Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem ‘Amerika’da darbe olmaz’ demeyin!

        Murat BARDAKÇI / GAZETE HABERTÜRK

        “Yerleşmiş bir demokrasinin hüküm sürdüğüne” ve “darbelerin asla sözkonusu olmadığına” inanılan Birleşik Amerika’da, 1933’te darbe tehlikesi atlatılmış ve girişim darbecilerin liderlik teklif ettikleri generalin vaziyetten Temsilciler Meclisi’ni haberdar etmesi ile öğrenilmişti. Ama, iddiaların gerçek olduğunun ortaya çıkmasına rağmen Amerikan yönetimi konuyu örtbas etti ve girişimciler hakkında işlem yapılmadı.

        Gündemimizdeki mâlûm hain darbe teşebbüsünden hareketle, bugün bir başka memlekette senelerce önce hazırlanan ve teşebbüs aşamasında kalan bir darbe girişiminden bahsedeceğim...

        Teşebbüsün olduğu yer “yerleşmiş, tam bir demokrasinin hüküm sürdüğüne” ve “darbelerin asla sözkonusu olmadığına” inanılan Birleşik Amerika...

        İşte, Amerika’da 1933’te plânlanan ve bizde pek bilinmeyen bu darbe girişiminin öyküsü...

        İflâslarla ve intiharlarla dolu ağır bir malî kriz geçiren Birleşik Amerika’da ekonomi hâlâ düzelmemişti ve herşey berbat vaziyetteydi. İşsizlik yüzde yirmilerin üzerine çıkmış, sanayi üretimi yarı yarıya azalmış, tarım ürünleri çiftçinin elinde kalmıştı ve işsizliğin yanısıra evsizlik de büyük dert idi...

        HİTLER’DEN GELEN SERVET

        Başkanlık koltuğuna 1933’te Franklin Delano Roosevelt geçmişti. Roosevelt ekonomiyi ayağa kaldırmak ve sistemi yeniden hayata geçirebilmek maksadıyla bir dizi tedbirler alıp yeni programları uygulamaya koymuştu ama Amerika’nın bazı zengin ve yönetimde etkin olan çevreleri tedbirlerden rahatsızdı. İş çevreleri üstelik Nazi Almanyası ile mükemmel ticarî ilişkiler içerisinde idiler. Hitler’in sayesinde servet kazanıyorlar ama sıradan Amerikalılar bu servetten istifade edemiyorlardı. Bu karmakarışık ortam içerisinde, emekli bir generalin açıklamaları Amerika’yı daha da karıştırdı: “Ulusal kahraman” olarak bilinen General Smedley Butler, 1934 Kasım’ında bir grup işadamı ile politikacının kendisine Başkan Roosevelt’i darbe ile devirip Amerika’da faşist bir yönetim kurmasını teklif ettiklerini açıkladı!

        Darbe girişiminden, 1930’ların Türk gazetelerinde de sözedilmişti.

        İFADE VERDİLER AMA...

        1881’de doğan Smedley Butler görevde bulunduğu 34 sene boyunca Amerikan Deniz Piyadeleri’nin en üst rütbesine gelmiş, Filipinler’de, Çin’de, Orta Amerika’da ve Karayipler’de çeşitli savaşlara katılmış, Birinci Dünya Harbi’ndeki kahramanlıkları ile tanınmış, 16 ayrı madalya ile ödüllendirilmiş, 1931’de emekli olmuştu.

        General Butler, 1934 Kasım’ında Amerikan Temsilciler Meclisi’ne başvurdu, Amerika Aleyhdarı Faaliyetler Komitesi’ne çok önemli bilgiler vereceğini söyledi ve anlattıkları komiteyi hayretlere düşürdü: Bazı çok zengin işadamları tarafından görevlendirilmiş olan ve başlarında eski bir lejyonerin bulunduğu kişiler Butler’ı defalarca ziyaret edip darbe yapmasını teklif etmişlerdi. Roosevelt yönetiminin Amerika’yı felâkete sürüklemekte olduğunu iddia ediyor, darbeyi memleketin önde gelen işadamlarının finanse edeceklerini söylüyor ve “Amerika’nın tek kurtuluşu, faşist bir iktidardır” diyorlardı.

        Butler’ın anlattıkları bu kadar da değildi: Darbe için her türlü maddî destek hazırdı; 500 bin kişilik bir ihtilâl ordusu kurulacak, ordunun başına Butler geçecek, Beyaz Saray basılıp Başkan Roosevelt öldürülecek ve Amerika’da “yeni bir çağ” başlayacaktı!

        “McCormack- Dickstein” adı ile bilinen komite, Butler’ın ifadesini “gizlilik şartı” ile aldı, generalin iddialarını soruşturmaya başladı ve darbe girişiminde ismi geçen bazı kişileri ifadeye çağırdı. Ancak, davet edilenler darbenin finansörü oldukları söylenen Amerika’nın en üst düzeydeki finans ve sanayi kuruluşlarının sahipleri değil, Butler ile temas eden bir-iki görüşmeciden ibaretti. İfadeye gelenler de Butler’ın yalancı olduğunu söyleyip “Bu adam ya hayal görüyor, yahut şaka yapıyor” deyip üstelik yemin de ettiler!

        BASIN HİÇ YAZMADI

        Komite çalışmalarına bu ifadelere rağmen devam etti ve raporunu iki ay sonra tamamladı: Bazı bölümleri sansürlenerek yayınlanan raporda darbe girişiminin sözkonusu olduğu, General Butler’in iddialarından bazılarının gerçeği yansıttığı ve elde kesin kanıtların da bulunduğu söyleniyordu. Darbe iddialarının doğrulanmasına rağmen, Amerikan yönetimi darbeciler ile ilgili hiçbir girişimde bulunmadı ve dosya alelâcele kapatıldı. İşin örtbas edilmesinin sebebinin, Başkan Roosevelt’in girişimi düzenleyen bankerler ile finansçıları aleyhlerinde herhangi bir soruşturma yapılmaması karşılığında reform programını desteklemeye ikna ettiği söyleniyordu. Amerika’nın darbecilerin kontrolünde olan büyük gazeteleri de olup bitenleri görmezden geldiler.

        SAVAŞ VE PARA

        General Butler, komitenin çalışmalarına son vermesinden bir sene sonra “War is a Racket”, yani “Savaş Bir Şamatadır” isimli bir kitap yayınladı. Kitabında ticarî çıkarlar ve kâr arzuları ile savaşlar arasındaki bağlantıları anlatıp eleştiriyor, birçok savaşın emperyalist dürtülerden kaynaklandığını söylüyor ve Amerikan yönetimini de çıkar gruplarının etkisi ile ardarda maceralara girişmekle suçluyordu. Hayattan 21 Haziran 1940’ta ayrılan General Smedley Butler, emeklilik günlerinde savaş karşıtı grupların en önemli sözcülerinden oldu. “Önlerine güzel ideallerin işlendiği tabloların konduğu çocuklarımız ölüme gönderiliyorlar. Öldürmeye ve ölmeye gitmelerinin ardındaki asıl sebebin dolar ve cent olduğunu onlara hiç kimse söylemiyor” şeklindeki sözleri, Amerikan savaş karşıtları tarafından bugün de kullanılıyor. General Butler ve 1933’teki darbe teşebbüsü hakkında daha fazla birşeyler öğrenmek isterseniz, BBC’nin hazırladığı “The White House Coup” isimli belgeseli izleyin... İnternette de bulabileceğiniz belgeselde anlatılanlar ile 15 Temmuz’da yaşadıklarımız arasında önemli benzerliklerin bulunduğunu göreceksiniz...

        Türk işadamı, İkinci Mahmud’un kayıp kapitülâsyonunun aslını yarım milyon dolara alıp İstanbul’a getirdi

        Tarih kitapları Sultan İkinci Mahmud’un 1837’de Fransızlar’a oldukça geniş ticarî ayrıcalıklar taşıyan bir “kapitülâsyon”, yani “ticarî ve hukukî ayrıcalıklar” fermanı verdiğini yazarlar. Fransa ile sonraki senelerde yaptığımız birçok anlaşmada bu kapitülâsyona atıf yapılırdı. Hattâ, Birinci Dünya Savaşı’na girişimizin hemen ardından kaldırdığımız kapitülâsyonların arasında 1837 tarihli bu ferman da vardı ama orijinal metin şimdiye kadar kayıptı. 8 Haziran 1837 tarihli kapitülâsyon fermanının aslı geçtiğimiz haftalarda Fransa’da ortaya çıktı, satışa sunuldu ve bir Türk kolleksiyoner, Mehmet Çebi tarafından satın alındı.

        İkinci Mahmud’un 1837’de verdiği kapitülâsyon fermanı.

        HÜKÜMRANLIK LİSTESİ

        Çebi’nin yaklaşık yarım milyon dolar ödediği beş buçuk metre uzunluğundaki bu çok önemli belgenin baş kısmında İkinci Mahmud’un altın varak ile çekilmiş tuğrası bulunuyor ve hükümdar fermanın girişinde hükmettiği memleketleri ardarda sıralıyor. İkinci Mahmud’un ceddi Kanunî Sultan Süleyman’ın 16. asırda Fransa Kralı Birinci Fransuva’ya gönderdiği mektupta da geçen ve hâkimi olduğu bölgeler ile memleketlerin isimlerini yazdığı ifadelerin benzeri bu fermanda da bulunuyor ve İkinci Mahmud hükmü altındaki yerleri şöyle sıralıyor: “Müslümanlar’ın mihrabı olan Mekke, Medine, Kudüs-i Şerîf, İstanbul, Edirne, Bursa, Şam, Trablusşam, Mısır, Arabistan’ın tamamı, İfrikıyye, Barka, Kayrevan, Halep, Irak-ı Acem, Basra, Lâhsa, Deylem, Bağdat, Rakka, Musul, Deyrizor, Diyarbakır, Zülkadriye, Rûm ülkesi, Sivas, Adana, Karaman, Kars, Çıldır, Van, Mora, Girid, Kıbrıs, Sakız, Rodos, Magrib, Habeşistan, Cezayir, Trablusgarp, Tunus, Akdeniz ve Karadeniz’deki adalar, Anadolu, Rumeli, Kürdistan, Tataristan, Çerkes, Kabartay ve Gürcü memleketleri, Deşt-i Kıpçak, Sağnak ile Kiği beldeleri, Bosna, Belgrad, Sırp memleketi, Arnavutluk, Eflâk, Boğdan, vesaire, vesaire...”.

        ŞİMDİ SIRA YAYINDA

        Fermanda bu bölümden sonra, uzun uzun Fransız tüccarlara tanınan ayrıcalıklar yazılmış... Türkiye’ye yurtdışından şimdiye kadar çok sayıda tarihî eser kazandıran dostum Mehmet Çebi, İkinci Mahmud’un Fransa ile ilişkilerimiz konusunda son derece önemli olan bu fermanını da memlekete getirip kolleksiyonuna katmakla tarih ve kültür hayatımıza yeni bir hizmette bulunmuştur. Sırada artık, konuya ve eski metinlere hâkim bir akademisyenin fermanın tam metnini yayınlaması var...

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ