesinlikle açmadık, kapalı duruyordu. O yüzden o ana kadar darbe gibi bir girişimin olduğundan haberdar değildik. Herkes, bize söylenenin şokuyla helikoptere bindi. Kimse itiraz etmedi, daha sonra helikopterde yarım saat civarı bekledik.

        Büyük ihtimalle yerle ilgili sıkıntılar vardı. Benim timimde 5 kişi vardı, diğer helikopterlerde kaçar kişi vardı bilmiyorum. Daha sonra kalktık, direkt olarak otelin olduğu bölgeye geldik. Ben baktığımda otelin mavi bir tabelada yazan ismini gördüm. Özel kuvvetler ekibi önde gidiyordu. Biz onları takip ediyorduk. Onların emniyetini alıyorduk. İlk indiğimizde birkaç el ateş edildi, o da oradaki sivilleri dağıtmak içindi. Ortalıktan kaybolsunlar diye. Daha sonra çatışmanın olduğu yere doğru ilerlemeye başladık. Özel kuvvetler ekibi önden girdi. Arkadan saldırı ihtimaline karşı çevre emniyetini aldık. Onlar tek tek polisleri dışarı çıkarıyorlardı, sorular soruyorlardı, birkaç tanesini duyduk, 'nerede, nereye gitti, ne zaman çıktı?' gibi sorular soruyorlardı."

        Elçi, bir polis memurunun içeride bir yaralı olduğunu söyleyerek ambulans çağrılmasını istediğini belirterek, "Bunu diğer time söyledim. Onunla ilgili bir dönüş olmadan içeriden özel kuvvetlerden gelen binbaşı çıktı ve burayı derhal terketmemiz gerektiğini söyledi. Özel harekat polislerinin oraya geldiğini, helikopterle bizi tarayabileceklerini falan söyledi. Acele şekilde çıktık ve tekrar o indiğimiz bölgeye doğru giderken karşımıza özel harekat polisleri çıktı ve zırhlı araçla bize ateş etmeye başladılar. Biz siper aldık, daha sonra özel kuvvetlerden gelen ekip karşılık verdi." şeklinde konuştu.

        Yaşanan hengamede otele girerek bodrum katına indiğini, otelin arka kısmından buldukları çıkıştan sahil kenarındaki barakaya sığındığını belirtenElçi, sesini duyduğu helikopterin bölgeye geldikleri Skorsky olduğunu anladığını ancak helikopterle özel harekat polisleri arasında çıkan çatışma nedeniyle bulunduğu yeri terk edemediğini söyledi.

        Helikoptere izli mermi atıldığını ve büyük ihtimalle isabet aldığı için olay yerinden uzaklaştığını gördüğünü belirten Elçi, "Daha sonra bütün atışlar üzerimize oldu. Uzun süre atış yedik ve siperden çıkamadık. Daha sonra havaya ateş etmeye başladık. O an karşılık biraz durdu. Bu sırada sahil kenarından dağa doğru yürümeye başladık. Dağa ulaştığımızda çatışma bitmişti. En son ekip dağıldı ve kaçtım." diye konuştu.

        "Şehit olacağımızı düşünerek abdestli çıktık"

        Saldırıya katılan askerlerden Astsubay Çankaya da okul komutanının emriyle geldiği birliğinde özel kuvvetleri görünce büyük bir işe gidileceği düşüncesiyle hazırlandıklarını anlattı.

        Gidecekleri yerde çatışmanın kaçınılmaz olacağının kendilerine söylendiğini belirten Çankaya, terör elebaşısını yakalayacaklarının kendilerine söylenmesi nedeniyle herkesin abdest aldığını, vatani duygularla yola çıktıklarını söyledi.

        Başlarındaki özel kuvvetlerde görevli binbaşının gidilecek yeri eliyle koymuş gibi bulduğuna dikkati çeken Çankaya, TSK'nın yönetime el koyduğunun kendilerine söylenmesinin şaşkınlığını yaşadığını, ne yapacaklarını bilemediklerini ve korktuklarını ileri sürdü.

        Çankaya, "Ben helikopterciyim, gidene kadar dua ettim. 'Rabbim, bunu kullanmayı bana nasip etme' dedim. En azından gidene kadar 'Silahı bozayım, aşağıya düşüreyim' diye düşündüm, helikopteri vurmak bile geçti aklımdan ama ne bileyim içeride arkadaşlar da vardı cesaret edemedim." diye konuştu.

        Kendilerine gidilen hedefin Cumhurbaşkanı'nın kaldığı otel olduğunun söylenmediğini iddia eden Çankaya, şu itiraflarda bulundu:

        "Dalaman'a diye gidiyorduk, daha sonra başka bir üsse gelmişler. Kara Kuvvetlerinin helikopterlerinin olduğu bir üsse indik, yakıt almak için. Sonra geri dönüp o helikopterleri alacaklardı, plan oydu. Daha sonra yakıt veren olmadı, bir şey veren olmadı, sabah oldu. Ezan sesini duydum, gün ağarmaya başlarken bir Skorsky helikopter geldi, içinde bir tane yaralıyla. Sonra bizim malzemeleri oraya yükleyerek dağların, taşların arasından ağaçlara sürte sürte kaçar gibi üsse döndük. Bir general geldi. Ben zaten işin içinden sıyrılmak istiyorum. Nasıl bir yere götürüldük, sivil halka ateş ettirmek zorunda bıraktılar. Aşağıda kimlerle karşı karşıya geldik, bilmiyoruz, 'korumaları' diyorlar ama kimin korumaları bilmiyoruz."(AA)

        ERDOĞAN’I ÖLDÜRÜP SELFIE ÇEKECEKLERMİŞ

        Darbe girişimi günü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kaldığı oteli helikopterle basarak 2 polisi şehit eden darbeci 25 askerin yakalanması için operasyonlar dağlık alanda sürüyor. Soruşturmayı yürüten savcı, baskın sonrası yakalanan bir rütbeli askeri olay yerine yakın dağlık alana götürerek sorguladı. Silahların bulunduğu bölgeye götürülen rütbeli asker, helikopterle nasıl indiklerini, alana nasıl kaçtıklarını tek tek anlattı. Gözaltına alınan bazı askerlerin ifadesinde ise dehşet planı da ortaya çıktı. Baskına gelen askerlerin, Erdoğan’ı öldürdükten sonra selfie çekip paylaşacaklarını itiraf ettiği öğrenildi.(Mehmet İNMEZ/MUĞLA)

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ