Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika AB Bakanı Ömer Çelik: FETÖ elebaşı, Usame bin Ladin ve DEAŞ'tan daha tehlikeli

        Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülenin Usame bin Ladin ve DEAŞtan daha tehlikeli olduğunu vurgulayarak "Usame bin Ladin, doğrudan terör kavramlarını ve terör amaçlarını kullanarak konuşuyordu ve onun düşman olduğunu biliyorduk. Ya da DEAŞ, terör ideolojisini kullanıyor, onun da düşman olduğunu biliyoruz. Ama bu şahıs daha tehlikeli. Bu şahıs, soft kavramların arkasına saklıyor terör amacını." dedi.

        AB Bakanı ve Başmüzakereci Çelik, Halifax 8. Uluslararası Güvenlik Forumuna katılmak için bulunduğu Kanada'da, forum kapsamındaki temaslarını değerlendirdi.

        Halifax Uluslararası Güvenlik Forumunun çok iyi planlanmış üç ayrı oturumunda konuşma yaptığını söyleyen Çelik, "Bir tanesi demokrasi yeniden nasıl güçlü kılınabilir, nasıl olgunlaştırılabilir şeklinde bir oturumdu. Bir diğeri Suriye konusunda terörist bir komşu ile yaşamanın zorluğu idi. Son oturumda da Türkiye’nin 15 Temmuzda yaşadığı darbe girişimi konusu vardı." ifadesini kullandı.

        "İLİŞKİLERİMİZİ OLUMSUZ ETKİLER"

        Kanada’da çok sayıda FETÖ mensubunun ikamet ettiğini bildiklerini kaydeden Bakan Çelik, "Kanadalı dostlarımıza Fetullahçı Terör Örgütünün başı olan Fetullah Gülen'in buraya gelmesiyle ilgili birtakım açıklamaları olduğunu, bunun bizim ilişkilerimizi olumsuz etkileyebileceği gibi, Kanada hükümetine ve Kanada toplumuna da zarar verebileceğini, bu şahsın Usame bin Ladin'den daha tehlikeli olduğunun anlaşılması gerektiğini ifade ettik." diye konuştu.

        Bakan Çelik, şöyle devam etti:

        "Usame bin Ladin, doğrudan terör kavramlarını ve terör amaçlarını kullanarak konuşuyordu ve onun düşman olduğunu biliyorduk. Ya da DEAŞ, terör ideolojisini kullanıyor, onun da düşman olduğunu biliyoruz. Ama bu şahıs daha tehlikeli. Bu şahıs, soft kavramların arkasına saklıyor terör amacını. Özgürlük gibi, demokrasi gibi, diyalog gibi, hoşgörü gibi kavramların arkasına saklıyor ve amacını gerçekleştireceği ana kadar kimliğini birçok şapkanın altına gizleyebiliyor. Dolayısıyla bu Kanada toplumundaki barışçıl çabalar ve hedefler için de bir tehdittir. Özellikle de Kanada gibi göçmenlere açık, onlara burada ikinci sınıf muamele yapmayan, mümkün olduğunca burada göçmen unsurları birinci sınıf yapma deneyimi olan bir ülke için tehdittir. Kanada’nın bu deneyimini bunlar, olumsuz bazı amaçlarına ulaşmak için kullanabilirler. Dolayısıyla Fetullahçı Terör Örgütü’nün buraya gelmesi şeklindeki bir tablonun, iki toplumun, iki devletin çıkarlarına zarar vereceğini, özellikle burada faaliyet gösteren Fetullahçı Terör Örgütü mensupları hakkında Kanada makamlarının daha hassas olması gerektiğinin altını çizdik."

        "DEMOKRASİ VE GÜVENLİĞİN MERKEZİNDE TÜRKİYE VAR"

        Halifax Forumunun, sadece demokratik ülkelerin çağrıldığı bir güvenlik forumu olduğunu hatırlatan Çelik, "Bu çerçevede demokrasiden güvenliğe kadar çeşitli konuların yer aldığı bir repertuvar içerisinde tartışmalar yer alıyor. Burada en dikkat çeken konulardan birisi şu: Demokrasi ve demokratik güvenlik konusu olduğunda, bu repertuvarın merkezinde Türkiye var. Hemen hemen her konu, bir şekilde Türkiye ile ilgili." dedi.

        Forumda son gece katıldığı bir yemek organizasyonunda yaptığı sunumda ve kendisine yöneltilen sorulara verdiği yanıtlarda Türkiyedeki darbe girişimini anlattığını belirten Çelik, Türkiye’nin bu darbe girişimi sonrasında maruz kaldığı birtakım eleştirilerin haksızlığına vurgu yaptık" ifadesini kullandı.

        "TÜRK HALKI DEMOKRASİ MÜCADELESİNİ YENİDEN YAZDI"

        Türkiyedeki darbe girişiminin Türkiye için Usame bin Ladinden daha tehlikeli bir kişi olan Fetullah Gülen tarafından kurgulandığını söyleyen Çelik, "Bu darbe girişimi karşısında Türk kurumlarının gücünün, seçilmiş cumhurbaşkanımızın, başbakanımızın ve hükümet üyelerimizin ama en önemlisi de Türk halkının direnişinin altını çizdik. Bu arada Türk halkının direnişinin demokrasi mücadelesini yeniden yazdığını, bu demokrasi mücadelesi çerçevesinde Türkiye'nin aslında ne kadar yüksek bir demokratik bilince ve güçlü demokratik kurumlara sahip olduğunun açıkça ortaya çıktığını ifade ettik." diye konuştu.

        Kendisine en çok "Türkiye ile Batı ittifakı arasında bir kriz mi var? Türkiye Batı ittifakını terk edip Rusyaya mı yaklaşıyor?" şeklinde sorular yöneltildiğini kaydeden Bakan Çelik, AB'nin Türkiye'ye pozitif ajanda üretmek yerine taraflı davrandığını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:

        "Türkiyenin geleneksel olarak zaten ilişki içerisinde olduğu Rusya ya da başka devletlerle ilişkilerini sorgulamaya kalkıyor. Türkiye tarihsel ve jeopolitik konumu gereği hem Avrupayla hem Rusyayla ve hem diğer unsurlarla çok yönlü ilişkiler içerisinde olması gereken bir ülke. Biz hiçbir ilişkiyi, diğer bir ilişkimizin aleyhine gerçekleştirmiyoruz. Hepsini birbirini bütünleyen ve tamamlayan ilişkiler olarak görüyoruz. Ama burada Avrupa'dan sorulması gereken soru şu: Biz NATO üyesi, Avrupa Konseyi üyesi, AB ile müzakere süreci yürüten, OECD üyesi, geleneksel olarak güçlü bir Avrupa devleti ve 100 yıldır Avrupa demokrasisi olan güçlü bir Türkiye ile önümüzdeki dönemde, dünyanın içinden geçtiği bu kritik çağda nasıl bir pozitif ajanda, nasıl güçlü iş birliği kanalları üretebiliriz? Nasıl yeni köprüler kurabiliriz? Buna kafa yorulmayıp da sadece eleştiriyle sadece birbirini insan hakları ve demokrasi gibi kavramlar üzerinden sıkıştırmaya dayalı bir siyasetle ilgilenirse bunun sadece negatif sonuçları görülecektir."

        "TÜRKİYE'Yİ KÖŞEYE SIKIŞTIRMAYA ÇALIŞIYORLAR"

        Demokrasi ve insan hakları gibi kavramların, paylaşılan ortak değerler ve gelecek için temel alınan normlar olduğunu vurgulayan Çelik, "Demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti gibi kavramları, ortak ajandamızın parçası olarak görmek gerekir. Her birimiz kendimizi bu ortak ajandanın eşit ortakları olarak görmeliyiz. Bunun yerine bu kavramları iş birliği için, beraber pozitif ajanda üretmek için, yeni köprüler kurmak için kullanmaz da birer siyasi araç haline getirilip, bir ülkenin başka bir ülkeyi köşeye sıkıştırmak için araçsallaştırılırsa bunlar bu kavramlara da verilecek en büyük zararlar olur." dedi.

        Çelik, "Uzun zamandır Türkiye ile darbe girişiminden sonra demokrasi konusunda, Türkiye’nin 3 milyon mülteciyi misafir etmesi karşısında insan hakları konusunda, hukuk devleti konusunda yeterince dayanışma göstermiyorlar. Sadece bunları araçsallaştırarak Türkiye'yi köşeye sıkıştırmanın bir aracı gibi kullanmaya çalışıyorlar. Zaten bunun da Avrupa ülkelerine tsunami etkisi oluyor. Oralarda da aşırı sağ, antisemitizm, ırkçılık ve İslamofobi yükseliyor. Dolayısıyla bu konularda tutarlı olmak gerekir. Türkiyenin Batı ittifakıyla olan ilişkisi, sorgulanamaz bir ilişkidir." diye konuştu.

        ÇANAKKALE ANITINI ZİYARET ETTİ

        AB Bakanı Ömer Çelik ve beraberindeki heyet, Halifax Uluslararası Güvenlik Forumu kapsamındaki Kanada ziyaretinde, Halifax Limanındaki Göçmen Müzesinin bahçesine mayısta dikilen Çanakkale Anıtını da ziyaret etti.

        Çelike, 3 gün süren forum boyunca Türkiyenin Ottawa Büyükelçisi Selçuk Ünal da eşlik etti.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ